SEKSENLİ yılların sonuydu. Bir bayramda gazetenin ekonomi servisine karton kutular içinde erzak geldi. Paketler dağılmış, pirinçler saçılmış, yağlar akmış, feci bir manzara. Erzak gönderen ise sonradan banka sahibi olacak bir "işadamı".
Aradan 15-20 yıl geçtikten sonra hálá bizi hem kızdıran, hem güldüren bu olayı hatırlamamın sebebi "sosyal sorumluluk" konusunda yaptığım bir araştırma. O gün bugün ne değişti diye bakınca, 3. kuşak sanayici olmakla övünen aile şirketlerinin "sosyal sorumluluk" bütçelerinde bayramlarda çuvalla erzak dağıtmanın hálá yer aldığını gördük.
Türkiye genelinde çoğunluk meşruluğu dine dayalı yardımlarla eski usulde davranmayı sürdürüyor. Buna karşılık bazı şirketler albenili sosyal sorumluluk projeleri üretmeye başladılar. Bu projeler gazetelere bazen hak ettikleri gibi, bazen de fazlasıyla yansıyor. Kurumsal sosyal sorumluluk projesi üretimi aşamasına geçen az sayıdaki Türk şirketindeki sorun, proje seçerken yeterince odaklanmamaları. Bakıyorsunuz bir yıl basketbola sponsor, ertesi yıl yüzmeye, sonraki yıl saray temizlemeye, gelecek yıl müziğe... Darmadağın bir yaklaşımın etkisi de istenen düzeyde değil. Şirketler açısından da bu durum, paranın verimsiz kullanımı anlamına geliyor.
Bu anlattıklarım ekonomik olarak dünyanın ciddi olarak gündeminde. Zira zenginler çoğalıyor ve ajandalarına "güç eşittir vermek" denklemi yerleşiyor.
Zenginler artık parayı en iyi hangi vakıf yönetiliyorsa ona vermeyi tercih edecekler. Öyle olmasaydı, ne dünyanın ikinci en zengin adamı Warren Buffet servetinin 31 milyar dolarını dünyanın zaten bir numaralı zengini olan Bill Gates’in vakfına verirdi, ne de The Economist dergisi son sayısında bu olayı kapak yapardı. Kapakta Bill Gates’in kucağında siyah bir çocukla fotoğrafı ve insanlık için bağış anlamına gelen "filantropi" kelimesinin "Billanthropy"e dönüştürülmüş hali var.
Hayır derneklerinin paraları çarçur ettikleri ve kötü yönetildikleri araştırmalarla sabit. Örneğin Türkiye’deki pek çok sivil toplum kuruluşu SSK ve vergi borcu olduğu için Avrupa Birliği’nden para alamıyor.
Sivil toplum kuruluşları ve şirketlerin kurumsal iletişim departmanları iyi yönetilmeden sosyal sorumluluk alanında verimli olmak mümkün değil. Bill Gates Vakfı dünya için iyi örnek. Bill Gates vakıf yönetmeyi o denli ciddiye alıyor ki başkanı olduğu Microsoft’taki işini yarı zamanlı hale getiriyor.
Hayırseverlik de girişimci ruh gerektirir. Başarılı bir yatırım yapmakla, başarılı olacak yardım projesini seçmek arasında fark yok.
Vakıfları bekleyen iki tehlike var: Birincisi kötü yönetim. İkincisi ise bağışçıların kibri.
Öldükten sonra adınızı devam ettirmeyi mi seçeceksiniz, yoksa The Economist’in önerdiği gibi gerçekten hayırsever bir hayırsever olmak istiyorsanız paranızı sağlığınızda mı dağıtacaksınız? Bence de ikincisi.