SEÇİMLER sırasında CHP sözcülerinin Avrupa Birliği söylemini hatırlarsanız, MHP ile aynı kefeye koyabilirdiniz.
CHP’nin seçim bildirgesine bakanlar ise partinin yaklaşımının böyle olmadığını şaşırarak görmüşlerdi. Bildirgeye göre Avrupa Birliği üyeliği, CHP’nin öncelikli hedefi olmayı sürdürüyordu, üstelik de doğru açılardan.
Neydi bu açılar? Bildirgede, "Çağdaş uygarlık değerleri, bilgi, kalkınma ve teknoloji için Avrupa Birliği" denmekteydi. AB’ye tam üyelik hedefi bir toplumsal değişim projesi olarak ele alınıyor, AB uyum yasalarının uygulanmasının sağlanacağı belirtiliyor, en kısa sürede Türkiye’nin AB üyeliğine taşınacağının altı çiziliyordu.
Hal böyle iken CHP sözcüleri neden Cumhuriyet mitinglerindeki AB karşıtı söyleme prim verdiler? Neydi bu tutarsızlığın kaynağı? CHP toplumsal liderlik rolünü üstlenmek yerine nabza göre şerbet vermeyi seçti. Kamuoyu önünde konuşma izni olan sözcülerin hiçbirinden seçim bildirgesinde yazanları duymadık.
Şimdi CHP’nin Meclis’teki tutumunu izlemeye alacağız. Bakalım bildirgedeki gibi mi hareket edilecek, yoksa AB süreci baltalanmaya mı çalışılacak.
* * *
MHP ise daha dürüst davrandı. MHP’nin diplomasi kökenli milletvekili Deniz Bölükbaşı dün görüştüğümüzde doğrudan seçim bildirgesine atıfta bulunmayı sürdürüyordu. MHP’ye göre "AB ile ilişkilerde bugünkü sakat denklem değişmezse ilişkilerde kopma kaçınılmazdır."
MHP, Türkiye’nin ve AB’nin karşılıklı olarak "stratejik düşünme dönemi"ne ihtiyaç duyduklarını söylüyor ki bunu ilişkileri bir süre askıya alma isteği olarak yorumlayabiliriz. Nitekim Rize bağımsız milletvekili eski ANAP Başkanı Mesut Yılmaz da birkaç yıldır benzer bir görüşü dile getiriyor.
Peki ya iktidar? AKP seçim bildirgesinde AB ile bütünleşme çabasını Türkiye’nin bölgesel ve küresel bir aktör olma iradesinin kurumsal boyutu olarak stratejik bir vizyon çerçevesinde ele alıyordu. AKP bu süreci Türkiye için bir yeniden yapılanma süreci olarak görüyor.
Bu vizyon CHP’nin AB yaklaşımında AKP’deki kadar güçlü değil. Ancak onda da AB üyeliğine bakışta AKP’de olmayan bilgi, kalkınma ve teknoloji perspektifi var. Hatta AKP’nin seçim bildirgesindeki AB bölümünün CHP’ye göre daha yüzeysel olduğu bile söylenebilir. Örneğin CHP’deki "Topluluk ile tercihli ticaret anlaşması yapmış olan ülkelerin benzer anlaşmaları Türkiye ile de en kısa sürede gerçekleştirmeleri üzerinde önemle duracağız" gibi çok önemli bir ayrıntı AKP bildirgesinde yok.
* * *
Bu durumdan şu sonucu çıkarabilecek miyiz? CHP ve AKP pekala AB politikalarında işbirliği yapabilir ve bu sayede Türkiye’yi AB üyeliğine götüren yolda önemli aşamalar kaydedebiliriz.
Keşke öyle olsa. Ancak ne CHP ne de AKP seçim kampanyalarında AB için çizdikleri vizyonu yeterince vurgulamadılar. Umarız uygulamada seçim bildirgelerine sadık kalacaklar. Bu beklentimiz özellikle ana muhalefet partisi için geçerli.