Paylaş
Döviz kurlarında düşüş eğilimi devam ediyor. Dolar/TL kuru yaklaşık 6 ay sonra ilk defa 7.00 TL seviyesinin altına salınım göstererek 2020 yılı ağustos aylarındaki seviyelerine geriledi. Bu görünüme etki eden birçok neden var. Bunlar arasında; Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) politikalarındaki değişiklik önemli bir yer tutuyor. TCMB’nin faiz arttırımı ve parasal sıkılaştırma politikasıyla TL’nin artan cazibesi döviz kurlarına satış olarak yansıdı. Yabancı girişleri (sıcak para-portföy yatırımları) dışında son haftalarda bankalardaki döviz mevduatında da çözülme sinyalleri gelmeye başladı. Kasım ayından bu yana devam eden süreçte 15-20 milyar dolar civarında bir tutarın Türkiye’ye giriş yaptığı dillendirilen bir konu. Bunun bir kısmı Borsa İstanbul’da hisse senetlerinde, bir kısmı da tahvil bono (DİBS) değerlendirildi.
ALTERNATİF PİYASALAR
12 Şubat’ta TCMB tarafından açıklanan Aralık ayına ait ‘Ödemeler Dengesi Tablosuna’ göre kasım ve aralık aylarında hisse senetleri ve tahvil bonoya giren iki aylık portföy yatırımı 7.1 milyar dolar görülüyor. Ocak ve Şubat aylarında da girişlerin devam ettiğini tahmin etmek zor değil. TCMB’nin her perşembe günü açıkladığı haftalık verilerde bunu görmek mümkün. Piyasalarda devam eden iyimserliğin güvenli liman ihtiyacını azaltması, döviz kurlarında 2019 yılından bu yana devam eden çıkışla birlikte primli görünüm ve kâr satışları, alternatif piyasaların ciddiyet kazanması döviz kurlarındaki düşüşe zemin hazırlayan diğer gelişmeler olarak görülebilir. Faiz artışı dışında hisse senetlerinde son aylardaki hareketlilik alternatif olarak kayda değer bir durum. Türk mali piyasalarına dış bakışın olumlu yönde değişmesi ki bunu Türkiye’nin risk primindeki (CDS) sert sayılabilecek gerileme ve yabancı yatırım bankalarının Türkiye’ye ilişkin raporlarından görmek mümkün.
TAHMİNLER DE GERİLİYOR
Türkiye’nin 5 yıllık CDS oranı 300 seviyesinin altında (288) seyrediyor. Ekim ayında 643 seviyesini görmüştü. Bazı yabancı kurumlar 2021 yılı dolar/TL tahminlerini 7.00 seviyesinin altına çekmeye başladılar. Diğer yandan dış piyasalarda ABD dolarının zayıf görünümü sürüyor. Geçtiğimiz günlerde biraz değerlense de tekrar zayıfladı. Euro, Japon Yeni ağırlıklı olmak üzere altı para birimine karşı ABD dolarının değerini gösteren Dolar Endeksi, 95 seviyesine bir atak yaptı ama orada tutunamadı ve tekrar 90 seviyelerine geri çekildi. Bu gelişmede ABD’de 1.9 trilyon dolarlık teşvik paketinin yakında yasalaşacağı beklentisiyle bazı önemli ABD ekonomik verilerinin beklenenin altında gelmesi etkili oldu. ABD dolarının dış piyasalarda zayıflaması iç piyasalarda dolar/TL kurunda kendini gösterdi.
ENFLASYONA OLUMLU ETKİ
Döviz kurlarındaki düşüş, kur geçişkenliğine bağlı olarak başta enflasyon olmak üzere ekonomi üzerinde olumlu birçok etkiye sahip. Bununla birlikte döviz kurlarındaki gerilme başka anlatımla TL’nin değerlenmesi dış ticaret üzerinde bir süre sonra olumsuz etkileri de beraberinde getirebiliyor. TL değerli olunca ithalat ucuzlayıp ihracat zorlanıyor. Bunun ölçebileceğimiz en önemli gösterge TCMB’nin açıkladığı “TÜFE-ÜFE Bazlı Reel Kur Endeksleri” olsa gerek. Döviz kurlarının zirve yaptığı, TL’nin aşırı değer kaybettiği geçtiğimiz kasım ayında bu TÜFE Bazlı Reel Kur Endeksi 60 seviyelerine kadar çekilmişti. Türk ihraç malları ucuzlaşmıştı. TL’nin değer kazandığı bu döneme ilişkin veriler açıklandığında bu kurun yükseldiğini görebiliriz. Bu aşamada TL’deki değerlenmenin dış ticarete olumsuz etkilerinden söz etmek zor ve erken tabi ki ama geçtiğimiz yıllarda aşırı değerli TL’nin yansımalarını dış ticaret açığı olarak gördük. Bu konuda “Döviz kurları tansiyon gibidir, düşük olması da yüksek olması da iyi değildir” diyen eski bir sanayici sözü iyi bir ölçü olsa gerek.
Paylaş