Davutoğlu ve Avrupa

DIŞİŞLERİ Bakanı Davutoğlu’nun Türkiye için seçtiği bölgesel rolün onun Avrupa Birliği üyelik sürecini desteklemediğine ilişkin kuşkulara yol açmış olduğu bir sır değil.

Haberin Devamı

Bu kuşkulu bakışa Batı Avrupa siyaset elitinde de rastlandığına zaman içinde tanık olmuşluğum var.

O nedenle, Türk Dışişleri Bakanı’nın AB konusunda ne dediğini iyi anlamak lazım.

Bunun için elimizde Davutoğlu’nun beyninin içini açarak Türkiye’nin uluslararası konumunu ele aldığı “Stratejik Derinlik” adlı kitabı var. Davutoğlu 10 yıl önce orada ne yazdıysa bugün aynen uygulamaya çalışıyor. Çok da iyi ediyor.

Davutoğlu bugün doğu ve güney komşularımızla Almanya’nın Ostpolitik denilen Doğu Avrupa politikasının benzerini izliyor. “Türk Ostpolik”i de güvenlik politikaları ile ekonomik ve kültürel işbirliğini birbirine paralel götürüyor. En son Suriye ve Irak’la izlenen politika budur.

Şu cümleler Dışişleri Bakanımıza aittir: “Avrupa gerek coğrafi gerek tarihi derinlik açısından, birinci derecede önem taşıyan yakın kara havzası niteliğini taşımaktadır. Coğrafi ve tarihi parametreler açısından bakıldığında, Türkiye Avrupa kıtasının ve tarihinin tabii bir parçasıdır.”

Haberin Devamı

Davutoğlu önceki gün New York’ta düzenlenen 2009 Balkan Liderleri Toplantısı’nda Avrupa’ya bakışını da anlatan şu önemli cümleyi söyledi: “Balkanlar Avrupa’nın periferisi değil, Avrupa’nın merkezidir. Bu yüzden Balkan ülkeleri kendilerine güvenerek yeni bir ruhla güçlerini birleştirmelidir.”

Balkan liderleri önümüzdeki 10 Ekim’de İstanbul’da tekrar bir araya gelecekler. Davutoğlu’nun bu kez kendi ülkesinde yapacağı konuşma ilgiyle bekleniyor. Zira Balkan Politika Kulübü tarafından düzenlenen İstanbul zirvesinin konusu Türkiye ve AB.

* * * 

Davutoğlu için günümüz Avrupası iki süper gücün mücadele alanı olmaktan çıkmış kendi çekim alanını oluşturan bir merkezdir.  

Bu anlamda eskisine oranla daha güçlü. Türkiye’nin Avrupa içindeki konumunu belirlemek açısından Avrupa Birliği en temel parametrelerden biridir, ancak bunun ötesinde unsurları da barındırmaktadır. Ayrıca Avrupa artık Batı Avrupa’dan ibaret değildir ve yeni tanımlama Rusya’yı da içine alan bir jeopolitik alanı öngörmektedir. Türkiye ikinci ve yeni tanımlama üzerinde durmalıdır çünkü ülkemizin Batı Avrupa ile ilişkileri ancak Doğu ve Orta Avrupa ilişkisi ile anlamlı ve süreklilik arzeden bir coğrafi boyut kazanabilir.

Haberin Devamı

Davutoğlu’na göre Türkiye AB ilişkisinin talep edilen bir merkezle talep eden bir aday ve sadece iki aktör arasında görülmesi pek çok problemi barındırmaktadır. Bunların birincisi ilişkinin iki statik yapı varsayımına dayanmasıdır, oysa AB de Türkiye de değişmektedir. AB ile bütünleşme sürecinin öncüsü olan saçkinler ise bu evrilmenin nabzını tutamamışlardır.

* * *  

AB talep edilen konumunda olmaktan yararlanarak belirleyici rolü oynuyor ve ilişkinin ritmini tutuyor. Peki bu nasıl değişir? 

“Türkiye ne coğrafi, ne de tarihi olarak Avrupa’dan kopabilir” diyen Davutoğlu’na göre Türkiye AB ile onurlu bir ilişkiyi kendi jeokültürel aidiyet derinliğini reddederek sağlayamaz: “Jeokültürel anlamda ne ölçüde derinliğe sahip olabilirsek AB üzerinde de o ölçüde etkin olabiliriz.”

Yazarın Tüm Yazıları