Krizin nedeni eğitim olursa

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

Tayland, temmuz ayında epey bir gümbürtüyle finansal krize gömüldü.

Şimdi IMF, Japonya ve Kaplanlar durumu kurtarmaya çalışıyorlar. Yeni merkez bankası başkanı da gidip Tayland ordusuna tekmil veriyormuş...

Neyse bu da ilginç bir ayrıntı.

Bu krizin nedenleri üzerinde pek durulmadı Türkiye'de. Durulmaması da şaşırtıcı değil, çünkü Türkiye'de 1994'de yaşanan kriz bile doğru incelenmemişti. Bu suskunluğun da çeşitli nedenleri olabilir elbette...

Tayland ekonomisini temmuz ayı içinde vuran krize yalın finansçı mantığıyla değil de bir bilim adamı yaklaşımıyla bakınca ortaya çok ilginç bir gerçek çıkıyor.

Tayland Ulusal Bilim ve Teknoloji Ajansı müdürü Yongyuth Yuthavong, krizi, bilmem hangi para hareketine, açık pozisyon, kapalı pozisyon vs.ye değil, ülkedeki eğitim yetersizliğine bağlayıverdi.

Ve eğitime yatırım yapma cesaretini gösteremeyen hükümetler için de ‘‘Eğitimin pahalı olduğunu düşünüyorsan, cehaleti dene’’ teşhisini koydu.

Haftalık Economist Dergisi'nde okuduğum habere göre, Tayland yöneticileri, ucuz iş gücü kozunu kullanıp yabancı sermayeyi çekmişler.

Önce işler iyi gitmiş. Çevrenin havası suyu da yardım edince Tayland, ‘‘ben de bu işten yararlanırım'ın rehavetine kapılmış.

Ancak pembe dizi hiç de sanıldığı gibi gelişmemiş.

Bugünkü durum şu.

Tayland, kalkınamın ikinci aşamasına geçmek için gerekli olan nitelikli iş gücünü yetiştirmediği için bugün ne komşu arslanlar gibi kükreyebiliyor ne de kaplanlar gibi yırtıcı olabiliyor.

‘‘Eğitim pahalı olduğu için cehaleti seçen’’ Tayland'ın, kimilerinin ağızını sulandıran kalkınmasına, göbekli Alman turistlere sunulan küçücük kız çocukların ve de ince yapılı delikanlıların vücutları da girdi sağlıyordu. Bu da unutulmamalı tabii.

Ama değirmen böyle dönmüyor.

Tayland'ın, her yıl otuzbeş bin yeni teknisyene ihtiyacı var.

Üniversite mezunu sayısı yetersiz. Tayland ekonomisi her yıl onyedi bin mühendisi sanayiye katacak kapasitede. Ancak teknik üniversitelerden yılda sadece oniki bin mühendis mezun oluyor.

Kısaca, ülkede, kalkınma stratejilerine göre bir eğitim planı falan yapılmamış. Zaten Tayland hükümetinin eğitime ayırdığı pay milli gelirin yüzde dördü. Bölge kaplanlarına ve arslan yürekli rakiplerine göre en düşük düzeyde.

Anlaşılıyor ki, ‘‘Boğaz tokluğuna işçi çalıştırıp, Uzakdoğu mucizesinden yararlanırım’’ diyen yabancı şirket yöneticilerinin kafası atmaya başlamış bu duruma. Çünkü kalifiye iş gücü açığı, Tayland'a yatırım yapan yabancı şirketlerin maliyetlerini yükseltmeye başlamış.

Örneğin, otomobil üretimi için bu orkide ülkesine yedi yüz elli milyon dolar yatıran General Motors, beş yüz personelini yurt dışına gönderip eğitim yaptırtmak zorunda kalmış.

Yabancı şirket yöneticileri acaba, ‘‘Bu işin astarı yüzünden pahalı mı’’ diye sorunca, Tayland'ın para birimi Baht'ın da bahtı kararmaya başlamış...

Eğitim açığının neden olduğu krizin serüveni böyle.

Uzakdoğu'nun Japonya, Güney Kore gibi ülkelerindeki mucizenin tek değişkeni eğitim yılı ve eğitimin niteliği. O mucizeyi ilk aşamada bir teknolojik patlama yaratmadı. Mucizenin ikinci aşamasına da teknoloji üretilerek geçiliyor. Bu da insan gücüne bağlı.

Türkiye'deki sekiz yıl tartışması keşke bu eksen üzerine oturtulabilseydi. Toplumu, laik-anti laik diye bölmek yerine, kalkınmaya katılım şeklinde sunulabilseydi.

Unutmayalım, beş yıllık yarım yamalak eğitim görmüş insanlara direksiyon teslim ediyoruz bu ülkede. Sonra da trafik canavarını sloganlaştırıyoruz.

Tayland örneği üzerinde çok iyi düşünmek gerekmiyor mu?

Yazarın Tüm Yazıları