DÜNYA çapında yapılan ekonomik analiz ve öngörüler, Türkiye’nin 40 yıl sonra bugünkü Almanya ve Fransa seviyesine geleceğini söylüyor. 40 yıl daha beklemek! Gençseniz uzun, yaşlıysanız o kadar da fazla olmayan bir süre, çünkü zaman algısı ne kadar yaşadığınıza bağlı olarak uzayıp kısalıyor.
Dünya ekonomisi yaklaşık 40 yıldır "küreselleşme" denilen dalganın etkisi altında. Bu süre, küreselleşmenin etkilerini ölçebilmek için yeterince uzun. Belki de en önemli gelişme dünya ticaret hacminde Batı dünyası aleyhine meydana gelen gelişme oldu. 2007 yılına geldiğimizde yeryüzünde 12 milyar dolarlık mal ve hizmet el değiştirdi. Bu rakam 40 yıl önce bunun sadece 60’ta biriydi.
Dünya ticaret hacminde 40 yılda meydana gelen 60 kat artış kime yaradı? Küreselleşmeyi anlamak için işin püf noktası tam da burada. 40 yıl önceki rakamlara göre Amerika ve Avrupa hakim oldukları dünya ticaretinin birlikte üçte ikisini yapıyorlardı. Bugün yüzde 52 ile neredeyse yarıya gerilediler. Yine 40 yıl önce Çin’in payı yüzde 1 idi, bugün yüzde 8 ve hızla daha da artacak. Japonya’yı katmadan Asya ülkelerinin payı 40 yıl önce yüzde 8.8 iken bugün yüzde 30’a yaklaştı.
Bu rakamlar bize ne anlatıyor? Batı dünyası tam üç yüzyıldır sürdürdüğü dünya hákimiyetini kaybediyor olabilir. Petrol krizi eşliğindeki mali kriz hafife alınabilir değil. Dünya bu denli bir krizi daha önce hiç yaşamadı.
Şimdi sorulan soru, Batı’nın bu krizi nasıl atlatacağı kadar ne tür tepki vereceği. Yoksa küreselleşmenin son virajını mı almaktayız? Yeniden korumacı bir döneme girmek söz konusu olabilir mi? Dünya Ticaret Örgütü Çin’e karşı ne tedbirler alacak?
Yeni korumacılık çağına geçmek Batı için kolay değil. Sanayiden örnek vermek gerekirse, pek çok büyük kuruluş üretimi Çin’e kaydırdı. Diyelim ki Avrupa markasıyım ama televizyon ampulümü Çin’de üretip Avrupa’ya satıyorum. Bu durumda Çin’i Avrupa’ya damping yapıyor diye şikayet etme hakkım da ortadan kalkıyor. Tam tersine aman Çin mallarının girişi kısıtlanmasın diye lobi yapmam gerekiyor Brüksel’de. Bu durumda Çin’de yatırım ve üretim yapanlar Çin devletinin rehineleri mi, yoksa küreselleşmenin nimetlerinden yararlanan kuruluşlar mı? Meseleye hangi gözlükle baktığınıza bağlı olarak cevap da değişecektir. Ama sonuçta dengenin Asya ve insanları lehine değiştiği kesin.
* * *
40 yıllık süre içinde dünya yüzündeki 1 milyar kişi ilk kez elektriğe, suya, başını sokacak bir eve kavuştu. Bu bir gerçek. Ancak öte yandan da açlıktan ayaklananlar var. 1998’den bu yana silah harcamaları dünya ortalamasında yüzde 45 artmış.
PWC’nin bir araştırmasına göre 2050 yılında Hindistan ve Çin, ABD ile eşitlenecekler. Türkiye ve Nijerya bugünkü Almanya ve Fransa seviyesine çıkacaklar.
Son yaşanan petrol ve finans krizi Amerikan yaşam tarzının da sonunun habercisi sayılıyor. Süpermarketten kolilerle alışveriş dönemi bitiyor. Ucuz enerji artık hiç olmayacak. Küreselleşme artık Batı’nın kontrolünde değil. Dünya çok büyük değişikliklere gebe.