Paylaş
Onlar sağ sol kavgasını tanımadılar.
Okudukları gazetelere göre damgalanmadılar. Kırmızının suç, parka giymenin ağır tahrik sayıldığı zihniyetle karşılaşmadılar.
Ama onlar, sözde ‘bireyin dünyasında’ ‘bireysel şiddetin’ pençesindeler bugün.
Ne yönü, ne örgütü ne de ideolojisi belli bu çılgınlığın.
Ve biz bütün çözümlerin şiddete ihale edildiği bir düzende ‘birey iktidarını’‘birey baharını’ bekliyoruz safça.
* * *
Yerde yatan genç kızın postallarını iyi tanıyorum. Çünkü o postallar bugünün ‘on’lu yaşlardaki kentli çocuklarının ‘olmazsa olmaz’ kılığının bir parçası.
Gri, ekose, bej ya da lacivert; o forma eteklerini de yakından biliyorum. Okuluna göre, kapıdan içeri girip çıkarken bir uzayıp, kısalıyor boyları. Her gün hiç üşenmeden, bıkmadan.
Bahar aylarında bakın onlara. Genç kızlar ve genç erkekler, çok daha canlı, çok daha güzel ve de çok daha tazeler.
İşte Amerikan patentli şiddet, geçtiğimiz perşembe günü İstanbul'un bir köşesinde bu gençleri hedef aldı.
Yarın nerede? Hangi okulda? Hangi öğretmene yönelecek o namlu?
Geçtiğimiz ay Amerika'da, iki öğrenci ve bir öğretmenin katliamından sonra kim ilham alacak bu olaydan diye düşünüyordum. Lise basıp öğrenci ve öğretmen öldürme eylemi üç haftada Atlantik'i aştı. İstanbul'a ulaştı.
‘Özendirici şiddet’ deniyor bunlara uluslararası jargonda.
Colorado'daki, 1997'den bu yana Amerika'da liselerde meydana gelen altıncı eylemdi. Bu biçimiyle de Türkiye'deki ‘ilki’.
Geçtiğimiz cuma günü, öğrencisini kurtarmaya çalışırken öldürülen din öğretmeni toprağa verildi. Ağır yaralı Şebnem'in hastanede can çekiştiği sırada. Ve de görüyorum ki daha şimdiden Türkiye'nin gündemindeki sıradan olaylar arasına yerleşmek üzere bu bireysel şiddet dedikleri.
Bu kadar kolay mı?
Bu kadar duyarsız olunabilir mi?
Önceki gün, Amerika'daki o korkunç olayın ayrıntılarını yeniden elden geçirdim.
Saldırı, Hitler'in doğum gününe rastgelecek biçimde programlanmış. Bilgisayarda savaş oyunlarından pek keyif alan çocuklar bunlar. Maddi durumları iyi. Bir gençlik çetesine üyeler. Silah ile epey aşinalar, vs.
Türkiye'ye yansıma biçimi gene Türkiye'nin koşullarıyla uyumlu. Aşk cinayeti ama sahne Colorado damgalı.
Bireysel hesaplama, içinde var olmaya çalıştığımız ‘şiddet toplumunun’ sanki ön koşulu!
* * *
Basın, Kartal Meslek Lisesi'ndeki karanlık günü yansıtırken ‘şiddet toplumunun’ günlük haberlerini toplamakta zorlanmadı.
Çünkü aynı günün şiddet gündeminde şu haberler vardı:
‘Küçükyalı’da bir apartmanda, gürültü nedeniyle çıkan kavgada kan aktı. Aşırı gürültüden rahatsız olan komşu pompalı tüfekle dehşet saçtı.'
‘Gemlik Endüstri Meslek Lisesi’nde on sekiz yaşındaki bir öğrenci sınıf arkadaşını bıçakla yaraladı.'
‘Beğenmediğimi yaşatmam’ diyenlerin bireysel faşizmi bu. Bireyin şahlandığı dünyada.
Paylaş