Zeynep Atikkan: 21. yüzyıl ve Kosova

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

İngiltere, Bosna krizinde dönemin muhafazakár Başbakanı Major eliyle insanlığı sattı. Elini hiçbir işe bulaştırmak istemeyen tuzu kuru Avrupa da seyircirliği seçti.

Doğrudur Kosova Bosna değil. Ama Bosna'nın mahsulü.

Bosna'nın ürünü olduğu için de Batı uygarlığının sahibi olan anglo-sakson dünyası bu kez Major'un tarihsel hatasını yenilemek istemiyor.

Dikkatle izlenirse Tony Blair, Clinton'dan daha çarpıcı çıkışlar yapıyor Kosova krizinde. Kosova'daki kararlılığın arkasında ABD ile birlikte İngiliz diplomasisinin Blair damgalı yeni çizgileri belirginleşiyor.

Bu çizgiler bir 21. yüzyıl çerçevesinin habercisi.

NATO'nun müdahelesini ‘21. yüzyıl erken geldi’ diye yorumlayanların sayısı artıyor. Çünkü 21. yüzyılda daha çok insan hakları, demokrasi ve hukuk düzeni konuşulacak.

Bu nedenle de soykırım nedir, etkinlik temizlik ne anlama gelir, kim nerede soykırım yapmıştır gibi soruların yanıtları çok önemli. Bu da ciddi tarih ve de hukuk bilgisi gerektiriyor.

Bosna'da soykırım gerçekleşti. İnsanlık suçu işlendi. Ama ucuz ve köhne hesaplar nedeniyle Batı, insan hakları kavramına tecavüz etti. Ve siyaseten yakalandı. Bosna'daki vahşetin sorumluları ise mahkeme önündeler. Yani adalet'in elleri arasında.

Demek ki suç ortada.

Eğer Bosna'da insan hakları suçu işlenip tescil edilmişse bunun ikinci kez tekrarına göz yumulamaz. İşte bu noktada Yunanistan ve İtalya gibi ülkeler Kosova'da takındıkları tavır nedeniyle çaptan düşüyorlar. Fransa, tarihsel Sırp yandaşlığının takıntılarıyla dinamik refleks veremiyor. Yugoslavya'nın dağılmasında baş rolü oynayan Almanya'nın ise sesi soluğu fazla çıkmıyor.

‘Hesap’ denilen ucube kavram insani olan herşeyi mahvediyor. Bosna'da ‘Avrupa patentli hesabın’ insan haklarını telef ettiği ve bugün Kosova'da yaşanan vahşetin sorumlularını cesaretlendirdiği için.

* * *

İngiltere'nin önderliğinde Bosna'da işlenen tarihsel suçu en iyi değerlendirenin Tony Blair olması da çok önemli. Demek ki ‘milli çıkar’ adına yapılan bazı yanlışları düzeltmenin de yolu var.

Başırılı liderliğin de en önemli göstergesi bu.

Major'dan Blair'in politik çizgisine geçen İngiliz diplomasisinin bugünkü yaklaşımını Dışişleri Bakanı Cook şöyle açıklıyor:

‘Dış politika, ulusal çıkarları gözetmekle yükümlüdür. Ama ulusal çıkarları korumanın bir yolu da, bir ulusun sahip olduğu değerlere güvenmesi ve de onlarla övünmesiyle mümkündür.

Despot, baskıcı yönetimlerle sürdürülebilinir çok fazla ilişki yoktur. Ya ‘hesaplar' için fahişelik yapılır. Ya da kavga verilir'.

Ulusal çıkarları korumak daha çok insan hakları ve daha çok demokrasi talep etmekle mümkün.

Bu bir 21. yüzyıl gerçeği.



Yazarın Tüm Yazıları