YALNIZCA dört yıl önce Türkiye’nin AB üyesi olmasını Avrupa halkları bugünkünden çok daha olumlu karşılıyorlardı.
Türkiye’de de AB’nin imajı parlaktı. Oysa bugün, ciddi kamuoyu araştırmaları gerek Avrupa vatandaşlarının Türkiye algısında, gerekse Türkiye’deki AB algısında ciddi boyutta gerileme yaşandığını gösteriyor.
Alman Marshall Fund adlı kuruluş, her yıl Amerikan ve Avrupa kamuoylarında Türkiye’yi katarak Transatlantik Eğilimler başlıklı bir anket yaptırıyor. Buna göre dört yıl önce Türkiye dahil 10 AB ülkesi ortalaması alındığında her yüz kişiden 36’sı Türkiye’nin AB üyeliği için "Bu iyi bir şey" derken, bu oran 2007’de 19’a inmiş. Yarı yarıya bir azalma söz konusu.
En dikkat çekici olan da aslında en büyük azalmanın yaşandığı ve ortalamayı düşüren ülkenin Türkiye’nin ta kendisi olması! 2004’te her yüz Türk’ten 73’ü AB’ye üye olmanın iyi bir şey olduğunu düşünürken bugün bu oran yüzde 40’a gerilemiş durumda.
Türkiye’yi çıkarırsak 2004’te üyeliğimize verilen destek yüzde 30. Bugün ise yüzde 21.
* * *
Araştırmanın bir başka çarpıcı sonucu daha var. Türklerin sadece yüzde 27’si ülkelerinin AB üyesi olması ihtimalinin olduğu görüşünde. AB’de ise her Avrupalıdan yaklaşık yüzde 60’ı bunun olabilirliğine inanıyor. Demek ki Türkiye’nin AB üyesi olacağına Avrupalılar bizden daha çok inanıyorlar.
Yüzde 73 ile İngiltere’de ve yüzde 70 ile Hollanda’da bu oran en yüksek seviyede. Onları yüzde 67 ile Almanlar ve yüzde 63 ile Portekizliler izliyor. Ortalamayı düşüren Slovaklar ve Fransızlar. Genelde eski Doğu Bloku ülkelerinde Romanya hariç Türkiye’nin üyeliğinin pek inandırıcı görülmediği ortada.
Araştırmadan ilginç bir saptama daha: "Türkiye, Batı’nın parçası olabilmek için onunla yeterince ortak değere sahiptir" görüşüne katılanların oranı Türkiye’de yüzde 29 iken İspanya’da yüzde 44, İngiltere’de yüzde 43, Hollanda’da yüzde 40. AB’nin üç büyüğünden en düşük rakam yüzde 20 ile Fransa’nın bile (yüzde 27) gerisinde kalan Almanya’da. Yani Avrupalılar bizim onlarla ortak değerlere sahip olduğumuza bizim buna inandığımızdan daha fazla inanıyorlar.
Bu inanışlar algı yönetimi ve Türkiye’nin iletişim stratejisi açısından çok önemli, zira Türklerin kendi inanmadıkları şeyi dışarıya nasıl kabul ettirebilirsiniz? İletişimciler bunun imkánsız olduğunu bilirler.
Sorunun ikinci kısmını da dikkate almak lazım. "Türkiye’nin değerleri o kadar farklı ki, aslında Batı’nın parçası değil" cümlesini onaylayanların oranı Türkiye’de yüzde 55 ki burada bile yüzde 57 olan Avrupa ortalamasına yakın bir yerde duruyoruz.
* * *
"Uluslararası ilişkilerde Türkiye aşağıdakilerden hangisiyle en yakın işbirliğinde olmalı?" sorusunun seçmeli cevaplarında ise Türklerin yüzde 20’si AB’yle, yüzde 3’ü ABD’yle, yüzde 11’i Ortadoğu ülkeleriyle, yüzde 1’i Rusya ile cevabını vermiş ki, bunu da artık Amerika ve Rusya dert etsinler.
Asıl altı çizilmesi gereken, Türklerin yüzde 48’inin "Türkiye tek başına hareket etmeli" şıkkını işaretlemiş olması. Gönlümüzden geçenle hayatın gerçekleri her zaman tutmuyor ne yazık ki...