Zeynep Atikkan: Toplumun başarısı

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

Marmara Bölgesi yıkıldı Baba halkın arasına karışamadı.

Dertleşemedi. Beraber ağlayamadı. Çadırın içine sığınmış yıkık yaşamlara dokunamadı.

Halkının Cumhurbaşkanı olamadı.

Deprem yası sürerken af rezaleti çıktı. Demirel oturduğu yerden ‘Tepkiye değil, hukuk’a bakarım' dedi.

Toplumun haklı tepkisi durmadı çığ gibi büyüdü.

Tepki, hukuk'un tepkisi, modern Türkiye'nin, hukuk toplumunun tepkisi oldu. Hukuk toplumunun tepkisi ‘veto’yu doğurdu. Çünkü ‘tepki’ hukuktu. Ve kurallı Türkiye'yi isteyenler ‘çeteler cezalandırılsın değil yargılansın’ diyorlardı.

Başbakan çıkıp ‘affı’ içine sindiremediğini söylemişti.

O'na karşı da haklı tepki katlanarak büyüdü. Çünkü Halkçı Ecevit, halkın başbakanı olamamıştı.

* * *

Af Yasası'nın vetosu bir siyasi miladı başlatmak zorunda.

Çok boyutlu, çok ölçekli, pis ayarlı, kokuşmuş zihniyet destekli, Soğuk Savaş refleksli Af Yasası'nın destekçilerinin kim oldukları ortada.

Depremin ilk saatlerinde enkaz başına koşan Türk insanı artık Af Yasası'nı destekleyen zihniyeti siyaseten tasfiye etmeye hazırlanıyor.

Hukuk toplumunun tepkisinin ikinci adımı da bu olacak.

‘Görüldüğü gibi artık dün dündür, bugün de bugün’ filan değil.

Bu kutsal düzen sarsılmaya başladığına göre her siyasi adımın düşünülerek atılması gerekiyor.

Demek istediğim şu.

Af konusundaki oylmaya bakın.

Çeteciyi, işkenceciyi, TBMM koltukları skandalının başkahramanı Kalemli'yi, hırsız müteahhidi affedip kolayca ‘içine sindiren’ 227 milletvekili var Meclis'te.

Yani toplam 550 milletvekilinden sadece 227'sinin sindirim sistemi rahat çalışıyor.

550 kişilik Meclis'ten sadece 45 milletvekili Susurluk'u affeden bu hukuk skandalını oylarıyla reddediyor.

Peki ya diğerleri yani ‘evet’ ve ‘hayır’ oyu verenlerin dışında kalanlar. Bence asıl sorun da burada.

Demodelik, çağdışı siyaset, korkaklık, ne şiş yansın ne kebap anlayışının gerçek adresi de burada.

Sabaha kadar süren tartışmalı oylamada 127 iktidar ve 132 muhalefet milletvekili salona gelmiyor. Yani ‘red’ demeye getiriyorlar ama bunu göze alamıyorlar.

Belli ki pis hesaplar çok boyutlu.

DSP'den 20, ANAP'tan 60 milletvekili oylamaya katılmıyor.

‘Cumhurbaşkanı yasayı veto etsin’ diye ortalığa düşen DYP lideri Çiller de zahmet edip oyunu kullanmıyor. ‘Hayır’ demeye dili varmıyor. DYP'nin 85 milletvekilinden 70'i oylama sırasında salonda bulunmuyor.

Fazilet Partisi'ne gelince Genel Başkan Recai Kutan 60 milletvekiliyle oylama sırasında salon dışında.

Sonra televizyon programlarına çıkıp yasayı eleştiriyor. Ama oylama sırasında bu ucubeye ‘red’ bile diyemiyor!

Af tasarısı Adalet Komisyonu'na geldiği günden itibaren olayı her aşamasında yakından izleyen arkadaşımız Şaban Sevinç'in dün bana söylediği gibi yasaya karşı Meclis'te ciddi bir direnç olmadı.

Asıl sorun da bu.

Yani Soğuk Savaş siyasetçinin gastroentestinal, mide, ince ve kalın bağırsak meseleleri! Hesap işleri, bakkal defterleri.

Oysa Soğuk Savaş sonrası dünyada siyasetin seyri, mantığı, amacı ve yöntemi çok farklı.

Demek istediğim, modern toplumlar içlerine sindiremediklerini bağırlarına basmıyorlar.

Ve de modern hukuk toplumu Soğuk Savaş artığı siyasi sınıfı işte böyle kızağa çekiyor!



Yazarın Tüm Yazıları