Paylaş
Demokratik hak arama ya da değişim hareketi.
Başını, Hükümetin partisiz tek üyesi olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez çekiyor. Erez'in değişimden kasti, ülkenin başına belâ ettiği Tansu Çiller'i siyasetten kovmak. Çünkü Yalım Erez'in Odalar Birliği ve de DYP'deki görevi, birilerini getirip götürmek.
Getirip götürmenin ve de bunu fütursuzca ilân etmenini adı da ‘değişim’ oluyor. Erez'in kullandığı üslûp ‘Benden katkı istendiğinde, bu katkıyı veririm. Çiller’i ortaya getirenler, götürmesini de bilirler', olabiliyor.
Kısaca komitecilik gibi bir şey.
Sanırım bu rafine cümle, Türkiye'deki siyasi çözümsüzlüğün ve değişimin daha uzun bir süre olamayacağının da en simgesel işareti.
Hangi ülkede, Tansu Çiller gibi bir lideri sahneye çıkarıp sonra en yakın mesai arkadaşı olan bir kişiye ‘götürürüm’ diye bitirimleşme hakkı verilir?
Hangi ülkede, sicilinde Tansu Çiller'in pazarlamacısı yazan bir siyasetçiden hesap sorulmaz?
Hangi ülkede, Tansu Çiller'in bir zamanlar en yakınındaki bir insanın değişim çizimlerine umut bağlanır?
Türkiye'de merkez sağ denilen ve de ideolojik derinlikten yoksun, fırsatçı, günü kurtarmacı geniş kesimin prensipsizliği bu dramatik tabloyu ortaya çıkartıyor.
Milliyet'te Zülfikar Doğan'ın haberine göre Erez, sisayal yapıdaki değişim ve yeniden oluşum sürecini hızlandırmak için önümüzdeki günlerde harekete geçecekmiş.
Demokratik hak arama hareketine ivme kazandıracak yeni adımlar atmaya hazırlanıyormuş. Ve bunun için altı ay gibi bir süre biçmiş.
Altı ay sonra Yalım Erez'i DYP'nin ya da merkez sağın liderliğine aday bir yerlerde görenler şaşırmasın... Aslında şaşırma diye bir reaksiyon da yok ya!
Derhal merkez sağın ne güzel yapılandığına dair belli köşelerden klasik ama çok düzeysiz yorumlar pompalanacaktır.
Bütün bu olup bitenlerin bence en ilginç ve de umut kırıcı olan yönü ise Yalım Erez'in değişim hamlelerinin DİSK başkanı tarafından da desteklenmesi.
Yani, 5 nisan 1994 kararlarıyla, işçilerin geliri yarı yarıya düşerken Tansu Çiller'in fikir babası olan Erez'e bugün işçi kesimin de destek vermesi. Verebilmesi.
5 nisan kararlarının hesabı sorulmadığı için sorumluları alınları açık bugün ortada dolaşabiliyorlar.
Dünya siyasi tarihinde hele de işçi hareketi tarihinde eşine rastlanmayacak gariplikte bir gelişme bu.
Akılcılığın böylesine iptal edildiği bir ortamda, sanırım ne kurumlar ne de kendisini kitle hareketi diye tanımlayan oluşumlar ciddiye alınabilir.
Tablo çok açık.
Prensipsizlik bir yaşam biçimi olarak kabul edilince, Odalar Birliği gibi organize bir kuruluş lider yaratma ayrıcalığını doğal olarak elde etmiş oluyor. Sırf organize olduğu için tavır belirliyor, siyaseti şekillendiriyor.
Kimsenin de kılı kıpırdamıyor.
Yalım Erez, Odalar Birliği eski başkanıydı. Ayrıldıktan sonra Birlik'teki etkisi her zaman devam etti.
Görüldüğü gibi sorunlar Refah Partisi'ni kapatmakla bitmiyor.
Merkez sağı yapılandırmak için ortaya pekçok müteahhit atıldı... Aralarında tek bir yeni isim var mı? Tek bir değişik mesaj duyuluyor mu?
Altı ay sonra Tansu Çiller'in ‘sağ kolunun’ dizayn ettiği bir ‘merkez sağ’ ortaya çıkacakmış...
Hem de işçi kesiminin desteğiyle.
Paylaş