Paylaş
7.4'ün yaraları daha sarılmamıştı.
Kaç kişinin hayatını kaybettiği bile tam olarak tespit edilememişti. Üç ay sonra 7.2 şiddetindeki sonbahar depremi geldi.
Gene ölümü, korkuyu, umutsuzluğu ve de çok sayıda bilinmeyeni getirdi. Yazın şefkáti de elini eteğini çekmişti artık.
Ağustos ile kasım arasında geçen sürede deprem bu ülkenin birinci derecede öncelikli gündemi olabildi mi? Deprem bir şeyleri değiştirme, sorgulama bilinci yaratabildi mi?
Sanmıyorum.
Ülke ekonomisinin kalbini fay hattına oturtanlar, 17 Ağustos'tan sonra bütün enerjilerini, sorunları ertelemek için kullandılar. Kendi özel gündemlerinin seyrini aksatmamaktı amaç.
Üçüncü dünyalı zihniyet, dün fay hattının üstünü en kalabalık yerleşim bölgesi haline getirmişti. Üçüncü dünyanın sanayicileri, fabrikalarını en emniyetli yer diye fay hattının üzerine kurmuşlardı.
17 Ağustos bu süfliliği gözler önüne serdi. Değişim gereği Türkiye'nin gündemine oturdu. Ancak çok zaman geçmeden anlaşıldı ki gündem hırsızları gene işbaşındalar ve de kendi üçüncü dünyalı önceliklerini bu topluma dayatmaya kararlılar.
Binlerce insan enkaz altındayken gündem gaspçıları, nereden çıktığı belli olmayan ucube bir af yasasıyla uğraşıyorlardı Ankara'da. Bu arada deprem bölgesine gidip halkın arasına karışmayanların siyasi ömrü uzatılmaya çalışılıyordu. Değişimin değil, vazgeçilmezliğin altyapı çalışmaları yapılıyordu.
Kimileri ise bakkal hesabıyla demokratlaşıyor, liberalleşiyor. Her kılıfa girdikten sonra bilmem kaçıncı kez yeniden liberalleşenlere sağ tribünlerden alkış tutuluyordu.
Bu arada bir başka kesim de Demirel'in cumhurbaşkanlığının uzatılması karşılığında kendi anayasa teklifinin pazarlığını yapıyordu.
Kasım depremi işte böyle bir iklimde geldi çattı. Gündem dondurma lobisinin canhıraş işbaşında olduğu sırada ülkeyi yeniden sarstı. Bu oyunları bütün çirkinlikleriyle yeniden sergiledi. Ve de doğru soruyu yeniden gündeme getirdi:
Artık bir şeyleri sorgulamanın zamanı değil mi?
Miadını dolduranların, daha fazla bu ülkenin gündemini dondurmasına göz yumulabilir mi?
* * *
IMF heyeti Ankara'da Türk ekonomisini disipline sokmak için çalışmalar yaptığı sırada Başkan Camdessus görevinden istifa etti.
IMF'nin Fransız Başkanı on üç yıldan beri Fon'un başındaydı ve görev süresinin bitimine daha iki yıl vardı.
Camdessus istifasını açıkladığı basın toplantısında şöyle diyordu: ‘‘Dünyanın hızla değiştiği bir dönemde çok uzun süre görevde kalmak kurumların gelişmesini önlüyor.’’ Modern çağların söylemi bu.
Paylaş