Büyük resmi görmek

Brüksel
UÇAKTA rastladığım Prof. Yılmaz Esmer, Avrupa Birliği’nde Türkiye’nin üyeliğine sıcak bakanların bile son günlerde, "Bu iş nereye varacak?" demeye başladıklarını anlatıyor.

Nasıl olur da Amerika’nın Irak’a savaş açtığı günlerde Avrupa’da olumlu bir şekilde algılanan Türkiye, dört yılda birdenbire gözden düşer?

Gözden düşme karşılıklı. Türkiye’de de Avrupa Birliği üyelik projesine kuşkuyla bakanların sayısı görülmedik biçimde arttı.

Türkiye’nin AB’ye girmesini en çok destekleyenler, Avrupalı sosyal demokratlardı. Onlar bile kuşku duymaya başladılar; çünkü uzunca bir süredir Türkiye’de kendilerine muhatap bulamaz oldular. CHP’ye baktıklarında, ne olduğunu anlamadıkları bir parti görüyorlar. Sosyalist Enternasyonal’le arası bozulmuş, "Sizde niye kadın milletvekili çok az?" diye soran Avrupalı kadın milletvekillerine en tepe yöneticisinin ağzından, "Çünkü bizde bir kadın, sizdeki 10 kadına bedel" diye cevap verebilen bir CHP tepe yönetimi... Ortak nokta kalmayınca, Avrupa’daki en büyük destekçilerimizi kaybetmeye başlamamız normal.

Kaldı ki kadın vekil sayımızı AB ortalamasına getirebilseydik, Birleşmiş Milletler insani kalkınma endeksinde 10 sıra birden atlayabilecektik. Bu zıplama, Türkiye’yi bambaşka bir konuma taşıyacaktı.

Aynı gün görüştüğüm Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Başkan Yardımcısı İngiliz liberal Andrew Duff’a göre de genel görünüm iç açıcı değil. Duff, asıl sorunun "büyük resmi görememe" olduğunu söylüyor ki çok haklı.

* * *

Kıbrıs, Kürt sorunu, Ermeni meselesi, askerler, 11 Eylül’ün sonuçları, Avrupa’daki Türkler, AKP’nin kökenleri... Bunlar, Avrupa ile ilişkilerimizin aysbergin yüzündeki sancı noktaları. Ancak bir de sosyal demokrasi ve kadınların siyasette temsili örneğindeki gibi aklımıza gelmeyen ama daha derin etki yapan faktörler var.

Eksiklerimizden belki de en önemlisi, Avrupa sivil toplumunun örgütleriyle yeterince kaynaşamamak.

Örneğin, belediyelerimiz. AB’nin çıkardığı yasaların üçte ikisi yerel yönetimleri ilgilendiriyor. Avrupa Belediyeler ve Bölgeler Konseyi adlı kuruluş (CEMR) bunun için var. Ancak Türk belediyeleri, diğer tüm ülkelerin yaptığını yapıp ulusal temsil niteliğine sahip bir örgüt oluşturamadıkları için buraya üye olamamışlar.

Kuruluşun sözcüsü Patrizio Fiorilli’ye göre, Kamu İhale Yasası’ndan başlayıp çevre, ulaşım, enerji gibi alanlarda belediyeleri ilgilendiren tüm yasaları etkileme yeteneğine sahip bu kuruluşun kapısı Türkiye’ye açık. Pek çok AB aday ülkesi, daha üye olmadan buraya girip bu imkánı değerlendirmiş. Bizde son dönemde Şişli ve Kartal belediyeleri, bu kuruluşu ziyaret etmişler. Ama ilişkinin ulusal düzeyde kurulması şart. Yerel yönetimlerin hiç olmazsa bir bölümünü bir araya getirme işlevini, İstanbul Büyükşehir’in üstlenmesi en doğrusu olmaz mı?

AB ile ilişkilerde belirli sorunlara odaklanıp bütünü kaçırıyoruz. Büyük resmi göremiyoruz.
Yazarın Tüm Yazıları