Paylaş
Işık fışkırıverdi.
Su akıverdi. Coşku şahlanıverdi.
Halkla ilişkiler tanıtımlarına filan ihtiyaç duyulmadan. Gazetelere reklam verilmeden. Kitle iletişim araçlarının görkemi kullanılmadan.
Basında, medyada ve Türkiye'de birşeylerin değişmesini isteyenler, Babıali Sokak Şenliği'nde pazar günü biraraya geldiler. Gazeteciler Meclisi'nin ortak girişimiyle.
Nedir bu Meclis?
Televizyonlarda, radyolarda, dergilerde, basında çalışıp da birşeylerin değişmesini isteyenler, basın özgürlüğünü doyasına yaşatmak isteyenler ve de haklarına sahip çıkanlar.
Çağını ve çağının taleplerini yakalamış, doğru tepki veren onlarca gazeteci, medya mensubu.
Adı Sokak Şenliği değil bence Sokak'ın fışkırması. Türkiye'deki kıpırdanmanın en ilginç örneklerinden birisi.
Panolarda öldürülen, dövülen, hırpalanan gazetecilerin fotografları. Aramızda bugün tutukevine girecek olan Ragıp Duran.
Sokaktaki bu büyük dayanışmayı görmezlikten gelemeyiz.
Sokaktaki nostalji mi? Hayır.
Pazar günü yaşananın adı Sokak'taki yenilenmeydi.
Yenilenmeyi isteyenler, belediyecilikte Dalan zihniyetinin ürünü İkitelli kulelerinde çalışsalar da basının tarihi mekanı Babıali'de kaynaştılar. Sözde modernleşme bahanesiyle çıkartıldıkları çatının altına dönüverdiler. Yok olan ruhu yakalamak o ruha çağın hızını akıtmak için.
Orada gençler ile kafası genç olan insanlar vardı.
Yaş ortalaması değil, dürüstlük talebiydi ortak paydası bu kaynaşmanın.
Sadece cam binalar, otoyol kenarındaki kuleler ve de bilmem hangi baskı teknikleriyle modernite yakalanabiliyor mu? İçeriksiz modernite olur mu?
Geçtiğimiz pazar günü gazetecileri bir araya getiren doğallıkta ve özgünlükte yatıyor bu soruların yanıtı.
Evet içeriksiz, kıytırık ve dünyadan kopuk modernite olmuyor.
Değişimin enerjisi iki gün önce Babıali'de idi. Hiç kuşkusuz ki yarın Taksim'den, bir başka gün Kızılay'dan ve İzmir'den, Kars'tan, Siirt'ten ve de ülkenin her köşesinden fışkıracak.
Değişim yapacağım diye kendisini ortaya atan bir takım gariban toplum mühendislerine nanik yaparcasına.
* * *
Türk demokrasisinin ve basın özgürlüğünün bir karanlık günü daha 16 Haziran 1998. Arkadaşımız Ragıp Duran bugün tutukevine girerken görülüyor ki toplum artık bu Ortaçağ yasalarını püskürtüyor.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin dün yaptığı ‘Demokrasiyle, basın ve ifade özgürlüğü ile bağdaşmayan, ülkemizin ayıbı haline gelen uygulamalara son verecek yasal düzeltmeler artık bir an önce yapılmalıdır. Şiddeti ve ırkçlığı savunmayan her türlü düşüncenin açıklanmasını terör suçundan ayırmadıkça bu tür sonuçların ortaya çıkması kaçınılmaz olmaktadır’ şeklindeki uyarı bir eylem planı haline gelmeli.
Gaflet içindekilerin bütün engellemelerine ve de bağnazlıklarına rağmen...
Paylaş