Fark yaratma ve kadın

RADİKAL'de yazan Nuray Mert'i NTV Basın Odası'nda izledim.

Amacım polemik değil. Gazeteci polemiklerini doğru bulmuyorum. Gerçi Nuray Mert gazeteci değil, akademisyen. Dışarıdan yazı yazdırmak içerde adam yetiştirmekten daha ucuza geldiği için basınımızda pek çok saygın akademisyen kalem var.

Bu durum gazeteci kalemlerin birer birer ayıklanmasında da kuşkusuz pay sahibi. Ama esas mesele bu değil. Nuray Mert'in söyledikleri akademik kişiliği nedeniyle toplumumuzda fazlasıyla önem taşıyor. Ben de kendisini önemsediğim için bu yazıyı yazıyorum.

Nuray Mert Basın Odası programında kendisine atfedilen gazeteci kimliğiyle konuştu ve Clinton'ın Cidde Ekonomik Forumu'nda yaptığı konuşmanın Arap alemi açısında aşağılayıcı olduğunu söyledi.

Ne demişti Clinton hatırlayalım. Eski ABD Başkanı'na göre Hz. Muhammed zamanında otomobil olsaydı, Suudiler otomotiv sanayiinde önde gider ve kadınları direksiyona geçirirlerdi.

Hatırlarsanız Cidde toplantısını kadınlar ve erkekler ayrı bölümlerde izlediler. Clinton'ın bu sözleri kadınlara ayrılan bölümden büyük alkış aldı. Suudi Arabistan'da kadınların otomobil kullanması yasak ve orada oturan kadınların büyük çoğunluğu Arap hemcinslerimizdi.

* * *

Yadırgadığım mesele şudur: Nuray Mert bu noktada Arap kadınları adına konuşmakta sakınca görmüyor. Clinton'ın bana göre yeterli dozda mizah içeren sözleri nedeniyle onlar açısından aşağılanmanın söz konusu olduğunu belirtiyor. Ne var ki Arap kadınları onunla aynı fikirde değil.

Clinton'ı alkışlıyorlar.

Gerçekte Nuray Mert'in yaptığı gibi Doğu'daki öteki adına konuşma ve değerlendirmede bulunma tavır olarak Batı'ya özgü bir tutum. Oryantalist bakış açısı diye eleştirdiğimiz tavır tam da budur. Arap alemi açısından kendimizi Batılı sayan ve Batı'dan bakan bir üstün konumlandırma...

Nuray Mert yukarıdaki ‘‘aşağılama’’ değerlendirmesiyle fark yaratmaya çalışmaktadır. Günümüzün moda kavramı tam da budur. Farklılaşmak, fark yaratmak... Fark yaratabilen her yerde kazanmaktadır.

* * *

Türkiye'nin fark yarattığı tarih 1923'tür. Türkiye, İslam áleminden farklılaşmaya o tarihte başlamıştır. Bu farklılaşmanın önemli simgelerinden biri de kıyafet devrimidir.

Modernleşmeyle birlikte sekülerleşme ne denli başarı ile yürütülmüştür, ayrı bir tartışma konusu. Ancak bugün itibarıyla Türkiye, İslam áleminden farklıdır ve öyle olduğu için de kazanmaktadır. Türkiye'nin farklılığını öldürüp, mesela kadınının başını kapatıp onu tekrar aynılaştırmak ise yapılacak en büyük fenalıktır.
Yazarın Tüm Yazıları