Birdal

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

Bundan altı yıl önceydi.

Bask sorununu incelemek için İspanya'daydım. Ülkenin en etkili gazetelerinden El Pais'in arşivinde bir süre araştırma yaptım. ETA terörünün sayfalarda ne boyutta, hangi fotograflarla yansıtıldığını inceliyordum. İspanyol bir gazeteci bana ‘son yıllarda ETA terörürün artık manşetlere oturmadığını, bu noktada bütün gazetelerin çok dikkatli ve sorumlu davrandıklarını’, söylüyordu.

Sonra tartışma, basın özgürlüğü, haber atlama, atlatma gibi mesleğin teknik konularında odaklaştı. Meslekdaşım diretiyordu, ‘Artık bizim için manşetlik haber haber, anti-terör gösteriler, hukuk düzeninin oturması için yapılan barışçı kitlesel eylemler ve hukuk düzenini oldu’ diyordu.

Bu tartışmayı çok sık anımsarım.

Kaynağı belli olmayan suçlamalarla insanlara ‘hain’ damgası vurup ilân edilen bir ülkede yaşadığım için daha çok anımsarım bu tartışmayı.

Gazetecilerin, ‘irtica’nın varlığını Genel Kurmay brifinglerinden öğrendiği, Kürt sorununa ilişkin haberlerin bir teröristin ifadelerine dayanılarak yazıldığı bir ülkede sanırım bu tartışmaları daha pek çok zaman anımsayacağız.

Ve de bir devekuşu sendromu içinde sorunları gelecek kuşaklara ihale ettiğimiz için tarih önünde çok kötü yargılanacağız.

Akın Birdal'a karşı girişilen saldırının failleri alışageldiğimiz gibi meçhul. Meçhul kalması da kimseyi şaşırtmayacak.

Fail meçhul ama hedef açık.

Hedef Başbakan'ın vehmettiği gibi istikrarlı ekonomiyi ve de huzuru filan bozmak değil, (çünkü çözüm üretemeyen bir hükümetin huzur sağlaması, ekonomiyi düzeltmesi mümkün olamaz. Kendisinin sözünü ettiği sanal huzura kaç kişinin inandığını anlamak için ANAP'ın son kamuoyu yoklamalarında ulaştığı oranlara bakmak yeterli.)

Bu eylemlerin hedefi, eskiden olduğu gibi düpedüz gözdağı vermek. Dehşet senaryolarını yeniden uygulamaya çalışmak.

‘Haddini bildiririm’ demek, ‘hukuk tanımam’ demek, ‘kurallı Türkiye’ye giden yolları tıkarım', demek.

Bu eylem, Cumhurbaşkanı'nın Başbakan'ın burnuna inen yumruklar demek. Ve de bütün faili meçhullar, Susurluklar demek.

Umur Talu dün Milliyet'teki yazısında ‘Çözülmeyen, çözülmesi için uğraşılmayan Susurluklar, büyük bir iştahla yenilerini doğrurur’ diyordu.

Haklı değil mi?

Huzurmuş. Susurluk'uğunu örtbas etmiş bir ülke ‘huzurlu’ değil tarih önünde ‘kusurlu’dur.

İnsanların, ‘Adalet bitmiş, yargı iflas etmiş’ nakaratını tekrarlamaktan başka bir çaresinin kalmadığı bir ülke huzurlu değil, çok kusurludur.

Vatan haini listesi.

Yağ çekmedikleri için bilmem kimin sevmediği gazeteciler listesi.

Kovulacak yazarlar listesi.

Bilmem kimin alerjik olduğu konular listesi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit dün yaptığı açıklamada Akın Birdal'a karşı girişilen saldırıyı ‘kendilerini devlet yerine koyanlar yapmış olabilir’ diyor.

‘Kendilerini devlet yerine koyanlar ve listeler’.

Bu yönetim biçiminin adı demokrasi ise...













Yazarın Tüm Yazıları