Paylaş
PİYASALARDA Rusya-Ukrayna savaşı gündemdeki yerini korurken geçen hafta merkez bankalarının toplantıları da yakından takip edildi. Gelen kararlar beklentiler dahilinde olduğu için fazlaca bir dalgalanmaya neden olmadı. 16 Mart Çarşamba günü ABD Merkez Bankası (Fed) toplantısı vardı. Beklendiği üzere faiz oranı 25 baz puan arttırıldı. Toplantı sonrası yapılan açıklamalarda, bu yıl içinde 6 defa daha faiz artışı öngörülürken önümüzdeki aylarda bilanço küçültmeye başlanacağı ve bir sonraki mayıs toplantısında durumun görüşüleceği, istihdam ve ekonominin güçlü olduğu vurgulandı. Bu yıl için enflasyon hedefi yukarı, ekonomik büyüme aşağı yönlü revize edildi. Fed’in faiz artırım kararıyla küresel ekonomide yeni bir dönem başladı. 2020 yılı mart ayında pandemiyle uygulamaya konulan düşük faiz ve bol likidite ortamı artık sonlanıp yerini parasal sıkılaştırma sürecine bırakıyor. Dış dünyada önümüzdeki dönem, para daha kıt ve pahalı olacak. Bu elbette Türkiye gibi dış finansman ihtiyacındaki ülkeler için arzu edilen bir durum değil. Global ekonomi açısından Fed ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) başta olmak üzere merkez bankalarının genişlemeci para politikaları oldukça yararlı oldu. Aksi takdirde dünya koranavirüs vakasını çok daha zor şartlarda geçirebilirdi. Bu süreçte, Fed ve ECB bilançosu iki katından fazla şişti. Küresel ekonomi büyürken istihdam arttı, enflasyonda rekor artışlar görüldü. Gayrimenkul, emtia ve hisse senetleri öncü olmak üzere varlık fiyatları yükseldi. Bu arada dünya çok daha borçlandı.
RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI
Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) verilerine göre, küresel borç pandemi öncesine göre yaklaşık 50 trilyon dolarlık artış ile 300 trilyon doları geçti. Şimdi Rusya-Ukrayna savaşının da petrol ve emtia fiyatlarını tetiklemesiyle kontrolden çıkma riski olan enflasyonu dizginleme zamanı. Bu açıdan faiz arttırımı ve sıkı para politikası doğru. Bununla birlikte savaş şartları başka bir yöne evrilir, yeni koşulları dayatırsa bu duruma merkez bankaları gerekli esnekliği göstereceklerini beyan etti. Fed üyesi Waller, “Veriler bize 50 baz puan çağrısı yapıyor ama biz jeopolitik olaylara dikkat ediyoruz” dedi. Muhtemelen Avrupa Merkez Bankası Fed’i takip edecektir. Goldman Sachs ve Deutsche Bank, bu yıl için ECB’den iki faiz arttırımı bekliyor. Hatırlanırsa, ECB Başkanı Christine Lagarde’ın geçtiğimiz günlerdeki açıklamaları şahin olarak değerlendirilmiş, bu yönde bir işaret olarak görülmüştü.
Diğer yandan, parasal sıkılaşmadaki gecikme enflasyonun kontrolden çıkma riskini barındırırken, erken veya gereğinden fazla sıkılaşmanın ekonomilerdeki toparlanmaya zarar verebileceği kaygısı devam ediyor. Ancak ABD’de enflasyonun son 40 yılın en yüksek rakamına ulaşması faiz arttırımı konusunda fazla tereddüde yer bırakmadı. Fed dışında diğer merkez bankalarında da faiz artırımları sürüyor. İngiltere Merkez Bankası geçen hafta 50 baz puan faiz artırırken Japonya faiz ve para politikasında değişime gitmedi. Brezilya Merkez Bankası ise politika faizini 100 baz puan artışla yüzde 11,75 seviyesine çıkardı. Gelecek toplantıda da 100 baz puanlık faiz artış sinyali verdi. Dış piyasalar, merkez bankaları politikalarına karşı gardını daha önce almışlardı. Fed kaynaklı açıklamalarla mart ayından itibaren bu sürecin başlayacağı biliniyordu. Belirsizlik kalktığı ve yol haritası biraz daha netleştiği için Fed’in faiz hamlesine piyasalar olumlu tepki verdi. Fakat önümüzdeki dönemde orta ve uzun vadeli fiyatlamalar farklı olabilir.
PİYASALARIN GÖZÜ MÜZAKERELERDE
RUSYA-Ukrayna savaşı devam ederken diğer yandan barış veya ateşkes görüşmeleri de sürüyor. Yapılan müzakerelerden henüz anlaşma çıkmış değil. Arabulucu ülkelerin çabasına rağmen henüz uzlaşma yok. Ama umutlar azalmakla birlikte korunuyor. Bir bakıma soğuk savaş yıllarını çağrıştıracak şekilde Rusya’nın dış dünyadan soyutlanma süreci devam ediyor. ABD Temsilciler Meclisi, ABD’nin Rusya ve Belarus ile normal ticari ilişkilerini askıya almasını öngören yasa tasarısını onayladı. Yine ABD kaynaklı açıklamalarda “Savaş uzarsa Putin nükleer tehditlere başvurabilir” görüşlerine yer verildi. Kredi derecelendirme kuruluşu S&P, tahvil temerrüt riski nedeniyle Rusya’nın kredi notunu ‘CC’ye düşürdü. Gerginliğin tekrar artması ve belirsizlik ortamı piyasalara olumsuz yansıdı. 95.00 doları test eden Brent Petrol tekrar 100 doların üzerine çıkarken 1.900 dolara gerileyen altının ons fiyatı güvenli liman ihtiyacının öne çıkmasıyla 1.950 dolar seviyesine yaklaştı. Dış borsalarda ise anlaşma umutlarıyla görülen tepki yükselişleri ortaya çıkan belirsizlikle zayıfladı.
