1990’ların beste fabrikası

Henüz 7 yaşındayken bir yandan okula gidiyor bir yandan konservatuvara devam ediyor bir yandan da Türkiye’nin ilk ‘pop’ yıldızlarından Erol Büyükburç’un yanında sahne eğitimi alıyordu. 9 yaşında gazinolarda şarkı söylüyordu. Türkiye onu 1990’lı yıllarda ‘Seninle Olmak Var Ya’, ‘Eğlen Güzelim’ gibi şarkılarla tanıdı ve çok sevdi. Müzisyen, besteci, şarkıcı, yapımcı pek çok sıfatı bulunan Metin Özülkü ile eski albümleri karıştırdık. Hem ‘pop’ müzik tarihçesine göz attık hem de 1990’ların muhteşem geri dönüşünü konuştuk.

Haberin Devamı

1- PEK çok sıfatı var; müzisyen, besteci, şarkıcı, yapımcı, Eda Özülkü’nün eşi... Geniş kitleler onu en çok 1990’lara damga vuran ‘Seninle Olmak Var Ya’, ‘Eğlen Güzelim’ gibi şarkılarla tanıdı. 30 yıl sonra yeni jenerasyonlara da velinimet oldu; müzik dünyasında ‘1990’ların muhteşem geri dönüşü’ yaşanıyor. Canlı müzik mekanlarında 1990’lı yılların şarkıları çalınıyor, partilerde 1990’larla dans ediliyor. Rağbet olunca kendi deyimiyle ‘dönemin sahip’lerinden Metin Özülkü de yapımcı Hakan Eren’le ‘Şimdi 90’lar’ projesini sahneye koydu; Jale, Reyhan Karaca, Sibel Alaş, Ümit Sayın, Hazal, Erdal Çelik ile konserler veriyorlar. Özülkü, “İnanın 1990’lardakinden daha çok talep görüyoruz. Konser verdiğimiz mekanlarda bizden önce günümüzün popüler müzisyenleri çıkıyor. Ertesi gün biz de en az onlar kadar ilgi görüyoruz. Bu çok mutlu edici” diyor. Peki 1990’lara olan bu ilginin sebebi ne? Bu sorunun cevabından önce Özülkü’nün kendi hikâyesini dinlemek üzere eski albümleri karıştırıyoruz.

Haberin Devamı

1990’ların beste fabrikasıMetin Özülkü - Zeynep Bilgehan

ABİDEN YADİGAR MANDOLİNLE BAŞLADI

Metin Özülkü, 1962 yılında Mersin’de TCDD’de çalışan memur bir baba ile ev hanımı bir annenin beş çocuğundan en küçüğü olarak dünyaya geliyor. Müzikle tanışması aslında bir trajediyle oluyor. Özülkü anlatıyor: “Ben 4-5 yaşlarındayken büyük ağabeyimi kaybettik. Varto depreminde asker olarak depremzedelere yardıma giderken enkaz altında kalarak şehit oldu. O, çok güzel mandolin çalıyormuş. Ben de hayal meyal hatırlıyorum. Mandolini bana yadigar kaldı. Ailede müzisyen yok ama herkesin kulağı iyidir. Ben mandolinde yetenek gösterince babam bir müzik öğretmeni tuttu. Öğretmenim babama ‘Çocuk çok yetenekli, kulağı da iyi, bunu kemana geçirelim’ diyor. Keman için iyi kulak lazımdır. Bir sene de keman dersi aldıktan sonra yeni hoca da babama ‘Konservatuvara gitmeli” deyince benim müzik eğitimim için hep beraber İstanbul’a taşındık.”

1990’ların beste fabrikası

Haberin Devamı

EROL BÜYÜKBURÇ OKULUNA KAYIT

Özülkü, o dönem İstanbul’daki tek olan belediyenin konservatuvarının sınavına giriyor ve birincilikle kazanıyor. Bir yandan normal ilkokula giderken bir yandan konservatuvarda yarı zamanlı keman öğrencisi oluyor. Bu arada Türkiye’de ‘popüler müzik’ yeni başlamış. En büyük yıldız da Erol Büyükburç. Baba Ramiz Bey ortak bir dostu vesilesiyle çok sesli Batı müziğine de hayran olan yetenekli oğlunu bir konser çıkışı kuliste Erol Büyükburç’la tanıştırıyor. Büyükburç, dinlediği genç hayranından çok etkileniyor ve onu babasından yanında yetiştirmek üzere ‘istiyor’. Böylece Özülkü, normal ilkokulu ve yarım zamanlı konservatuarın yanında bir de ‘Erol Büyükburç okulu’na kaydolmuş oluyor. Henüz yedi yaşında!

