Paylaş
Geçen haftanın yoğun gündemi arasından merkez bankalarının faiz kararları öne çıktı. TCMB beklendiği üzere politika faiz oranını bir puan indirerek yüzde 14.00 seviyesine çekti. Kasım toplantısında bunun sinyalini zaten vermişti. Bu açıdan sürpriz yok. Toplantı sonrası yapılan basın duyurusunda, “Alınmış olan kararların birikimli etkileri 2022 yılının ilk çeyreğinde yakından takip edilecek ve bu dönemde fiyat istikrarının sürdürülebilir bir zeminde yeniden şekillenmesi amacıyla geniş kapsamlı politika çerçevesi gözden geçirme süreci yürütülecektir.” açıklamalarıyla 2022 mart ayı sonuna kadar faiz konusunda bekle gör dönemine geçilmiş görülüyor. Yine de gelişmelerin ne getireceğini kestirmek bu aşamada zor. Gündem ve piyasa dengeleri çok hızlı değişebiliyor. TCMB faiz kararı sonrası döviz kurlarındaki dalgalanma devam etmekle birlikte TCMB’den beşinci satış müdahalesi geldi. Müdahale sonrası döviz kurlarında biraz geri çekilme ve dengelenme gözlendi. Ancak döviz satışının kurlar üzerindeki etkilerinin kısa süreli ve sınırlı kaldığı da bilinen bir durum. Piyasaların dikkati önümüzdeki hafta yine döviz kurları üzerinde olacak.
FED’DEN ŞAHİN AÇIKLAMALAR
ABD Merkez Bankası (Fed) son toplantısında da, varlık alımlarındaki azatlım 30 milyar dolara çıkarırken 2022 mart ayında sürecin tamamlanması öngörüldü. 2022 yılı için 3, 2023 yılı için 3 olmak üzere 2023 yılı sonuna kadar 6 faiz artırımı olabileceği olasılığı dillendirildi. Fed yol haritasını açıklarken bu konudaki belirsizlik azaldı. Bu durum dış piyasalara olumlu yansıdı. Yapılan doğru iletişim sonuç verdi. Avrupa Merkez Bankası ise faizde beklendiği üzere değişime gitmedi. Başkan Lagarde’ın “2022 yılı için faiz artışı olası değil” açıklaması önümüzdeki döneme ilişkin para politikalarında Fed ile ayrışma göstermesi açısından önemliydi. Ancak öncü merkez bankalarının büyük ölçüde Fed’in para politikasıyla uyumlu olunduğu bilinen bir durum. Zaman içinde bu uyum sağlanabilir. Diğer yandan İngiltere, Rusya, Meksika merkez bankaları geçtiğimiz hafta faiz artırımına gittiler. Dış dünyada para politikalarında sıkılaştırma adımları atılmaya devam ediliyor. 2022 yılı için dış finansman ihtiyacındaki gelişen ülkeler için dış koşullar biraz daha zorlaşacak gibi. Ancak pandemide mutasyonlar gibi beklenmedik durumlar veya başka arızi sebepler çıkarsa projeksiyonlarda esnemeler olacaktır.
BORSADA KÂR SATIŞLARI
Borsada İstanbul’da son dönemdeki sert yükseliş cuma günü kâr satışlarıyla karşılaştı. Satışlar da aynı ölçüde sertti ve kazançların bir kısmı geri verildi. Dikkat çeken diğer konu, bir süredir ‘dolar/TL yukarı, borsa yukarı’ görünümünün bozulmuş olması. Dolar/TL kurunda biraz ivme kaybetse de yükseliş eğilimi korunuyor. Borsadaki yükselişin ilk günlerindeki dolar bazında borsa ucuz algısı, sonraki aşamada dolar yukarı, borsa yukarı şekline evrildi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından yapılan satış yönlü müdahalelere rağmen dövizdeki yükseliş korunuyor. Müdahale gelince kısa süreli bir geri çekilme, sonrasında tekrar çıkışa devam görünümü hakim. Para (döviz, faiz) ve sermaye (hisse senetleri) piyasalarının birbirine alternatif olması açısından zıt yönde hareket etmesi işleyiş gereği olağan bir durum. Ancak son dönemde bu korelasyon biraz değişti. Her yatırım aracının kendine has sebepleri var. Cuma günü borsada görülen düşüş ve döviz kurlarında yükselişe bakarak olağan seyre dönülüyor demek için henüz erken. Hisse ve borsa endekslerinde 90 dereceye yakın dik açılı çıkışlarda dönüşler de çoğu zaman benzer şekilde olur. Ancak teknik bir düzeltme ve kâr satışı mı? Yoksa dönüş hareketi mi, sorusunun cevabı büyük ölçüde önümüzdeki hafta netlik kazanacak.
TEMKİNLİ GÖRÜNÜM
Bununla birlikte dikkat çeken diğer detaylar, Borsa İstanbul’un son günlerde ABD ve Almanya başta olmak üzere dış borsalardan ayrışması, yabancı yatırımcı payının gerilmesi ve gündeme duyarsızlaşmasıydı. Son iki haftadır BIST100 Endeksi yeni zirveler denerken TCMB verilerine göre yabancı yatırımcılar satış tarafında görüldüler. Ayrıca dış borsalardaki çıkışın zayıflamasını da eklemek gerekir. Borsalarda genelde güçlü trendler fiyatlamaya konu olabilecek güçlü beklentiler ile oluşur. Borsa İstanbul’da son dönemde en fazla kullanılan algı, dolar bazında ucuz olması yani borsadaki çıkışın TL’nin değer kaybına endekslenmesi oldu. İlacın yan etkisi gibi bakacak olursak; TL’nin değer kaybının ihracata ve ekonomik büyümeye katkısı dışında kur geçişkenliğine bağlı olarak enflasyon ve döviz borçlarının TL karşılığındaki artış ile finansman yükü gibi yansımaları da söz konusu. Bu noktada eski sanayicilerin “döviz kurları tansiyon gibidir” sözüne atıfta bulunmak yerinde olacak. Borsalardaki iyimserlik yerini daha temkinli bir görünüme bırakmaya başladı.
İLK DESTEK 2000 SEVİYESİ
Borsada çıkış hareketi kâr satışlarıyla karşılaştı. Satışlar derinlik kazanırken bu aşamada kâr satışı ve teknik düzletme olarak görülebilir. İlk destek 2.000 seviyesinde. Bu seviyenin altına gelinmesi durumunda düşüşün devamıyla sonraki destek noktaları 1.900-1.850 ve 1.750 seviyelerinde bulunuyor. Olası tepki alımlarının ilk dirençleri 2.160-2.200 olarak görülürken sonraki ve daha önemli dirençler 2.350-2.400 seviyelerinde. Destek seviyelerinde tepki alımları görülse de 2.400 seviyesini geçemeyen çıkış denemeleri tekrar kâr satışlarıyla karşılaşabilir.
ALTINDA TEPKİ ÇIKIŞI
ABD 10 yıllık bono faiz oranındaki geri çekilme ve ABD dolarındaki değer kazanımındaki ivme kaybı altının ons fiyatına tepki yükselişi olarak yansıdı. 1.800 doların üzerine çıkan altının ons fiyatındaki yükselişin güç kazandığını söylemek için erken. İç piyasalarda altının gram/TL fiyatı ise 1.000 sınırından geri döndü. Bunda ons fiyatındaki yükselişe karşılık cuma akşamı dolar/TL kurundaki hafif geri çekilmenin etkisi vardı.
Paylaş