Paylaş
Rekabet edebilmek için üretimde nasıl en ileri teknolojiyi getirmek gerekiyorsa, eğitimde de çağın paradigmasını yakalamak zorunlu.
Hem gelişmiş ülkelerle aramızdaki farkı kapatmak hem de çağı yakalamak için.
Nasıl?
Hangi yöntemlerle?
Ve hangi kadrolarla?
Türkiye'nin özünde hiç tartışmadığı, gençlerinin yarınlarını çalarak büyük bir korkaklık ve de vurdumduymazlıkla rafa kaldırdığı konular bunlar.
Bir söylem tutturmuşuz kendimizi rahatlatmak için; ‘Türk girişimcileri dinamiktir’ ve ‘pırıl pırıl gençlerimiz var’la huzur buluyoruz. Biz, sekiz yılı çıkartıp büyük eğitim devrimini gerçekleştirdiğimizi sandığımız sırada dünyadaki en parlak beyinler ‘eğitim sistemlerini, gençlik sorularını tartışmaktalar’.
Akıl akılmaz bir yayın patlaması var bu konularda. Ve bu tartışmalardan ‘bilgi çağı, bilgi toplumu’ yüzeyselliğini aşan son derece ciddi eğilimler çıkıyor.
Bu noktadaki en önemli trend son birkaç yıl içinde Batı ülkelerinde felsefenin yeniden keşfi oldu. Liselerde felsefe derslerine yeniden ağırlık veriliyor. Kısaca, bizdeki ‘İngilizce’yi kıvırt, bilgisayarı kavra' kolaycılığını aşan bir derinlik hakim oluyor eğitim anlayışına. Çünkü dünyayı algılamak için sadece İngilizce'yi kıvırtmak ve de bilgisayarı tuşlamak yetmiyor.
Çünkü İnternet aslında mesafeleri kısaltan, bilgiye ulaşmayı kolaylaştıran yeni bir ortam. Bu ortamın düşünceyi, insanı ve de evreni kucaklaşması son derece önemli.
Bu nedenle de bu ortamı iyi hem de çok iyi kullanmak gerekiyor.
İlginçtir, son yıllarda felsefe kitaplarının satışlarında büyük bir artış gözleniyor Batı ülkelerinde. Felsefenin keşfi, felsefeye dönüş...Nasıl yorumlanırsa yorumlansın felsefeye duyulan ilginin altını çözmek gerekli.
Sosyologlara göre ‘bu gelişme, hem tüketim toplumunun yüzeyselliği hem de bunun sonuuncu olarak dine yönelişe karşı bir tepki’.
Çünkü Dünya'nın içine sürüklendiği büyük hoşgörüsüzlük ve de vurdumduymazlık tehlike saçıyor.
Server Tanilli'nin geçen yıl yayımlanan Yaratıcı Aklın Sentezi adlı kitabı, dünyadaki bu trendleri Türk toplumuna duyurmak açısından çok önemliydi.
Tanilli, ‘Felsefenin, insan zekasının bulduğu bu en anlamlı uğraşın amacı, doğa, toplum ve insan, giderek evren üstüne tutarlı, sistemli ve bütünlüğüne bir görüşe varmaktır. Bir yerde dinden bağımsız yürütülen bu uğraş, özgür aklın sorgulamasına dayanır. Matematikten fiziğe, teknikten sanata, tarihten politikaya ve hukuka değin bütün bir bilgi birikimini alıp eleştirici aklın süzgecinden geçirerek bir bütün içinde yorumlamak, eski Yunan’dan beri sürüyor. Ve insansoyu akla saygısını yitirmedikçe de sürecek', diyor. Çok haklı değil mi?
Bir 19 Mayıs sabahı. Acaba biz gençlerimize ne kadar saygılıyız?
Paylaş