Paylaş
Sekiz yıl oldu bittiye geldi.
Bu arada Türkiye, sekiz yıl uygulamasıyla kendisine özgü bir model yaratabildi mi? Sanmıyorum.
Şimdilik sekiz yıl sadece bir vatani görev olarak algılanıyor kimileri için. Bir takım sekiz yıla yardım rekortmenleri ortada. Onların çetelesi tutuluyor.
Şarkılı türkülü davetlerde toplanan bağışlarla Türk çocuklarının eğitileceği kurumların inşaa edilmesi bekleniyor. Biraz İngilizce az buçuk bilgisayarla global Türk çocuklarının yetişeceğine inananların sayısı da her geçen gün artıyor.
İlginçtir, sekiz yıl fırtınası geçti, herkes rahat bir nefes aldı. Şimdi ortada sadece bazı rakamlar dolaşıyor.
Dünkü Hürriyet'te İsmet Solak'ın yazısında ayrıntılı bilgiler vardı.
Eğitim bakanı Uluğbay, sekizyıl için yılbaşına kadar 12 bin derslik açıldığını, önceki yıllarda bu sayının 6-8 bin arasında olduğunu söylüyor. Sekiz yıl için ek ödenek verilmiş. Yasa çıkmış, bunun geliriyle artış sağlanmış. Bu yıl sekiz yıla 290 trilyon yatırım yapılması öngörülüyor. Bakan, Türkiye'nn okul şantiyeleri ile kaplanacağını söylüyor'.
Bu hedefler çok olumlu.
Ancak tartışılması gereken çok önemli bir nokta var ki kimse onun üzerinde durmuyor.
Soru şu: Acaba sekiz yıl, Türkiye'nin özgün bir eğitim modeli olabilecek mi?
Türkiye, uluslararası forumlarda kendi çağdaş ve tutarlı eğitim modelini örnek olarak gösterebilecek mi?
Eğitimin özel okullara ihale edilmeye çalışıldığı şu günlerde, özel okul devlet okulu dengesi ne olacak? Son derece ciddi, ülkeleri geleceğini belirleyen hayati sorunlar bunlar.
Türkiye son kırk yıldır, eğitimi devamlı değiştirip, çeşitlendiriyor. Bu çeşitliliğe örnek olarak da hep Amerika'dan örnek veriliyor.
Oysa Amerika bugün kendi eğitim modelini reforme etmek için başka modellerin deneyimlerini inceliyor.
Bu doğrultuda Amerikalı antropolog Gail Benjamin'in Japon eğitim sistemiyle ilgili yazdığı şu satırlar çok ilginç geldi bana:
İlk öğretim çağındaki Japon öğrencilerin yüzde 99'u devlet okullarına gidiyor. Eğer bir zengin bölgede eğitim harcamalarının artması istenirse, bu ancak ülkenin her okulunda yapılabildiği takdirde gerçekleşiyor. Bütün öğrencilere eşit kaynak ve fırsat tanınması Japon eğitiminin temel özelliği. Bu sadece müfredatta değil, temizlikten, okul yemeğine kadar herşey ülke çapında standartlaştırılmış.
Orta okulun sonuna kadar öğrenciler ve okullar yeneteklere göre ayrılmıyor. Öğrencilerin yeteneklerine göre eğitim kurumları çeşitlendirilmiyor.
Japon sistemi öğrenmeyi eğlenceli hale getiriyor. Öğretmenler bu anlayışa göre yetiştiriliyor.
Sekiz yıllık eğitim, sadece İmam Hatip Okulları'nın kapatılması için bir bahane olmamalı. Sekiz yıl, eğitimde Türk modelini geliştirebilirse reform sayılır.
Yoksa eğitimdeki yaz boz kararlarının depolandığı müzeye kalkar.
Paylaş