Zeynep Atikkan: Schumpeter modası ve ‘bizim’ ekonomi

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

Paris

‘YENİ’ ekonomi kendisine yakışan teorisyeni buldu. Elli yıl önce ölen Avusturyalı iktisatçı Joseph Schumpeter'in iktisat teorisi arşivden inip tedavüle çıktı.

Şimdi ekonomide ‘modayı’ yakalamak ya da yakalar gibi görümek için mutlaka Schumpeter'e küçük bir gönderme yapmak gerekiyor. Amerikan Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan bir süredir Amerikan ekonomisinin son yıllardaki başarısına Schumpeter'in teorileriyle açıklamaya başladı. Bakıyorum Avrupalı bazı iktisatçılar ‘kerhen’ de olsa Schumpeter liberalizmiyle flört ediyorlar. Yani iktisat bilmine ‘yaratıcı tahribat’ kavramını armağan eden Avusturyalı bu eski Harvard profesörü e-ekonominin e-teorisyeni artık. Son günlerde Keynes'in, Hayek'in 80'lere damgasını ve markasını vuran Friedman'ın esamesi okunmuyor.

Schumpeter'in görüşleri tedavülde çünkü son yıllarda özellikle Amerikan ekonomisinin teknolojik patlamaya ve yaratıcılığa dayalı büyüme modeli Schumpeter ortamına ‘cuk’ oturuyor. Yani gücünü teknolojik patlamadan alan yeni şirketler Amerikan ekonomisine büyük bir dinamizm kazandırıyor. Eskiler bu hızı ve teknolojiyi yakalayamadıkları için yok oluyor. Ya da birleşerek ayakta kalma yolunu arıyor. Bu dinamizm büyük bir verimlilik artışına yol açtığı için enflasyona neden olmuyor.

Fransız Le Monde Gazetesi 1 Temmuz 2000 tarihli sayısında Greenspan'in şu sözleriyle bugünkü Schumpeter ikliminin özelliklerini ortaya koyuyordu: ‘‘Yeni teknolojiler müteşebbislik tarzını ve değer yaratma biçimini değiştirmeye başladı. Beş yıl öncesine kadar hayal bile edilemeyecek bir süreç bu. İnternet ortamı geleneksel şirketlerin iş yapma tekniklerini zorluyor. Özellikle bankalar internet dünyasının yarattığı yeni gerçeklerin tehdidi altındalar. Net ekonomisi çok sayıda yeni şirketin doğmasına olanak tanıyor. Bu da Schumpeter'in ortaya koyduğu ‘yaratıcı tahribat' fikrinin temel dayanağı. Her doğan şirket yaşamasa da bu hız gelişmenin bir parçası. Zaman içinde belki bir ‘kriz' patlak verebilir. Ama bu kriz bile sanıldığı kadar ‘tehikeli' olmayabilir. Schumpeter'e göre kapitalist ekonomi zaten sürekli kriz içinde. Bu da sistemin hem ‘zaafı' hem de ‘temel gücü'.

* * *

‘Yeni ekonominin' mantığından ‘bizim ekonominin' gerçeğine dönersek ortaya garip bir tablo çıkıyor. Uzun süre çağ atlama ve dünyaya ders verme megalomanisiyle gemisini yürütenler şimdi de bizim ‘kaos'umuzu yeni ekonominin coğrafyasına konuşlandırmaya çalışıyorlar. Bu da çok fena sırıtıyor.

Şu çok iyi kavranmalı ki ‘yaratıcı tahribat' kaotik ortamlarda gerçekleşmez. Bize yıllardır ‘dinamizm' diye yutturulan kaosun hiçbir yaratıcılığa yol açması beklenmemeli.

‘Yaratıcı tahribat' aslında bir anlamda ‘yaratıcı girişimcilik' demek. Bir bakıma Darwin'in ekonomiye uygulanması gibi bir süreç. Ya da Hindu felsefesinin ‘ölüm olmadan evrim olmaz' anlayışının ekonomiye yansıması. Türkiye gibi sadece üç beş grubun çıkarı için bütün bir ekonomik ortamın şekillendirildiği bir ülkede hangi yaratıcı girişimci ortaya çıkıp da ‘yaratıcı tahribat' yapacak? Buna bir de teknoloji devrimini ısrarla kaçıran bir ülkenin zaafları eklenirse!

‘Yaratıcı tahribat'ı ancak nitelikli insan sermayesi yaratır.

Hamburger yapıp satmak belki kimilerini zenginleştirir ama ülkeler arasındaki ‘yaratıcı tahribat' yarışında hamburgercilikle ancak nal toplanır! İster yenisinde olsun ister eskisinde mesele dünya ile bir ‘üst paydada' birleşmektir. Bu da ancak üst düzeyde üretimle mümkündür.

‘Yeni' ekonomiden söz etmek iyi hoş da biraz şapkamızı önümüze koyup düşünmek gerekmiyor mu?

Yazarın Tüm Yazıları