Paylaş
Bu, artık bir vaka halini aldı.
Yunanistan Dışişleri Bakanı'nın Türkiye'ye karşı sergilediği tutum tedavilik hastalık noktasına varıyor.
Avrupa hukuku ve demokrasisi, uluslararası ilişkilerde böyle bir üslubu nasıl içine sindirebiliyor...?
Lüksemburg öncesi başlayıp Lüksemburg sonrasında çılgınlığa dönüşen Pangalos tutumu, acaba Avrupa tarafından tescil ediliyor mu? Çok soğukkanlı biçimde Türkiye'nin sorması gereken doğru sorular bunlar.
Lüksemburg kararlarından sonra saldırganlık dozunu iyice artıran Yunanistan Hükümeti'nden barış adına çok ürkütücü sesler yükseliyor.
Önce ‘Yunanlı olmak esasta Ortodoks olmaktır’ gibi, talihsiz vurgular yankılanıyor Ortodoks Kilisesi'nden.
bu arada ipin ucunu iyice kaçıran Yunan Hükümeti, hava sahasını on mil olarak ilan ediyor. Ateşle oynarcasına Ege'de saldırganlık ve tehdit rüzgarları estiriyor.
Bu tahrikler giderek kronik buhranlar olmaktan çıkıp örgütlü krizler halini alıyor.
Dışişleri Bakanı Pangalos, ‘Türkler ırz düşmanıdır. Kürtler’e soykırım yapılmaktır' sözleriyle tahrik ve saldırganlık siyasetinin orta oyunculuğuna soyunuyor.
Çok garip, Yunanistan, kendi leyhindeki Avrupa kararlarını sessizlikle karşılayamayacak kadar fanatik olabiliyor.
Çok soğukkanlı ve dikkatli olunması gereken bir dönemden geçiyoruz.
Görülüyor ki bütün bu hırçınlık ve düşmanlık kokan davranışlar karşısında tahrike kapılmamak gibi tarihi bir görevi var Türkiye'nin. Çünkü modern dünyanın, Pangalos tipi vakaların yarattığı gerilimlere pek tahammülü yok doğrusu. Ve de eninde sonunda taşlar yerine oturuyor.
İlk işaretler gelmeye başladı bile.
Yunanistan'ın hava sahasını tek taraflı olarak on mile çıkarma hayaline ilk tepki ve ilk ‘höt’ Amerika'dan geldi.
ABD'nin yeni Atina büyükelçisi Nicholas Burns, Amerika'nın, ‘Yunan hava sahasını altı mil olarak kabul ettiğini’söyledi önceki gün. Ve ‘hava sahası altı mil olan karasularıyla eşit olmalıdır’ dedi.
Amerika'nın ‘höt’ünün hemen ardından Almanya'nın çok konuşan dışişleri bakanı Kinkel de kendince ağız değiştirmeye, ağzında birşeyler gevelemeye başladı.
‘Türkiye komşularıyla iyi geçinsin’ fetvası veren Avrupa ve de Avrupa'nın başöğretmeni Almanya, Kinkel'in ağızından ‘Türkiye’nin bulunduğu bölgenin jeostratejik önemi var. Doğu Bloku'nun yıkılışından sonra Türkiye'nin önemi büyük ölçüde arttı. Türkiye, İslam alemine ve Asya'ya bir köprü. Biz, Türkiye'nin Avrupa'da kalması için çaba göstermeliyiz'i telaffuz ediyor...
Yunanistan'ın tahrikleri nedeniyle Akdeniz'in bir savaş denizi olma ihtimali artıyor. Kafalardaki yargılar mı yoksa hukuk ve akl-ı selim mi geçerli olacak? Bu nokta üzerinde soğukkanlılıkla düşünmek gerekiyor.
İki ülkenin aklı başındaki her bireyi, Türk-Yunan dostluğunu ister kuşkusuz.
Ama görülüyor ki bundan sonra Türk-Yunan dostluğunun işlevli hale gelmesi Yunanistan'ın ve Avrupa'nın tavrına bağlı.
Paylaş