Paylaş
PİYASALARA ABD Merkez Bankası (Fed) ağırlıklı gündem hakim. Geçen haftaki Fed toplantı sonuçları dalgalı seyre neden oldu. Beklendiği üzere 50 baz puanlık arttırım kararı alındı. Ancak toplantı sonrasında gelen açıklamalar daha yakından izlendi. Haziran ayında 47.5 milyar dolar, sonraki 3 ayda 95 milyar dolarlık bilanço daraltma işlemlerinin başlayacağı bildirilirken Fed Başkanı Powell’ın, “Faiz oranlarında artışın devam etmesinin uygun olacağını düşünüyoruz. Fed önümüzdeki birkaç toplantıda 50 baz puanlık artışları masada görüyor. Halihazırda oldukça belirsiz olan ortamı daha belirsiz hale getirmekten kaçınacağız. 75 baz puanlık artış Fed’in aktif olarak değerlendirdiği bir şey değil” açıklaması piyasaları rahatlatmıştı. Hem 75 baz puanlık faiz arttırım olasılığını gündemden çıkarması, hem de bilanço daraltma işleminin geç ve beklenenden daha küçük miktarla başlaması olumlu algılandı.
ETKİLERİ KISA SÜRDÜ
Açıklamaların ardından ABD borsaları yüzde 2’nin üzerinde değer kazanırken ABD doları değer kaybetti, ABD tahvil bono faiz oranları gevşedi, buna karşılık son günlerde gerileyen altının ons fiyatında tepki yükselişi görüldü. ABD 10 yıllık bono faiz oranı yüzde 2.90 seviyelerine geri çekildi. Ancak bu gelişmeler ilk aşamada olumlu fiyatlansa da etkileri çok kısa sürdü. Bir sonraki gün ABD borsalarında sert satışlar, ABD 10 yıllık bono faiz oranında tekrar yükseliş ve yüzde 3.00 seviyesinin üzerine hareket, ABD dolarında ise değerlenme görüldü. Bu durum altının ons fiyatına ise düşüş olarak yansıdı ve tekrar 1.900 doların altına itti. ABD borsalarındaki düşüş başta Almanya olmak üzere diğer borsaları da olumsuz etkiledi. Sonuçta, piyasalar, Fed’in parasal sıkılaşma ve faiz arttırım sürecine geri döndü. Ayrıca önümüzdeki döneme ilişkin ekonomideki yavaşlama ve stagflasyon beklentileri tekrar gündeme geldi. Diğer yandan İngiltere Merkez Bankası faiz oranını 25 baz puanlık arttırımla yüzde 1.00 seviyesine yükseltirken, Hindistan ve Brezilya faiz arttırımına gitti. Avrupa Merkez Bankası Yönetim Konseyi Üyesi Robert Holzmann ise “Avrupa Merkez Bankası haziran toplantısında faiz arttırımını görüşecek ve muhtemelen bir faiz arttırımına da karar verecek” dedi.
TEMKİNLİ GÖRÜNÜM SÜRÜYOR
Bu yıl Avrupa için iki faiz arttırım beklentisi sıkça dillendirilen bir konu. Dış dünyada faiz arttırımı ve parasal sıkılaştırma süreçleri hız kesmeden devam ediyor. Bu noktada Çin ve Japonya hariç demek yerinde olacak. Japonya Merkez Bankası nisan ayındaki toplantısında faiz oranını sabit tutarken ekonomiyi destekleyici aşırı gevşek para politikasına devam edeceğini açıklamıştı. Çin ise daha önce düşürdüğü faiz oranını nisan ayında sabit bıraktı. Bu açıdan Dolar/Yuan paritesindeki yükselişle birlikte Çin Yuanı’nda değer kaybı devam ediyor. Benzer görünüm Japon Yeni için de geçerli. Dolar/Yen paritesi 2000 yılındaki 135 zirvesine oldukça yaklaştı. Düşük faiz politikasına devam eden Türkiye için de benzer şeyler söylenebilir. Dolar/TL kurunun görünümü malum. Paranın fiyatı faiz olduğuna göre bu doğal bir sonuç. Genelde düşük faiz, zayıf kuru beraberinde getirir. Bu ekonomi yönetimlerinin tercihi. Tercihin sonuçları ise ekonomik büyüme ve enflasyon gibi veriler üzerinde kendini gösteriyor. Türkiye’de enflasyon yüzde 70’e dayanırken cuma günü açıklanan verilere göre, Japonya’da Tokyo Bölgesi TÜFE nisan ayında yıllık yüzde 2.5 (önceki yüzde 1.31) arttı, çekirdek yıllık TÜFE yüzde 1.9 (beklenti yüzde 1.8, önceki yüzde 0.8) oldu. Önümüzdeki hafta da ABD, Almanya, Çin ve İngiltere enflasyon (TÜFE) verileri açıklanacak. Bilindiği üzere ABD ve Almanya son 40 yılın en yüksek enflasyon seviyelerine ulaştı. Dış piyasaların seyri ve gündemi iç piyasalara olumlu referans olacak bir görünüm vermiyor. Temkinli seyir sürüyor.
