Paylaş
Borsa İstanbul’da kayıplar geri alınıyor. Sert düşüş sonrası gelen tepki alımlarıyla birlikte BIST100 Endeksi tekrar zirve seviyesine yaklaştı. Bu durumda neden düştü, neden yükseliyor gibi bir sorgulama yapmak gerekirse net bir gündem farklılaşması yok. Bunu piyasanın iç dinamikleri ve kâr satışlarıyla oluşan teknik düzeltme şeklinde tanımlamak yerinde olacak.
Gündeme bakıldığında; seçim tarihinin şekillenmeye başlamasına bağlı olarak (14 Mayıs) siyasi gelişmeler, dış piyasalardaki algı değişimleri ve önümüzdeki haftadan itibaren yayınlanmaya başlanacak olan tt12/2022 dönem bilançoları öne çıkıyor. Bilançolarla birlikte hisse bazlı hareketler de artacaktır. 09/2022 dönem bilançoları oldukça iyi gelmişti. Aynı trendin önemli ölçüde korunması beklentiler dahilinde. Bilançolarda genel ekonomideki büyüme kadar enflasyon etkisini de dikkate almak gerekecek. Hatırlanırsa Türkiye’nin 3. çeyrek büyümesi yüzde 3.9 olarak açıklanmış ve ilk 2 çeyreğe göre biraz zayıflamıştı. Bu nedenle açıklanacak bilançolarda yüksek enflasyon etkisi daha belirgin olacaktır.
‘SEÇİME KADAR BORSA’ ALGISI TUTTU
Siyasi gelişmeler ise bu aşamada piyasalar üzerinde çok fazla fiyatlamaya konu değil. Ancak seçim tarihi yaklaştıkça pozisyon ayarlamaları nedeniyle durum değişebilir. Dış piyasalardaki gelişmelere gelince; duyarsızlık önemli ölçüde korunuyor. Bunu biraz da hisse senetleri ve tahvil bonoda yabancı payının oldukça düşmüş olmasına bağlamak doğru olacak. Dışarıya göre korunaklı bir görünüm var. Daha ne ölçüde başarılı olacak bilmiyoruz, onu yaşayıp göreceğiz ama “seçime kadar borsa algısı” şimdiye kadar önemli oranda tuttu. Dileriz bu görünüm devam eder, fakat bir belirsizlik de var tabi ki.
Borsa İstanbul’da geçmişte yaşanan güçlü trendler, güçlü beklentiler ve destekleyici koşullar etkisiyle yaşandı. Borsada ekim ayından bu yana yaşanan güçlü çıkış trendinde ise öne çıkan algı, yüksek enflasyona karşı getiri arayışı ve alternatifsizlik oldu. Bu algı önemli ölçüde fiyatlanmakla birlikte halen de korunuyor. Son dönemde artan mevduat faiz oranları ve döviz kurlarındaki hafif yükseliş eğilimi henüz ciddi bir alternatif oluşturmuş değil. Fakat enflasyon hızında baz etkisinin de katkısıyla yaşanan gerileme; buna karşılık bankaların mevduat faiz oralarındaki yükseliş faiz-enflasyon makasını biraz kapatmış durumda. Primli bir borsa görünümü ile birlikte bu gelişmenin yakından izlenmesi gerektiğini hatırlatmakta yarar var. Bu aşamada Borsa İstanbul’da olumlu hava korunuyor.
DIŞ PİYASALARDA ‘ALGI’ DEĞİŞİYOR
Dış piyasalarda son aylarda sıkça rastladığımız algı farklılaşması geçen hafta tekrar gündeme geldi. İlk değişim, enflasyonda yaşanan düşüşle birlikte ABD ve Avrupa merkez bankalarının faiz artırımlarının yavaşlayacağı yönündeki beklentide oldu. Gerek Fed bölge başkanları gerekse Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagarde’nin açıklamaları bu algıyı biraz zayıflattı. Lagarde, “Enflasyon faiz artışında yavaşlamak için hâlâ çok yüksek” derken konuşması “şahin” bulundu. Diğer yandan Boston, Dallas Fed Başkanları, yüksek enflasyonla mücadele etmek için sürdürülen sıkılaşma politikasının devam etmesinden yana olduklarını söylediler. Cleveland Fed Başkanı Loretta Mester ise Fed’in enflasyonu dize getirmek için faiz oranlarını yüzde 5.00-5.25 aralığına yükseltmesi gerektiğini söyledi. Geçen hafta açıklanan ABD ÜFE verisi, aralık ayında yıllık yüzde 6.2 oldu (beklenti yüzde 6.8, geçen ay yüzde 7.1). Aylık ÜFE ise yüzde -0.5 olurken bu, pandemiden sonraki en büyük düşüştü.
