Paylaş
Beş yıl önce Madımak Oteli'nde aydınların korkunç biçimde yakıldığı gün Sivas'taydım.
Kentteki tedirginliğe, farklılıklarla beraber yaşama kültürünün tecavüze uğrayışına tanıklık etmiştim o günlerde. Hiç unutmam, görüştüğüm bir gencin, donuk ve bütün duyguları iptal edilmiş ifadesiyle ‘Ne yapalım, ecel’ deyişini.
Aradan beş yıl geçti.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin düzenlediği yerel medya toplantısı için yeniden Sivas'a gittim. Aradan akan yılların envanteri tek bir soruda toplanıyor. Sivaslı, ‘Bu kara leke nasıl silinecek’ diyor.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü'nün yaptığı konuşmada, ‘kara lekenin silinmesine yardımcı olun’ çağrısı dikkatimi geçti. Bunun anlamı, kentin yeniden doğallaşması ve kent refleksleri vermeye başlaması için birşeylerin yapılmasıydı.
Cumhuriyet'in kuruluşundaki özel yeri nedeniyle Sivas, Anadolu'nun çağdaş bir kongre merkezi, Selçuklu'dan Cumhuriyet'e bir tarih laboratuvarı olabilecekken gelinen noktanın ‘leke tartışmaları’na dayanması son derece düşündürü. Buradan bakınca, kurnaz bir yerellik gösterisiyle Sivaslılığını ön plana çıkartan siyasetçilere sıcak duygular beslemek kolay değil.
Bu ‘leke’ vurgusu son derece önemli.
Çünkü Sivaslı ciddi bir tecrit edilmişlik duygusu içinde. Tecritlik, burukluğu ve de en korkuncu umutsuzluğu getiriyor.
Merkez sağ ve merkez sol partiler sanki kent ile ilişkilerini iptal etmiş gibiler. Parti değil kuru temizleme dükkanı görünümdeki merkez sağ partilerin sorumluluk, yüreklilik ve yaratıcılık isteyen işleri gündem dışı bırakmalarını artık doğal karşılayacak kadar gerçekçiyiz. Ama kendisini sosyal demokrat diye tanımlayanların Sivas için özel projeler geliştirememiş olmaları gerçekten düşündürücü.
Futbol seyircisinden çok tiyatro seyircisinin olduğu ilginç bir kent Sivas...Kent halkı bu bilgileri iftiharla veriyor.
Sivas İletişim Lisesi öğrencisi genç kızlarla konuşma fırsatını buldum.
Yaşlarına göre en sahici, en dinamik ve de dünyayı en iyi algılayan soruları onlardan aldım. ‘En’ diyorum çünkü bu saptama bir gözleme dayanıyor. İstanbul'un köhnemiş, 19. yüzyıl artığı bazı yabancı okulların öğrencileriyle yaptığım görüşmelerin içireğine göre ciddi bir seviye farkını gözledim Sivas'ta.
Sivas İletişim Lisesi'nin yaklaşık iki yüz öğrencisi var. Öğrencilerin yüzde sekseni kız. Görüştüklerim, dağıtımdan patron profiline kadar medyanın her sorununa duyarlılar. Meseleleri izliyorlar. Onlar için gelecek endişesi, kimilerinin kendi haline bıraktığı bir taşra kentinin boyutlarını çok aşıyor.
Yönelttikleri sorular genellikle sorgulayıcı hatta yargılayıcı. Gelişmiş kişiliklerini yansıtan özgüvenli yorumlar yapıyorlar.
Bu öğrenciler için etik, öyle sanıldığı gibi ‘nanik’ filan değil. Ciddi biçimde sorguluyorlar büyük medyayı, gazeteleri ve televizyonları.
‘Bu leke nasıl temizlenecek’?
Sanırım, bu sorunun yanıtı ve anahtarı Sivas'ta iki gün boyunca konuşma ve gözleme olanağını bulduğum gençlerde. Onların enerjisi ve sorgulayıcılığında...
Yani modernite talebinde.
Paylaş