BORSADA 2.100 SEVİYESİ ÖNEMLİ
BORSADA tepki çıkışı devam ediyor. İlk destek 2.100 olarak görülürken bu seviyenin üzerinde tepki yükselişi gücünü koruyabilir. Aksi taktirde sonraki destekler 2.060 ve 2.000-1.960 seviyelerinde bulunuyor. İlk dirençler 2.150 ve 2.200 noktalarında. 2.200 daha önemli. Bu seviyelerde satış denemeleri görülebilir. 2.200 seviyesinin üzerinde çıkışın devamıyla birlikte verilecek direnç ise 2.400’de bulunuyor.
TCMB MART AYINI ‘PAS’ GEÇTİ
İÇ piyasalar geçen perşembe günkü toplantıya odaklanmıştı. Beklentilere uygun şekilde faiz yüzde 14.00 seviyesinde sabit bırakıldı. Yüksek enflasyon ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) faizi arasındaki makasın oldukça açılması (eksi faiz) ve dış dünyada sıkı para politikalarının öne çıkmasına bağlı olarak TCMB’den faiz artışı bekleyenler de vardı. TCMB toplantı metninde; “Küresel ekonomide enflasyonun yüksek seyrinin devam ettiği buna karşılık sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın tesisi için atılan ve kararlılıkla sürdürülmekte olan adımlar ile birlikte, küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesi ve enflasyonda baz etkilerinin de ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörülmektedir. Bu çerçevede politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir” ifadelerine yer verildi. Ayrıca geçen toplantı metinlerindeki cari fazla yerine cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir, denildi. Merkez Bankası faizi sabit tutmasına gerekçe olarak, küresel enflasyon yüksek ama Rusya-Ukrayna savaşının yerini barış ortamına bırakacağı ve enflasyonda artış hızının zayıflayacağı beklentisini göstermiş. Dileriz gerçekleşir. Sadece Türkiye ekonomisinin değil tüm dünyanın bu iyimserliğe ihtiyacı var. TCMB’nin faiz kararına tepkiler de gelmeye başladı. JPMorgan, Türkiye’de enflasyonun yılın son ayına kadar yüzde 60 ve üzerinde kalmasını ve TCMB’nin yıl sonuna kadar faiz oranlarını değiştirmemesini bekliyor. Ayrıca net bir politika yönlendirmesi olmadığını ve faiz açıklamasında önceki aya göre anlamlı bir şekilde fark bulunmadığını vurguladı. Bunun da reel faiz oranının uzun bir süre negatifte kalacağı anlamına geldiğini ve enflasyonla mücadeleyi daha da zorlaştırmakla kalmadığını aynı zamanda lirayı oldukça kırılgan bir durumda bıraktığını belirtti. Durumu kendilerince özetlemişler. Bu görüş bir dış bakış olarak dikkate alınabilir.
BORSA İSTANBUL, YABANCI SATIŞINA RAĞMEN YÜKSELİYOR
SON dönemde Borsa İstanbul, dışarıya göre güçlü görünümünü sürdürüyor. Döviz kurları sakin. Bu gelişmede; Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Türkiye’nin jeopolitik konumu ve enerji köprüsü olmasına bağlı olarak öne çıkmasını, Rusya’dan çıkacak veya Rusya’ya gidecek yatırımların bir kısmı Türkiye’ye yönelebilir şeklindeki değerlendirmeleri dikkate almak gerekecek. Gayrimenkul sektörüne Rus vatandaşlarının ilgisinin arttığı şeklinde basında haber akışları ve gözlemler mevcut. Diğer yandan yabancı yatırımcıların hisse senetleri ve tahvil bonoda satıcılı tavrı sürüyor. 11 Mart ile biten haftada, hisse senetlerinde 289.8 milyon dolar, tahvil bonoda 121 milyon dolar satış yaptılar. Borsa İstanbul’da hisse senetlerinde yabancı payı yüzde 37.58 oldu. Yabancı satışlarına rağmen Borsa İstanbul’da son günlerdeki yükseliş, yerli yatırımcının ilgisinin arttığını gösteriyor. Düşük faiz ve yüksek enflasyon ortamında korunma aracı olarak hisse senetlerinin öne çıkması olağan karşılanabilir. Ama bu aşamada yoğun bir ilgiden söz etmek zor. TCMB brüt rezervleri yine 11 Mart haftasında, bir önceki haftaya göre 1.4 milyar düşüşle 108.8 milyar dolar gerilerken bankalardaki yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı ise yaklaşık 2 milyar dolar artış ile 216.1 milyar dolara yükseldi. Banka ve para istatistiklerinde geçtiğimiz haftalara göre çok belirgin değişimler görülmüyor. Küçük çaplı hareketlenmeler söz konusu.
YUKARIDA YER ALAN BİLGİLER TAVSİYE NİTELİĞİ TAŞIMAYIP YATIRIM DANIŞMANLIĞI KAPSAMINDA DEĞİLDİR, YATIRIMCI PROFİLİNİZE UYMAYABİLİR.
Paylaş