Paylaş
Kavram kargaşası giderek berraklaşıyor. Sanki ibre dönüyor.
Ve de hukuk toplumu özlemi filizlerini veriyor.
Nuh Mete Yüksel'in gece operasyonuna karşı yükselen tepkiyi ben bu ülkedeki ‘kurallı toplum özlemi’nin serpintileri olarak algılıyorum.
Bakıyorum da laikliği korumak için ‘Kapıyı kırarak alırım’ diyen hukuk adamına karşı köşelerinden tepki verenlere. Merve Kavakçı'nın Meclis'e türbanla gelmesini eleştirenler bugün DGM savcısının gece yarısı ev basmasına da aynı şekilde tepki gösteriyorlar.
Kurallı toplumu yaratmanın ön koşulu her kuralsızlığa karşı aynı dozda ve aynı samimiyetle karşı koymaktır. Kurallı topluma güç katacak referans seti oluşturmaktır. Çünkü ilkeleri savunmadaki tutarlılık demokrasileri besler.
Bugün Savcı Yüksel'i eleştiren kalemler, Körfez depreminde bu topluma musallat olan bilim düşmanlığına karşı da koymuşlardı tepkilerini. Çünkü otuz bin kişinin hayatını kaybettiği depremi Allah'ın tokatı diye yorumlamak da kural dışılığı sahiplenmekti. Çimentoyu ve demiri çalanı yani kuralsızlık kabadayılarını af etmekti.
O günlerde ve de halen 17 Ağustos'un tek yorumu, ‘deprem, kuralsızlık ve ölüm’ arasında kurulan nedensellik ilişkisidir ve de bunun inatla teşhiridir. Bugün Merve Kavakçı'nın evinin basılması keyfiliğine karşı tavır alanlar depremi mutlak bir kuralsızlık faciası olarak teşhir edenlerdi. Los Angeles'teki 7'lik sarsıntı kurallılığı ve de bilimselliği savunanları utandırmadı.
Kurallı topumların standartları zaman içinde evrime uğrar ama standartlar günü birlik kaprislerin keyfiliğine terk edilemez.
Türkiye'de artık Nuh Mete Yüksel'in gece operasyonu manşetlere oturabiliyor. Oysa nice gece baskınlarına bağışıklık kazanmıştı bu toplum. O gece baskınlarının ne çok işbirlikçi, şaşakçısı olmuştu.
İşkenceyle gelen ölüm, başka ölümler kategorsinden sayıldı yıllarca. Ve de uzun yıllar topluma dayatılan hiçbir keyfilik hak ettiği manşete oturmadı.
Bugün değişen bir şey var.
‘Benim keyfiliğim iyidir’in müşterisi yok artık.
Çünkü ‘Benim keyfiliğim iyidir’ o keyfiliğin saltanatını sürenleri de tehdit ediyor.
Bıçak kemiğe dayandığına göre kurallı toplumun mücadelesini verecek miyiz?
Birey haklarını kurallı toplumu güçlendirmek için talep edecek miyiz?
AB entegrasyonunu, bugünlük işimize geldiği için değil kurallı toplumun temellerini sağlamlaştırmak için mi talep edeceğiz?
Kurallı toplumu gerçekten sahiplenenler için yukarıdaki soruların yanıtları çok açık. Asıl gri alanda debelenenler bu sorulara açık ve net yanıt veremeyenler. Ve de cümleyi ‘evet ama’yla bağlayanlar.
Soğuk Savaş yıllarında, o ‘evet ama’ların sahipleri Türkiye'nin demokrasi siciline darbe üstüne darbe indirdiler.
Toplum bugün demokrasiyi sahiplenmenin bir sınavını da keyfiliğe karşı gösterdiği tepkiyle veriyor.
Hiçbir kuralsızlığı ve de meydan okumayı sineye çekmeyerek!
Paylaş