Haberin Devamı

1990’ların beste fabrikası
 SENE 1960 - Özülkü Ailesi, Adana

2- GECE SAHNE SABAH OKUL

PEKİ bu okulda neler yapıyor, neler öğreniyor? Anlatıyor: “Erol Abi’nin orkestrasında çalmaya başladım. Önce matinelerde, sonra 9-10 yaşlarımdan itibaren gazino çalışmalarına katıldım. Erol Abi bana önce elektro mandolin almıştı. Ardından gitara geçtim. Geceleri sahnede olup sonra sabah 8’de kalkıp okula gidiyordum. Bu ciddi bir konsantrasyon ve enerji gerektiriyordu ama ben de öyle bir müzik aşkı ve öğrenme açlığıyla doluydum ki olduğum yerden memnundum. Hiç yorulmuyordum. Erol Abi bana ikinci bir baba oldu. Dünyada gördüğüm en donanımlı insanlardan biriydi. Hatta o fazla donanım yüzünden kendine göre bir sürü hatalar yapardı. Bana ‘Bak bunlar hatalar, doğrusu bu şekilde olmalı’ diye öğretirdi. Sosyal ilişkilerden tutun bestenin nasıl yapıldığına dair ondan çok şey öğrendim. Hayatı karmakarışık ve delidoluydu. Yedi dil konuşurdu. O zaman halkta da ‘yıldız’lara karşı açlık vardı. Başka kimse yoktu, o ilkti.”

Haberin Devamı

MÜZİK KRONOLOJİSİ

1960’lar Erol Büyükburç, Alpay, Berkant... Yabancı pop şarkılarına Türkçe sözle alafranga aranjmanlar dönemi

1970’ler Erol Evgin, Füsun Önal’lı 45’likler dönemi. Ayrıca Orhan Gencebay’la beraber arabesk müzik furyası

1980’ler Taverna günleri

1990’lar Özel televizyonlarla klip dönemi

“Bugünlerde ‘Şimdi 90’lar’ ekibiyle haftada iki akşam konserdeyiz”

1990’ların beste fabrikası

3- KULİSTE ZEKİ MÜREN’İN SEVDİĞİ ÇOCUK

LTI senenin sonunda iki iş bir arada yürümeyince konservatuarı bıraktı. Özülkü, “Zaten öğreneceğimi öğrenmiştim” diyor: “Müzik adına daha özgür olmak istedim. Konservatuarda klasik Batı müziği okuyorduk. Bense daha rock, pop müzikleri yapmak istiyordum. Sekiz yaşında Kadıköy’deki düğün salonlarında şarkı söylüyordum. İlk kazandığım para 25 liraydı. Tanju Okan, Nurhan Damcıoğlu, Zeki Müren, Barış Manço ve daha nice isimlerin çıktığı gazinolarda ve konserlerde bazen çocuk şarkıcı olarak bazen de enstrümantist olarak yer alıyordum. Zeki Müren de beni çok severdi. Çünkü kuliste 10-11 yaşlarında bir çocuk vardı. Meslek olarak da tamamen müzikle uğraşmaya karar vermiştim. En çok üretim sürecini seviyordum. Beste denemelerine daha mandolin çalarken başlamıştım.”

Haberin Devamı

1990’ların beste fabrikası
SENE 1974 - Erol Büyükburç ile Bebek sahilinde

EROL BÜYÜKBURÇ ETKİSİ

METİN Özülkü, hem sahne hem hayat ortağı eşi Eda Özülkü ile istikrarlı beraberliğinin sırrını gülerek “Erol Büyükburç” diye açıklıyor: “Onun dağınık hayatını gördükten sonra kendi özel hayatımı düzgün tuttum. Hiçbir iş emek vermeden olmuyor. Evlilik de öyle. Şimdi herkes özgür, kendi hayatını yaşamak istiyor. Benim için ailem bir bütün ve o bütünün özgürlüğü önemli.”

4- HARÇLIKLARLA STÜDYO KİRALADIM

LİSE eğitimini araya giren uzun yurtdışı ve yurtiçi turnelere rağmen bitirdi. Bu arada 15 yaşında Büyükburç okulundan da mezun olup Edip Akbayram orkestrasına geçti. Anadolu rock’ın, Cem Karacaların Barış Mançoların fırtına gibi estiği yıllar... Özülkü, “Beste denemelerim de o yıllarda artarak devam etti” diye anlatıyor: “Harçlıklarımı biriktirip bir stüdyo kiraladım ve bütün enstrümanları, (davul, piyano, gitar) kendim çalarak üstüne de şarkı okuyarak ‘Sahte Gülücük’ isimli bir plak çıkardım. Sene 1980. Bu aslında ikinci plağımdı... 9 yaşındayken Atilla Özdemiroğlu ve Şanar Yurdatapan ile ‘Ana Kucağı’ diye 45’lik bir plak yapmıştım. 1983 yılında ‘Bir Beşiktaş Tramvayı’ diye Deniz İzgi’nin besteleri A. Kadir’in sözleriyle özgün türde bir albüm daha çıkardım. Bu albüm 12 bin tiraj elde etti. O dönem için hiç fena değildi. Haftalarca liste başı kaldı.” 

