Paylaş
Çağın yaman çocuklarıyla ilgili bir araştırma önceki gün elime geçti. Bugünün çocukları annelerinin çalışmalarına itiraz etmedikleri gibi çalışmalarını teşvik bile ediyorlarmış.
Batı'da yapılan bir çalışma bu.
Araştırmanın sonuçları ‘Çocuğumu ihmal mi ediyorum’ diye derin vicdan azapları çeken çalışan annelere bir müjde mi? Yoksa sonuçların üzerinde oturup ciddi ciddi düşünmek mi gerekiyor?
Çağın çocuğu, aile bütçesinin kabarabilmesi için annesinin çalışmasını istiyor. Para, statü ve prestij beklentileri şekillendiriyor çocukların bu talebini.
Annenin sıcak kolları mı?
Yoksa bürodaki anneyle telefonla kurulan iletişim mi? Tercih ikinci seçenekten yana. Ve bu tercih her sosyal kategori için geçerli olabiliyor.
Araştırmayı yapan uzmanlar çalışan anneleri uyarıyorlar: ‘Çocuğunuza ayırdığınız kısa fakat değerli zamanın (focus time) süresi için endişelenmeyin. Gerilim yaşamayın. Nasıl olsa çocukların beklentisi artık değişiyor. Çocuğa ayrılan o değerli vakti, çok değerli bir hediye ya da güzel bir tatil ikame edebilir’.
Tüketim toplumunun şekillendirdiği yeni aile modelleri bunlar. İnanması zor ama dikkatli bir gözlem yapılırsa araştırma sonuçlarının pek de yanlış olmadığı açık!
Çocuklar doğdukları dünyanın insanları oluyorlar. Doğdukları dünya da ‘Mutlaka hediyemi istiyorum’u dayatıyor. Hediye alındığı andan itibaren yeni hediye beklentisini doğuruyor. Ve daha yeni beklentiler yeni tatminsizlik riskleriyle tedavüle çıkıyor.
Tabii genelde belli bir gelir düzeyinin bilgisayar vs. kullanan yaman çocuklarından söz ediyoruz. Ancak eldeki veriler varoşların çocuk dünyalarının aynı çekim alanında olduğunu gösteriyor. Tabii bu dünyalardaki beklentiler ve tatminsizlikler çok daha büyük travmalarla yaşanıyor.
Toplumlardaki değişim böylesine vurucuysa bu noktada ‘iyi’ mi ‘kötü’ mü sorularının pek anlamı kalmıyor. İyi veya kötü sıfatlarının anlamı yok ama yaman çocukların ‘farklı’ oldukları aşikár. Farklı oldukları için de sanki hayatı öğretiyorlar.
İdealizmin aptallık ve de beceriksizlik olarak algınlandığı bir dünyada başarıya giden yolu, annenin şefkati yerine annenin aile bütçesine yaptığı katkının belirlemesi kadar doğal ne olabilir? Bunun bir adı da piyasanın belirlediği anne-çocuk ilişkileri olmalı.
Alışageldiğimizden çok farklı bir dünyadan söz ediyoruz. Ve de bu dünya farklılıklarıyla incelemeye değer nitelikte.
Hediye mutlak mutluluk ise hediyesizlik de acaba mutlak mutsuzluk mu?
Galiba.
O zaman? Dünya'daki eşitsizlik çok daha gaddar bir boyut kazanmıyor mu?
Tarihin akışını durdurmak tabii ki mümkün değil. Otomobilin olduğu yerde at arabasıyla dolaşılmıyor.
Otomobil almak için para gerekiyor. Teknolojiyi kullanmak çağın gereği. Teknoloji kullanımının tüketimi artırıcı etkisini doğal karşılamak gerekir.
Bütün bunlar anlaşılabilir. Kabul edilebilir!
Ama insan kendi kendine sormadan edemiyor. Acaba bu yaman çocukların boşluğa kapılma ihtimalleri yok mu? Piyasanın belirlediği ilişkilerin değeri nedir? İnsanları ilişkiler tanımlamaz mı?
Para, prestij ve statü için annelerinin çalışmasını istiyorsa çocuklar ve beraberlik saatlerini parayla ikáme ediyorlarsa...
Burada bir gariplik var!
Paylaş