Diğer algı değişimi resesyon beklentilerinde oldu. Enflasyondaki düşüşle birlikte Fed ve Avrupa merkez bankalarının faiz artırımlarını yavaşlatacağı, bunun da küresel ekonomideki “resesyon kaygılarını azaltacağı” varsayımı öne çıkmış ve piyasalar tarafından fiyatlanmıştı. Hatta yabancı ünlü yatırım bankalarından bu yönde görüşler de gelmiş, Çin’in pandemiye yönelik kısıtlamaları kaldırması ayrıca görüşü desteklemişti. Fakat geçen hafta ABD’de açıklanan ve beklentilerin altında gelen perakende satışlar ile sanayi üretiminin yanı sıra Fed’in yayınladığı Bej Kitabı’nda ABD’li şirketlerin gelecek aylarda ekonomide “az büyüme” beklediği de görüldü. Ayrıca bu haber akışlarına Google ve Microsoft’un 10 binden fazla çalışanını işten çıkarma kararları eklendi. Buna karşılık Avrupa aynı resesyon endişesini pek taşımıyor. Bir fark da bu noktada ortaya çıktı. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Avrupa’nın en büyük ekonomisi olan Almanya’nın bir resesyona girmeyeceğine inandığını söyledi. Bu gelişmeler dış borsalara satış olarak yansıdı ve bir süredir devam eden ABD ve Almanya Borsaları’ndaki çıkış trendleri zayıfladı. Bununla birlikte ABD tahvil faizindeki düşüş eğilimiyle zayıflayan dolara bağlı olarak altının ons fiyatındaki yükseliş sürdü ve 1.920 seviyesi geçildi. Petrol fiyatlarında yükseliş görülüyor. Brent petrol 86 doların üzerinde işlem görüyor. Bu gelişmede dünyanın en büyük petrol ithalatçısı olan Çin’de pandemiye ait kısıtlamaların kaldırılmasıyla birlikte artan petrol talebi de etkiliydi. Dış piyasalardaki iyimserlik yerini daha temkinli bir görünüme bırakmaya başladı.
BORSA ‘ZİRVEYE’ DOĞRU GİDİYOR
Borsada tepki çıkışı güç kazanırken son zirve seviyesine yaklaşılıyor. İlk destekler 5.400-5.300 seviyelerinde. 5.300 seviyesinin üzerinde çıkışın devamı beklenebilir. Aksi takdirde sonraki destekler 5.200 ve 4.900-4.600 seviyelerinde bulunuyor. İlk dirençler ise 5.550 ve 5.700 seviyelerinde. 5.700 zirve olması açısından daha önemli. Bu seviyelerde satışlar görülebilir. Bu noktada “ikili zirve” olasılığı gündeme gelebilir. Ancak bu seviyenin geçilmesi durumunda sonraki dirençler 6.000-6.100 seviyelerinde görülüyor. Endeksteki çıkış hareketi gücünü korumakla birlikte direnç seviyelerinde kâr satışları görülebilir.
TCMB KARARI ‘BEKLENDİĞİ GİBİ’
TCMB’nin geçen haftaki toplantısında beklendiği üzere faiz sabit bırakıldı. Duyuru metninde; önceki toplantılarda yer alan “faiz oranı yeterli” ifadesine yer verilmemesi faiz indirimlerine devam sinyali olarak algılandı. Ancak bu noktada devam eden iklim şartları ve kuraklık konusuna dikkat çeken bazı değerlendirmeler geldi.
TCMB’nin 13 Ocak ile biten haftalık verilerine bakılırsa önceki haftaya göre; TCMB brüt rezervi 862 milyon dolar artışla 127.2 milyar dolara, bankalar döviz mevduatı 3.4 milyar dolar artışla 198 milyar dolara yükseldi. Döviz mevduatındaki artışta KKM’de son dönemdeki düşüşü dikkate almakta yarar var. Aynı hafta yabancıların hisse alımları 67.6 milyon dolar, tahvil bonodaki alımlar ise 80.1 milyon dolar oldu. Yabancı yatırımcıların altı hafta sonra Borsa İstanbul’da hisse almaları dikkat çekti. Ancak cuma günü itibariıyla Borsa İstanbul’da hisse senetlerinde yabancı payının yüzde 29’un altına biraz salınım göstermesi kayda değer bir durum. Diğer yandan Türkiye’nin 5 yıllık CDS primi, hafif yükselişle 565 olurken 10 yıllık eurobond faiz oranı 9 seviyesine yakın seyretmeye devam etti. Makro ekonomik verilere piyasaların duyarsızlığı sürüyor.
YUKARIDA YER ALAN BİLGİLER TAVSİYE NİTELİĞİ TAŞIMAYIP YATIRIM DANIŞMANLIĞI KAPSAMINDA DEĞİLDİR, YATIRIMCI PROFİLİNİZE UYMAYABİLİR.
Paylaş