BRÜKSELAVRUPA İş Zirvesi’nde Avrupa Birliği’nin 1 numarası Jose Manuel Barroso’yu dinlerken, Türkiye olarak gerçek AB gündeminin ne kadar dışında kaldığımızı görmek üzüntü vericiydi.
Sanki AB’nin tek derdi bizmişiz gibi düşünüp bu gündemi kaçırmak bize çok pahalıya patlıyor.
AB’nin gerçek gündeminde iki konu var. Bunlardan birincisi araştırma ve geliştirme, kısaca AR-GE. Örneğin, küresel ısınma bile bu alanda gerekecek yeni teknolojilerde liderliği kapmak için bir fırsat olarak görülüyor burada.
İkinci gündem maddesi ise AB kurumlarının elden geçirilmesi. Buna AB anayasasının yeniden ele alınması da dahil. Roland Berger firmasının yaptığı araştırmaya göre Avrupalı CEO’lar, AB’nin yarattığı avantajlar sayesinde küresel düzeyde başarılarının arttığını düşünüyorlar ama AB kurumlarını kendilerine çekidüzen vermeye davet ediyorlar.
Özetlersek, AB iki yıl önce Fransa ve Hollanda’da AB anayasasının referandumla reddedilmesinin yarattığı şoku atlattı. AB ile gurur duymak, AB’ye güvenmek... İş zirvesinde bunlar konuşuluyor.
* * *
AB Komisyonu Başkanı Barroso’ya göre AB şu anda çok iyi bir noktada ama rehavete kapılmamalı. Üye ülkelerin araştırma geliştirmeye ayırdıkları payı artırmaları gerekiyor ki, en az AB toplam iç hasılasının yüzde 3’ü oranına ulaşılsın.
ABD’nin AR-GE’ye ayırdığı para AB’nin beş katı. AB, bu seviyeye ulaşmak bir yana geçmeyi planlıyor. Şimdiye kadar AR-GE’yi desteklemek için uygulanan çerçeve programların en kapsamlısı olan 7. Çerçeve Programı ile AB tam anlamıyla bir atağa kalkacak.
Barroso şu soruyu da soruyor: AB için küresel dünya sahnesinde önemli bir rol istiyor muyuz? O zaman kurumlarımıza buna uygun donanımı vermeliyiz. Üye ülkelerin küresel dünyaya karşı AB’ye ihtiyaçları var.
Peki ya Türkiye’nin, bizim AB’ye ihtiyacımız yok mu? AB bunları tartışırken Türkiye ne yapıyor? Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan’ın AB turuna çıktığı zamana denk gelen ve hem AB’nin önde gelen politik çevrelerini hem de AB iş dünyasını bir araya getiren bu zirveye hiçbir Türk siyasetçi katılmıyor.
* * *
AB İş Zirvesi’nde gözlerim Türkleri aradı. Keşke Babacan orada olabilseydi. Çok iyi bir izlenim yaratabilirdi. Örneğin, bizim gibi aday ülke Hırvatistan’ın Başbakanı açılış konuşmasını yapanlardan biriydi. Arcelor Mittal’den Nokia’ya pek çok büyük şirketin CEO’su oradaydı. Yüzlerce Avrupalı CEO orada iken Türk iş dünyasının önde gelen isimlerinin hiçbiri de bu çok önemli fırsatı değerlendirmemişti.
Türkiye, AB ile ilişkisini daha gerçekçi bir zemine oturtmak zorunda. Buna Ankara da dahil, Türk iş dünyası da, Türk medyası da. Avrupa platformlarından kendimizi geri çekerek hiçbir yere varamayız.