Paylaş
CUMHURBAŞKANI Sezer kararnameyi geri göndermekle kalmadı ‘gerekirse giderim’ mesajını verdi.
Pek alışılmamış bir söylem bu.
Üçüncü Dünya'nın siyasi ikliminde iktidara yapışmaktır kural. İktidara ya yapışır ya da iktidardan gönderilir insanlar'.
‘Gitmek’ istisnadır.
Bizim tür ülkelerde partisine üstüste seçim kaybettiren lider ‘gitmez’, kalır. Başarısız liderin tedavülden kalkmasını istemeyen medya, arada bir Batı'dan örnek gösterip ‘Thatcher gitti Kohl gitti’ vs. dese de aslında sözünü dinlettirdiği bu liderliği arkadan destekler.
Son yıllardaki hızlandırılmış demokrasi kurslarından sonra ‘demokrat olan’ iş dünyası (her ne kadar kararname krizinde tavır alamasa da) bu liderlikten vazgeçememektedir çünkü. Partisine yedi kez seçim kaybettiren lider, liberal, sosyal demokrat, muhafazakár, Avrupacı bilmem ne'ci olup siyasetin en başarısız ama en uzatmalı figürüdür!
Balinacının yanı başında deklanşöre yakalanmıştır ama gene ‘gitmez’. İnsaf deyip hakkında tek tük ‘artık ahlaklı olalım’ yazıları yazılsa da eğilim bu siyasi demirbaşın birinci dereceden koruma altına alınmasıdır.
Çünkü ‘gitmesi’ istenmez.
Mafyaya banka satarken yakalandığında ‘Rejimin istikrarı için kalması uygun ve gereklidir’ raporu almıştır.
Kalır ve demokrat olur.
Servetinin kaynağını açıklayamamış başka bir başarısız lider de ipliği pazara dökülmesine rağmen edeplice çantasını alıp ‘gitmez’. ‘Gitmez’ ama gönderilmez de! En büyük destekçileri onu mümkün olduğu kadar az hasarla birer ikişer terk ederler ama nedense ‘Gitmen gerekli’ diyemezler. O ‘giderse’ diğerini de götürür endişesidir bu!
Böylelikle en çok ‘gitmesi’ gerekenler aslında kalmaları için en çok desteklenenlerdir. Bu ‘gitmemesi gerekenler’ ailesinin en büyüğünü ‘göndermemek’ için ne mücadele verdi bu interaktif istikrar sektörü!
O bir türlü ‘gitmeyi’ bilmedi ama kazaya uğradı, sonunda ‘gidiverdi’. Şimdi geri gelmek peşinde!
‘Gitmesi gerekenleri’ yerinde tutma operasyonu aslında büyük bir kandırmacadır. İçine belli dozda Avrupa Birliği ‘bilgiçliği’ ekilir. ‘Enflasyonu düşürüyoruz’, ‘Ekonomide mucize yaratıyoruz’ reklamı serpilir. Bütün bunlar ‘Türk doktorunun Amerika’daki başarısıyla' yoğrulup açılır.
İş, cennet kapısını açıp içeri girmeye kalmıştır.
O cennetin sakinlerinin büyük bölümü düzgün işleyen demokrasilerde tutukevini boylaması gereken işadamı, bankacı, görevini kötüye kullanmış bürokrat vs.'dir.
Susurlukçular'dır. Susurlukçular'ın iş ortakları, yakından uzaktan gönüldaşları vs.'dir. İşte onlar hiç ‘gitmezler’.
Kazaya gelip ‘gidecek olurlarsa’ anında o cennetin holding molding yönetim kurullarına kurulurlar!
Siz hayatı kaymış bir tek ‘başarısız, aptal, şaibeli, mesleksiz’ siyasetçi ya da üst düzey bürokrata rastgeldiniz mi?
Onlar gitmez.
Gönderilmez de.
Öyle anlaşılıyor ki ‘gitmesi gerekenleri’ kollama, kotarma, avantayı parselleme cephesi bir ‘ilke adamını’ gönderme çabasında!
İlkeli ve tek başına. Hangi cephenin topu, tüfeği ve entrikası ilkeleri yenebilmiş ki!
Güldürmesinler.
Paylaş