Gecikmiş güneş ve fırtına

GECİKMİŞ bir ilkbahar güneşine uyandık dün İstanbul’da. Aynı anda da nereden çıktığı belirsiz bir deli rüzgár... Güneş okşadı yüzümü, rüzgársa hırpaladı.

Sanki havanın anlatmak istedikleri vardı. Meclis’te Anayasa’nın kadın- erkek eşitliği maddesi oylanacaktı. Kadın haklarının gündeme gelmesi, aynı gecikmiş ilkbahar güneşi gibi kadınların içini ısıtmıştı. Kadın milletvekillerinin de içinde olduğu Meclis çoğunluğunun bu işte devletin sorumluluğunu kabul etmekten kaçınması da bugünkü deli rüzgár gibi hırpalayıp duruyor biz kadınları.

* * *

Klişeleri ne kadar sık tekrarlamak zorunda kalıyoruz artık. Hele de söz konusu kadınlarsa! ‘Kadının özgür olmadığı yerde erkek de özgür değildir’ diyen birilerine ne tepki veririm acaba? ‘Yine aynı laflar. Tekrarlana tekrarlana içi boşaltılmış anlamsız kelimeler’ diye de düşünürüm. Oysa şimdi ben tekrarlamak istiyorum:

Beyler! Kadınların kendilerini ikinci sınıf hissettiği yerde siz özgür olamazsınız! Globalizm çağında onuruyla ayakta kalan bir toplumda yaşamak mı istersiniz? Karşı çıktığınız kadın hakları olmadan bu devirde bir adım bile ilerleyemezsiniz.

* * *

Pozitif ayrımcılık hiçbirimize yabancı bir kavram değil. Üstelik kültürümüzün bir parçası. Varlıklı olandan alıp yoksula vermek, bizim geleneğimiz değil mi? Meclis’teki hanımlar beyler, kadın haklarını değil de azgelişmiş yörelerin kalkındırılmasını tartışıyor olsaydınız, cengaver kesilmeyecek miydiniz? Yıllarca geri bıraktırılmış olanlara pozitif ayrımcılık yapılmasını savunacaktınız, en azından lafzi olarak eminim. Ama iş kadın sorununa gelince kafanız karıştı, belli ki. Çünkü belli ki kafanızın bir yerlerinde kadınların yıllarca ezildiğini kabul etmekte zorlanıyorsunuz. Kabul ederseniz deprem olacağını, sel basacağını, yangın çıkacağını filan sanıyorsunuz.

Avrupa’yı örnek almaktan çekinenler için: bugün Türkiye’yi model olarak gösterdiğiniz bazı Afrika ve Arap ülkelerinin meclislerinde kadınlar pozitif ayrımcılık ilkeleri çerçevesinde belli bir kotayla temsil ediliyor.

Özetle; bugün pozitif ayrımcılığa karşı çıkanlar büyük hata yapıyorlar. Kadın-erkek eşitliğini fiiliyata geçirmekte devlete görev yükleyen maddeye karşı çıkmak ayrımcılığa destek vermek anlamına geliyor. Bu yüzden de biz kadınlar bir süre daha ilkbahar güneşinin tadını çıkaramayacağız. Hele de ‘Bize bu kadar hak yeter’ diyen kadınlar oldukça...
Yazarın Tüm Yazıları