Paylaş
Aslında ‘contract with Turkey’ demek istiyor ANAP. Seçmene Türkiye sözleşmesi diye ilan edilen dahice fikrin patenti ANAP'ın kurmaylarına ait değil. Cumhuriyetçiler'in çok konuşan eski sözcüsü Newt Gingrich'in patentinde.
Çaktırmadan küçük bir kopye söz konusu.
Ortaya attıkları sessiz çoğunluk kavramı da 70'lerin Amerikası'nın ürünüydü. Türkiye sözleşmesi diye sunulan senet sepet de 90'ların Amerikası'ndan araklanmış.
Demek istediğim vizyon partisi ANAP'ın yenilikçiliği ve yaratıcılığı buraya kadar. 70'lerin sessiz çoğunluğu ve 90'ların başında Amerikan toplumunun buruşturup attığı kontrat kavramı.
Buruşuk ve küflenmiş kavramlarla 21. yüzyılı dizayn etmeye kalkan ilginç bir görüntü.
Newt Gingrich'i Türkler iyi tanır.
Atatürk hayranıdır.
Cumhuriyetçiler'in sözcüsüyken Gingrich'in yıldızı parlamış hatta potansiyel lider olarak sunulmuştu.
Derken Clinton'un aşk meşk işleri, Demokrat Parti'yi sarsamayınca Gingrich Amerika'yla yaptığı sözleşmeyi iptal edip siyasetten ayrılmak zorunda kaldı.
Bu kahramanlık, Türk okuruna, basının yağdırdığı siyasi ahlak övgüleriyle yansıtılmıştı.
Hatırlanabileceği gibi Gingrich'in istifası, seçimleri kaybeden Kohl'ün siyaseti bıraktığı günlere rast geldi.
Basın, iki istifayı birden gazete sayfalarına taşıyıp ‘Bakın Batı nasıl yapıyor’ demeye getirdi. Ancak başarısız Batılı siyasetçinin istifasını göklere çıkartan basın, bizim başarısız siyasetçileri sürekli cilalama işlerini hiçbir zaman bırakmadı. Bu da işin başka bir boyutu.
Vizyon ve de dört eğimli füzyon partisi ANAP, bilindiği gibi yolsuzluktan düşürüldü. Ve de yolsuzluktan düşürülen ANAP bugün toplumla sözleşme imzalamak peşinde. Bu da ciddi bir özgüven belirtisi doğrusu!
* * *
Gelelim yolsuzluktan düşürülen ve düşürüldüğü için bazı çevrelerce mağdur statüsünde koruma altına alınan ANAP'ın sözleşmesinin bazı komik maddelerine.
Enflasyon iki yılda yüzde 5'e inecekmiş...
Hatırladığım kadarıyla enflasyonu havlatıp yüzde 100'e çıkartıktan sonra ‘yüzde 70’e indirdik' diyen ANAP'tı. Zaten dönemin purolu ekonomi bakanı da açtığı hızlandırılmış ekonomi kurslarıyla bütün dünyaya bu başarıyı anlatmıştı. Çeteye banka satarken yakalanmasıydı kurslar devam edecekti.
3.5 milyon işsize iş...
ANAP'ın başarılı ekonomi yönetimi döneminde fabrikalar işçi çıkartmaya başladı. ‘Kriz yok ve bize gelmez’ diye başlamışlardı işe. Zaman içinde sıkıntılar başgösterince başarısızlıklarını Rusya krizine bağlayıverdiler. Şimdi de işsizler için sözleşme imzalamaya kalkıyorlar.
Herkes kişisel sağlık sigortasına kavuşacak..
Sanki toplumla alay etmekteler.
Bu söz yerine, ANAP yöneticilerinin beş yıldızlı otellerden çıkıp bir devlet hastanesinde muayene olmalarında yarar var. Sade vatandaş gibi.
Belli ki ANAP'ın Amerikalı danışmanı Clinton'un seçim kampanyasından esinlenmiş. Clinton'un da gündemi herkese sağlık sigortasıydı. Amerikalı danışman arkadaş sabah 06.00'da bir devlet hastanesinin polikliniğine gitmiş mi?
Yerel yönetimlerde reform yapılacak, devlet yeniden yapılacak...
1983'den beri hemen hemen bütün hükümetlerde ANAP vardı. Şimdiye kadar aklınız neredeydi?
Bırakın Amerika'nın çöpe attığı sloganlarla, toplumla sözleşme filan imzalamayı. Çeteye banka satarken hangi sözleşme yapıldı önce onu açıklayın!
Paylaş