SAVAŞIN ETKİSİ ZAYIFLADI
ALTIN fiyatları son dönemde oldukça dalgalı bir seyir yaşıyor. Rusya-Ukrayna savaşının piyasalar üzerindeki etkileri zayıflayınca altın fiyatları üzerinde Fed para politikası ve ABD tahvil faiz oranlarıyla ABD dolarının seyri daha çok etkili olmaya başladı. ABD 10 yıllık bono faiz oranı gerileyince altın fiyatı yükseliyor. Tekrar yüzde 3.00 seviyesinin üzerine çıkıp yükselince altın fiyatı baskılanmaya başlıyor gibi bir görünüm oluştu. Ayrıca ABD dolarındaki değer değişimleri benzer bir etkiye neden oluyor. Bir bakıma Dolar Endeksi’nde 103.00 seviyesi referans işlevi görüyor. İç piyasalarda altının gram/TL fiyatı ise dışarıdaki ons fiyatına göre daha sakin. Bu görünümde bir süredir yatay seyrini koruyan dolar/TL kurunun payı var elbette. Ancak dolar/TL kurunda tepki alımlarının görülmeye başlanması bu yöndeki hareketliliği yakından izlemeyi gerekli kılıyor. Enflasyondaki yükseliş ve doların dış piyasalardaki değer kazanımı iç piyasalarda dolar/TL kuru için kayda değer gelişmeler.
BORSALARDA ‘BEKLENTİ İHTİYACI’ SÜRÜYOR
PİYASALAR için beklentiler önemli. Bu yönde hemen her borsacının ezberinde olan “beklentiler alınır, gerçekler satılır” gibi bir de kabul gören bir söz var. Son dönemde yeni beklenti adına çok fazla bir şey konulmuş görülmüyor. Daha çok mevcut gündeme ilişkin bir fiyatlama söz konusu. Borsaları taşıyan başlıca gelişmeler arasında ekonomideki büyüme ve buna bağlı olarak olumlu gelen bilançoları saymak mümkün. Küresel ekonomi ve Türkiye için bu aşamada mevcut büyüme verileri iyi. Bunu hem 2021 yıl sonu hem de kısmen 2022 yılının ilk çeyrek bilançolarında da görebiliyoruz. Ancak Fed başta olmak üzere merkez bankalarından gelen faiz artırımları, sıkı para politikaları ve özellikle Avrupa için yapılan stagflasyon ve resesyon tartışmaları önümüzdeki döneme ilişkin büyüme beklentilerini önemli ölçüde törpülüyor. IMF ve Dünya Bankası ile bir çok yabancı yatırım bankası küresel ekonomi ve ABD için 2022 büyüme beklentilerini aşağı çektiler. Diğer yandan faiz, piyasa işleyişi gereği borsalar için bir alternatif olagelmiştir. Halihazırdaki mevcut faiz oranlarının enflasyondan korunma açısından borsalar için ciddi bir alternatif olmadığı konusunda haklı görüşler var. Çünkü Türkiye ve ABD ile Avrupa’da enflasyonun altında (eksi faiz). Fakat faiz oranları burada pek kalacak gibi görünmüyor. Ayrıca borsaları besleyen likidite daha zayıf olacak. Parasal sıkılaşma politikaları sürerse önümüzdeki dönemde faiz alternatif olarak borsalar için daha fazla ciddiyet kazanabilir. Özetle, mevcut görünümün piyasaları destekleyici taraflarının önümüzdeki döneme ilişkin sürdürülebilirliği tartışmalı bir durum. Bu noktada borsalardaki çıkış hareketlerinin korunmasında yüksek enflasyona karşı getiri arayışının önemli bir yer tuttuğunu da bir not olarak eklemek yararlı olacak. Dış borsalar ve gerekse Borsa İstanbul’da sıklaşan kâr satışlarını olumlu fiyatlamaya konu olacak yeni beklenti ihtiyacına bağlamak yerinde olacak.
BORSA KÂR SATIŞLARININ ETKİSİNDE
ÇIKIŞ trend desteğinin altında işlem gören borsada yükseliş denemeleri satışla karşılaştı. İlk destekler 2.440 ve 2.400 seviyelerinde. 2.400 daha önemli görülürken sonraki destek noktaları 2.340 ve 2.300 seviyelerinde. Yukarı yönlü hareketlenmelerde ise ilk dirençler 2.490-2.510 ve 2.560 seviyelerinde bulunuyor. Endekste destek noktalarında tepki alım denemeleri görülse de direnç seviyelerinde kâr satışlarıyla karşılaşma olasılığı yüksek.
YUKARIDA YER ALAN BİLGİLER TAVSİYE NİTELİĞİ TAŞIMAYIP YATIRIM DANIŞMANLIĞI KAPSAMINDA DEĞİLDİR, YATIRIMCI PROFİLİNİZE UYMAYABİLİR.
Paylaş