1990’ların beste fabrikası
 SENE1976 - Sahne afişi fotoğrafı, kıyafetlerde Erol Büyükburç etkisi

5- HAYATININ DÖNÜM NOKTASI: EDA

Dönüm noktalarından biri Eda Özülkü ile tanışması olmuş. Anlatıyor: “Marmara Üniversitesi Müzik Bölümü’nde tanıştık ve evlenmeye karar verdim. İdealim hayatımı müzisyen olarak idame ettirmekti. Piyasaya yönelik şarkılar yapmamda Aysel Gürel’in çok etkisi oldu. Eda ile 1988’de evlendik. Babası vermek istemedi; evi nasıl geçindireceğimden endişelenince arkadaşım Derya Taşdelenler’in yanında muhasebeci gibi çalışmaya başladım. Gündüz şirkete gidiyor, ceketimi bırakıyor, sonra arka sokakta Taşkın Sabah’ın stüdyosunda müzik yapıyorduk. 3-4 ay sonunda kendi stüdyomu açmaya karar verdim. Kayınpeder de artık benim muhasebeci olmadığımı anladı. Baktı ki maddi olarak bir şeyler geliyor o da rahatladı.”

1990’ların beste fabrikasıSENE 1988 - Eda ile nikâh, şahidi Erol Büyükburç 

6- POP FIRTINASI YAKLAŞIRKEN

Bu arada 1990’lar gelmişti ve özel televizyonların açılmasıyla bir ‘pop akımı’ fırtınası kapıda bekliyordu. Özülkü anlatıyor: “Ajda Pekkan’a ‘Hayırdır İnşallah’ diye bir şarkı yaptım. Ondan sonra Eğlen Güzelim, Oyalama Beni, Alladı Pulladı derken sektörde üretmeye başladık. Stüdyo komşularımız Sertab’la Levent, Aykut’la Seden Gürel’di. Candan Erçetin, Sibel Tüzün, İzel, Ercan gibi isimlerle çalıştık. Birlikte ürettik; ‘Hadi sıra sende! Hadi Seden, Hadi Sertab!’ diye albüm yapma konusunda birbirimizi motive ediyorduk.”

1990’ların beste fabrikası
SENE 2015 - Türkan Şoray’a albüm yaparken...

1990’LARIN TILSIMI PEKİ

1990’ların tılsımı neydi? Şöyle açıklıyor: “Dikkat ederseniz dünyada müzik akımları ortalama 10 yılda bir değişim gösteriyor. 1960’lı yıllarda taş plaklarla başlayan müzik teknolojisini 45’likler, kasetler, CD’ler ve dijital izledi. 1990’lardan bu kadar yıldız çıkmasının sebebi özel radyo ve televizyonların kurulması. Klipler insanların müziğe olan ilgisini çok artırdı. Hem kulağımıza hem görsel hafızamıza yerleştikleri için etkili oldular. 2000’lere gelince o romantizm azaldı çünkü dünya daha motorize haline geldi. Müzik daha dikey ritim ağırlıklı hale geldi. İnsanın yüreğini coşturan daha ritmik ‘sound’lar yaygınlaştı; Hande Yener, Demet Akalın, Murat Boz, Edis başarılı örnekler... Şimdi de rap müzik furyası var. Sözler de dünyanın duygu durumundan kaynaklı daha protest. Armoni azaldı. Yatay armoni ve melodik yapı neredeyse hiç kalmadı.”

1990’ların beste fabrikası
SENE 1994 - Özülkü kamerasından Kenan Doğulu, Tarkan, Emel Müftüoğlu, Burçin Orhon ve Eda Özülkü

BUGÜNÜN ÖZETİ: SIRADAN

“1990’larda ses değil şarkılar satıyordu. Sıralama şarkı, ses, klip, karizma diye gidiyordu. Şimdi sesin çok önemi yok, farklılık öne çıkıyor. Karizma eskisi gibi değil çünkü herkes telefonlarımızın içinde. Eskiden Erol Büyükburç’a, Zeki Müren’e ulaşmak zordu. Sanat biraz ‘sihir’ işidir. Her şey sosyal medyadan paylaşılınca o sihir kalmıyor. Kıymetli olanlar nadir ve zor ulaşılması gerekenler. Bugünün özeti; sıradan.”

1990’ların beste fabrikasıSENE 1980 - Harçlık biriktirip albüm yaptığı yıllar

Yazarın Tüm Yazıları