Eğer bu soruya yanıtınız "Evet" ise, eczacı Nimet Özata’nın "Fitoterapi-Aromaterapi" adlı kitabında bitkilerle ilgili pek çok faydalı bilgi bulabilirsiniz.
İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi, İşletme İktisadi Enstitüsü’nde İşletme İhtisas Programı’nı tamamlamış Nimet Özata... Çeşitli ilaç firmalarında ürün müdürü olarak çalışmış. Ancak yıllardır mesleğinin asıl gönül verdiği alanı olan ve sadece eczacılık fakültelerinde okutulan "Farmakognozi" bilim dalının konusu olan "Fitoterapi" (Bitkilerle Tedavi) olduğu için, 1997 yılında İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde, eczacılara yönelik açılan "Fitoterapi" kursunu bitirmiş. Son olarak Arıtan Yayınevi’nden "Fitoterapi (Bitkilerle Tedavi) & Aromaterapi (Uçucu Yağlarla Tedavi) isimli kitabı çıktı.
l "Fitoterapi & Aromaterapi" isimli kitabı yazmaktaki amacınız neydi?
- Yeryüzünde insanlar varolduğundan beri çevrelerindeki bitkilerin yararlarını ve zararlarını gözlemleri sonucunda keşfetmişlerdir. Önceleri besin olarak tükettikleri, zehirli etkilerini keşfederek avcılıkta da kullandıkları bitkilerden daha sonraları tedavi amacıyla da yararlanmaya başlamışlardır.Günümüzde çoğu zaman yanlış adlandırıldığı gibi alternatif tıp değil, tamamlayıcı tıp olarak sağlıktaki önemli yerini korumaktadır.
l Sizce günümüzde "Fitoterapi"ye artan ilginin sebebi nedir?
- Sadece eczacıların eğitimini aldığı, "Farmakognozi" bilim dalının konusunu teşkil eden ve modern tedaviye uygulanışı olan "Fitoterapi" (Bitkilerle tedavi) ve onun bir alt kolunu oluşturan Aromaterapi (Bitkilerde bulunan uçucu yağlarla tedavi) günümüzde artan çevresel kirlilik, hastalıklar ve kimyasal ilaçların yan etkilerinin oluşturduğu sakıncalardan sonra, değeri yeniden anlaşılarak, kullanım bulmuştur. Bu ilginin artmasının nedenlerinden başlıcaları sentetik ilaçların çok pahalı olup, barındırdıkları bir çok yan etkinin yanında, her hastalığı tedavi etme niteliğine de sahip olmayışı.
l Bitkilerle tedavi de yanlış ellerde tehlikeli hále gelebilir...
- Tabii, ancak eczacılığın "Farmakognozi" eğitimi alan bir meslek dalı olması dolayısıyla, eczacı bitkisel bir ürünün veya ilacın kontrolünü yapabilecek, hekimi ve hastayı bu ilacın etken maddeleri, farmakolojik etkileri, yan etkileri ve dozajı konusunda aydınlatabilecek düzeyde bilgiye sahip tek kişidir. Her ilaç gibi bitkisel ilacın da belli dozlarda tedavi edici ama daha yüksek dozlarda ya da yanlış kullanıldığında ’zehir’ olabileceği unutulmamalıdır. İlaç ile zehir arasındaki fark sadece bir doz meselesidir. Avrupa Topluluğu’nda bitkisel preparatlar ancak kanunen ruhsatlandırma sonrasında satılabilmektedir. Türkiye’de ise bitkisel ilaçlarla tedavi, maalesef çoğu zaman uzman olmayan kişilerce yapılmakta ve bitkisel ürünler kontrolsüz bir şekilde kullanılmakta ve satılmaktadırlar.
l Kitabınızda ne gibi bilgiler bulabilecek okuyucularınız?
- Kitapta, 60 tane bitkinin (Türkiye’de bulunabilen ya da yurt dışından bitkisi veya preparatı getirilen ve bizde iyi tanınan bitkiler olmasına dikkat ettim) bol renkli fotoğrafları ile birlikte (okuyucuların bu bitkileri görünce hemen tanımaları için) yetiştirme, toplama, kurutma ve saklamaları, etki ve kullanılışları, kullanım şekilleri, çay hazırlama tarifleri, dozajları, yan etkiler ve ilaç etkileşimleri ile birlikte detaylı anlatımları var.