Yenilenmek için

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

Bir okurum, üşenmemiş ayrıtınlarıyla yazmış.

Türkiye'de siyasi sınıfın kolay kolay değişemeyeceğinin nedenlerini sıralamış.

Bir süre önce bu sütunda çıkan bir yazıma yanıt veriyor.

Benim, ‘Silkinme, siyasi mücadeleyi başlatma günü bugün. Bu mücadele, parti içinde, grupta, kongrede yapılır’ şeklindeki saptamamın Türkiye'de mümkün olamayacağını anlatarak.

Mektubun bazı bölümlerini bu sütuna aktarmak istiyorum.

Siyasi temsil özelliğini her geçen gün biraz daha yitiren ‘merkez sağ parti liderlerinin dikkatine’ notunu düşerek.

‘Bugünkü şartlar altında içlerini çok iyi bildiğimiz merkez sağ partilerde böyle bir mücadeleyi demokratik yollardan yapma isteğine, sonra da bu mücadeleyi başarıya ulaştırabilecek ahlak*ı itibara sahip lider adayları var mı?’

Kısaca şunu demek istiyor okur:

‘Merkez sağda, siyasi mücadeleye girişecek kapasitede, cesarette ve de ahlâkta insan yok. Suya sabuna dokunmadan ortalıkta ahkâm kesenler işte bu sözlerle değerlendiriliyor. İnsanlar da kös dinliyor bu beyleri.

Ve mektup şöyle devam ediyor:

‘Bugünkü siyasi partiler düzeninin ürünü olan bu insanlar, mevcut sistemi değiştirebilecek bir programı ortaya koyabilirler mi? (...)

Sonra gelelim il ve ilçe kongrelerinden başlayarak büyük kongre delegelerinin seçimi için mücadele vermeye. ‘Despot' dediği kurucu genel başkanına karşı sözde mücadelesinde, Mesut Yılmaz çok büyük sözler söylemişti. Ama yükseğe çıkınca başkaları gelmesin diye merdiveni yukarı çekmekte tereddüt etmedi. Tüm kongreler, tüm delgeler ayarlanmıştır. Hep ayarlı tutulur. Buralara nüfuz edemezsiniz. Bunlar artık yolsuzluk filan da sayılmaz. Basına bile yansımaz.'

Tablo bu kadar açık.

Parti lideri ve yakın çevresi (kardeşi, karısı, kocası, teyzesi, çocuğu, dadısı, şaklabanları) bütün teşkilatı ele geçirince partiiçi mücadeleyi unutmak gerekiyor.

Artık herkes biliyor ki Türkiye'de demokrasiyi kilitleyen temel neden, partilerin bu çarpık yapısı.

Ve de bugüne kadar ‘ehven-i şer' kotasından yararlanıp üç beş oy toplayan partiler bugün, ‘ehven-i şercilerin' bile oyunu alamayacak duruma gelmekteler.

Buna rağmen değişim olmuyor, olamıyor, pıhtı atılamıyor.

Düzgün işleyen her demokraside istifa edip gitmesi gereken merkez sağın bugünkü sözde liderleri, bu ülkenin başında ilelebet pâydâr kalma hesapları içindeler.

Doğrudur, sorunun parçası olanlar çözüm üretemezler.

O zaman üç beş başarısız ama hırslı kişinin ilelebet pâydâr olma illetinin seyircisi mi olacağız?

Örgütlenmemiş demokrasi yoktur. Bu oyunu bozmanın yolu da sivil örgütlenmeden geçiyor.

Dün Hürriyet'te yayınlanan ‘Demokrasi için baskı grubu' başlıklı haber hak ettiği önem verilerek okunmalı.

Demokrasi için Sivil Toplum Girişimi, tıkanan siyasetin önünü açmak için örgütleniyor. Demokrasinin tüm kurum ve kurallarının işletilmesi, düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması, partiiçi demokrasinin sağlanması için 20'ye yakın kuruluş yeni bir baskı grubu oluşturmak için biraraya geliyor.

Bu girişimlerin desteklenmesi gerekli.

Yoksa burun kıvırıp her şeyi küçümsemek çok kolay. Burun kıvıranlar tıpkı ehven-i şerciler gibi bugünkü beceriksiz siyasi sınıfın işbirlikçileri olmazlar mı?



Yazarın Tüm Yazıları