Paylaş
Seltik toplumlarda yazı yasaktı. Drüid denilen Selt rahipleri yazıyı sadece kendi aralarında kullanırdı. Bu yasağın kendine göre bir felsefesi vardı. Seltlerde yazının olayları sabitlediğine, evrimi ve gelişmeyi engellediğine inanılırdı.
Şimdi de cemaat kisvesindeki bizim Seltler, Hanefi Avcı onların istediği türdeki evrilmeyi engelleyebilecek bir kitap yazıp, “içerde” olup biteni anlattı diye bozuk atıyorlar. Öyle bir duygu geliyor ki insana, hani birileri ellerinden gelse 12 Eylül darbecilerini taklit edip toplattıracaklar bu kitabı, kütüphaneleri dağıtıp atacaklar içeri okuyanı. Beğenelim beğenmeyelim, “Haliç’te Yaşayan Simonlar”, farklı fikirlerin tartışılabileceği bir ortam yaratılmasını savunan (s. 388) önemli bir kitap. Kaldı ki, öyle ya da böyle, Türkiye Cumhuriyeti’nin önde gelen bir emniyet müdürünün içeriden değerlendirmelerini ve dünyaya bakışını anlatıyor.
* * *
Bakın ne diyor Hanefi Avcı: “Bizim gibi ülkelerde... hızlı bir ilerleme sağlamak akla, bilime ve mantığa aykırı mevcut yapılar ve kanaatler nedeniyle çok zordur. Zihniyet değişikliği gerçekleşmediği sürece yalnızca görünür olan yapıyı değiştirmekle hiçbir sorun kalıcı olarak çözümlenemez...”
Yine Hanefi Avcı’ya göre, yeni her değişim iyiye doğru olmayacaktır. Mevcut bozuk yapı, iyinin içeri girmesini engellemektedir. Bu tür durumlarda en etkin yöntem, akıl ve bilim süzgecinden geçmiş ve başka toplumlarda başarılı olmuş kuralları alıp uygulamaktır.
Peki bu kuralları nerede aramalıyız?
Hanefi Avcı net yanıt veriyor: “Evrensel değerler olan Avrupa Birliği normlarını almalıyız. Hatta buna mecburuz!”
Bu zorunluluğun arka planındaki akıl yürütmeyi ise şöyle açıklıyor yazar: “Bizim gibi ülkelerde fertlerin ve grupların refah içinde yaşaması için gerekli yapıyı yaratan, devlet organlarının işleyişini evrensel değerler bağlamında belirleyen bu kuralların toplu olarak alınıp uygulanması en makul ve tek yoldur. Aksi halde makul yolun bulunması çok zordur. Bundan dolayı AB’ye girmek ve normlarını almak zorundayız. Bu ülke menfaatine olacaktır. Aksi halde ülkemizde kısa sürede reformların devamı mümkün görünmemektedir.” (Bkz. Neden AB’ye girmeliyiz? adlı bölüm, s. 384-387)
* * *
Hanefi Avcı Balkanlar’ı dolaşırken dede memleketim olan Makedonya’daki Gostivar’a da uğrar. Türkiye’ye gidip okuduktan sonra son derece zor koşullarda buradaki Türk okullarında öğretmen olup kendi ifadesiyle Türklük için çalışan Gostivarlı gençlerin idealistliği onu etkiler.
Gostivar’daki Mustafa Kemal Atatürk ilköğretim okulunun tesiri altında kalan Avcı, şu soruyu da sorar kendine: “Peki ben oradaki Türklerin kazanmış olduğu haklar için bu hisleri duyarken, kendi ülkemdeki benzer kısıtlamalar içinde bulunan insanlar için aynı duyguları duyamam? Bence artık Türk de kendi vicdanını sorgulamalıdır...”
Seltler yazının değişimi engellediğini düşünmüşler ve yasaklamışlar.
Bu kitap sadece kendi felsefeleri doğrultusunda bir değişim isteyen cemaat örgütlenmelerini engelleyebilecek mi? Bunu da zaman gösterecek.
Paylaş