PINARTürenç aradı. İstanbul belediye başkanlığı için yürüttüğü kampanya sırasında kadınlardan gelen olumsuz tepkiler onu yormuş.
Pınar, elini taşın altına koyanlardan. Onu en çok kadınların hayata erkek söylemiyle bakmaları hırpalamış.
Zaman zaman kadın hakları için mücadeleyi bırakıp ‘Ne haliniz varsa görün’ demek geliyor insanın içinden. Çünkü kazanımlarımız çok az. Son zamanlardaki bir iki yasal kazanım ise itiraf edelim ki AB sayesinde oldu.
Hal böyle iken, gazetede bir haber: Ürdün Prensesi demiş ki: ‘Türk kadınını örnek almalıyız.’
Ben de diyorum ki Faslı Arap kadınları örnek alalım, hatta Malilileri!
Bu hafta İstanbul’da yapılan İslam Ülkeleri Demokrasi Kongresi’ne 14 Müslüman ülkeden pek çok kadın delege katıldı. Hepsi de pırıl pırıl kafalı, ilerici kadınlar. Onlarla konuşurken öğrendik ki mesela Fas’taki kadın milletvekili oranı bizden yüksek! Kota ile yüzde 10’un üzerine çıkmışlar.
Mali Kadın Hukukçular Örgütü’nün bir üyesi ile konuştum. O da Türkiye’ye öykünenlerdendi. Bizim 550 milletvekilinden sadece 24’ünün kadın olduğunu öğrenince şok geçirdi. Mali’de kadın milletvekili oranı yüzde 11. Üstelik biz bir tane ile yetineduralım, onların aslan gibi kadın belediye başkanları, kadın noterleri var.
Şimdi söyler misiniz bizim neyimiz model olacak?
* * *
Müslüman ülkelerin hepsini Suudi Arabistan gibi görmek alışkanlığını terk etmemiz geriyor. Suudilere odaklandığımız için o ülkelerin hiçbirinde kadınların oy veremediğini, sokağa adım atamadıklarını düşünenlerimiz var. Oysa atı alan Üsküdar’ı geçmiş. Mali hükümetinde üç kadın bakan olduğunu söylersem umarım moralinizi bozmuş olmam!
Kadın hakları açısından 1930’lara takılıp kalmışız. Bozuk plak gibi hálá kadınlara oy hakkını Fransızlardan önce vermekle övünüyoruz. Doğu’da değil İstanbul’da, yüz binlerce kız çocuğunun okula gitmediği gerçeğini ise halı altına süpürüyoruz. Kadın hakları bakımından hiçbir sorunumuz kalmadığını sandığımızdan da rehavete kapılıyoruz.
* * *
Reformist Müslüman kadın siyasetçilerin hepsi de demokrasi talebinin içeriden gelmesi gerektiği kanaatinde. Türkiye bu açıdan da iyi bir model sayılmaz.
Biz neredeyse üç yüzyıldır dış baskılar neticesinde değişime uğrayan bir ülke değil miyiz? Böyle olduğunun en somut ve güncel kanıtı AB reform paketleri değil mi?
Demek ki demokratik değişim dış baskı ile de pekala olabiliyor.
Düşünüyorum da, Avrupa’ya komşu olmasaydık, bugün en azından kadın hakları bakımından pek çok Müslüman ülkenin gerisinde olabilirdik. Umarım yakında onları örnek almak durumunda kalmayız.