Paylaş
Hangi meslekdaşımın sorduğunu bilmiyorum, ama cumartesi günü Cumhurbaşkanı'nın düzenlediği basın toplantısında kayda değer tek soru şuydu:
Sizi, Erez'i görev vermeye iten saikler nelerdi?
Cumhurbaşkanı'nın kaçamak cevabı:
Zaten bana müracaat falan da olmadı. Bazı parti liderleri isim önerdiler. Bu isimleri alt alta koyunca ortaya Erez çıktı.
Okuruna saygısı olan gazetecinin diğer sorusu: Erez'in ismini önerenler olduğunu söylediniz. Kaç lider size Erez'in ismini önerdi?
Toplumunun haber alma hakkına ve demokrasiye aldırmayan Cumhurbaşkanı'nın yanıtı:
Yeter o kadar. Gazeteci gibi değil, istihbarat servisi gibi çalışıyorsunuz!
Temennah gazeteciliği yapmayan her basın mensubunun sorması gereken soruya Cumhurbaşkanı'nın verdiği yanıta düzgün işleyen demokrasilerde pek rastlanmaz.
Soruyu yönelten gazetecinin sorusu dünya standartlarında.
Yanıt ise epey üçüncü dünyalı.
Zaten kurdurtulmaya çalışılan hükümetin projesi de üçüncü dünyanın siyasi inşaatlarına lâyik özellikler taşıyor.
Cumhurbaşkanı'nın öne sürdüğü gibi soruyu yönelten gazeteci ajanlık yapmıyor. Cumhurbaşkanı'nın bu ismi kafadan atıp atmadığını çözmeye çalışıyor. Ortada dolaşan söylentilere açıklık getirmeye çabalıyor.
Ülkenin seçilmiş liderleri Cumhurbaşkanı'na bir takım isimler önermişlerse bu partilere oy vermiş insanların isimleri bilmeleri kadar doğal ne olabilir?
Eğer bu isimler açıklanamıyorsa o zaman kurulan oyunları, üretilen senaryoları, çeşitli gazete ziyaretlerini herkesin kendi bildiği gibi yorumlaması son derece doğal değil mi?
Cumhurbaşkanı bundan kaçınıyorsa parti liderlerinin isimleri açıklama cesaretini göstermeleri gerekir.
Çünkü önceki gün yapılan bir kamuoyu araştırması, halkın yüzde 52.5'nin Cumhurbaşkanı'nın başbakanı görevlendirmeki tutumunu olumsuz bulduğunu ortaya koyuyor.
Cumhurbaşkanı soruyu beğense de beğenmese de gazeteci bu yüzde 52.5'in merakını, soru işaretlerini aydınlatmak zorunda. Eğer yapılan temennah gazeteciliği değilse!
Bu ülkede gazetecilik sadece, ‘Hükümeti kurma görevini Erez’e verdiği için Cumhurbaşkanı'nı destekleme ilânları veren' Adana Ticaret Odası, Adana Sanayi Odası ve de Adana Ticaret Borsası'nın üyeleri için yapılmıyor.
Yarı başkanlık sistemine özenen Cumhurbaşkanı'nın bugünkü yetkileriyle bile kimi, nasıl, neden atadığı ortada. Doğru soruları sansürlemesi de bunun en açık kanıtı.
Bu kadar basit sorular bile karanlıkta kalıyorsa kurdutulmaya çalışılan hükümete daha pekçok ad takılır.
Uzlaşma hükümeti.
Seçim hükümeti.
Reform hükümeti.
Otuz günde mucizeler hükümeti.
Ve de çeşitli çıkarlar hükümeti.
Kısaca çok yorumlu alt düzey çıkarların bileşkesi bir şey!
Arkadaşımız ajanlık değil gazetecilik yapmış, Cumhurbaşkanı'nın da hoşuna gitmemiş.
Paylaş