Paylaş
Öyle bir yerden vurdu ki.
Toplumu taşıyan sütunlarını aldı götürdü. Ülkenin masum çoğunluğunu oluşturan temel yapıyı. Memur emeklisi, işçisi, öğretmeni, mühendisi, çocuklarıyla, bebekleriyle ve yaşlılarıyla.
O yaşamların gücü, mütevaziliği, sıcaklığı ve kendi içindeki dayanışmadadır. Nice çalışan genç anne babanın evladını tatile götüren büyük anne büyük baba can verdi torunuyla. Ve de nice genç çift, düzgün, duyarlı Türkiye'nin en güzel yüzünü temsil eden ‘ayrıcalıksız’ insanlar.
Dostlarımızın evlerine başsağlığına gittikçe görüyorum bu toplumu ayakta tutan o sağlam dokunun ne kadar yanlız, ne kadar korumasız olduğunu. O büyük metanet içinde yapılan yorumların ana fikri hep o güven duygusunun yitirilişini simgeliyor. Bütün o sessizliğe, efendiliğe ve de dinginliğe rağmen.
Türkiye, ‘ayrıcalıksız’ insanına sırtını döneli yıllar oldu.
Kalkınma adı altında sergilenen o zirzop oyunun bu toplumda açtığı en büyük fay hattı da bu işte, güvenin yitirilişi.
Bu büyük felaketin siyasi ve sosyolojik sonuçlarını da çıkartmayacaksak eğer? Kendi geleceğimizi mi iptal etmeye kararlıyız?
Başbakan'ın çıkıp ‘Bir kısım basının devlet görevlilerine yönelik eleştirileri haksız’ diyebilmesi ne kadar talihsiz.
Susularak, susturularak derinden yönetilen devlete hakim olan zihiyet de bu zaten.
Bu arada dehşetle izliyoruz...Enkaz altındaki bebeklerin sesleri giderek cılızlaşırken bazı çevreler felakate keşif yapıyorlar.
Bilmem kaç milyon dolar. ‘Türkiye bu felaketin altından kalkabilir’ edebiyatı.
Dolarla ifade edilen sayılarla, Türkiye'den dünya tribünlerine yayın yapmaya başladığımız günden beri bu işin uzmanları türedi. Her fırsatta ‘bilmem kaç milyon dolarlık, hasar, zarar, kar’ haberleri uçuşuyor.
Peki toplumda yok olan ‘güven duygusu’su acaba dolara endekslenebildi mi? Hesabı yapılabildi mi?
* * *
Bu büyük felaketin sonuçları ‘öyle yara saracağız’la bitecek gibi değil.
Türkiye'nin artık modern yönetim modelini ve kalkınma anlayışını yaratması gerekiyor.
Kim ne derse desin.
Meclis'ten hızlı yasalar çıkarttığı için beğendimiz bu hükümetin depremde eli kolu bağlandı. Mali miladı ertelemedeki refleksler deprem bölgesine ulaşmaya gelince tıkandı. Tekledi. İlk iki gün olay kavranamadı. Kurtarma operasyonu koordine edilemedi.
En çok güvenilen Silahlı Kuvvetler bile eleştiri aldı.
Belediyeler uyudu.
Koalisyonun küçük ortağı ANAP'ın lideri çıkıp ANAP'sal bir yorumla ‘valilere uydu telefon verilse iletişim’ daha kolay sağlanırdı diyerek yıllardır bizi yönetenlerin ne kadar absürd işlerle uğraştığını ortaya koydu.
Ve daha onlarca yüzlerce yanlış onlarca yüzlerce eksik meydana çıktı.
Kamunun eksikliği. ‘Herşey özelleşsin’ safsatasıyla devletin yıpranışı.
Eğer bütün bunlar tartışılmayacaksa!
Yazılamayacaksa, konuşulamayacaksa.
Yeter. Bugün beceriksizlerin kendini savunma günü değil. Hele avukatları pek bir komik olmaktalar!
Hataları dürüstçe koyalım ortaya.
Yaptığı hastanesi depremde yıkılan müteahhitin cumhurbaşkanı olduğu bir ülke burası.
O'nu da biz seçtik.
Paylaş