Ya yaya yayaya yaya yasası yapsa (R)

Hazreti milletvekillerimiz nihayet İnternet'in farkına vardılar. Vardılar ve varış o varış.

Bunca yıldır İnternet'in Türkiye'de yaygınlaşması için parmaklarını kıpırdatmayan meclis üyelerimiz, hazırladıkları yasa tasarısıyla İnternet'i de sonunda kendilerine benzetmeye başladılar.

Ne mutlu bize ki, milletvekillerimiz onlardan beklentilerimizi bir kez daha boşa çıkartmadılar ve İnternet'in yaygınlaşmasına yönelik düzenlemeler yerine, İnternet'i zapturapt altına almaya çalışan bir düzenlemeyle, geleceğin tarih mezarlığında taklalar ve perendeler atmaya hak kazandılar.

Tasarı yasallaştığı takdirde İnternet'te her sayfa açmak isteyenin valiliğimize ya da kaymakamlığımıza beyanname verme zorunluluğunda olacağız, yayınlanan her sayfanın iki kopyasının Cumhuriyet Savcılığı'na teslim edilmesi gerekeceği gibi fantezileri bir yana bıraksak bile, İnternet'teki içeriğin RTÜK'ün denetimine sokulmaya çalışılması yeterince abuk bir durum ortaya çıkartıyor ve yasa tasarısını hazırlayanların cehaletlerini cümle aleme sergiliyor.

DSP milletvekili ve TBMM Bilgi ve Bilgi Teknolojileri Grubu üyesi Emrehan Halıcı programa (Siyaset Meydanı) telefonla bağlanarak konuşmacıların yanlışını düzeltmek zorunda kaldı. Halıcı, vermiş olduğu önergeyle anılan saçmalıkların yasaya girmesine engel olduğunu, kabul edilen maddeyle yalan haber, hakaret ve benzeri fiillerin Basın Kanunu kapsamına alındığını açıkladı ve İnternet gazeteciliğini Basın Kanunu'na tabii tutan yeni maddeyi savundu. Ancak İnternet'i özümseyecek kadar yakından tanıyanlar yasa maddesinin bu yeni halini, olsa olsa ehvenişer olarak tanımlayabilir.

RTÜK kanununun 26. maddesine eklenen 9. ek maddenin yeni hali şöyle: ''Bu Kanunun yalan haber, hakaret ve benzeri fiillerden doğacak maddi ve manevi zararlarla ilgili hükümleri, bilişim teknolojileri ve İnternet ortamında sayfa açılması veya elektronik gazete, elektronik bülten vb. suretiyle yayınlanan her türlü yazı, resim, işaret, sesli veya sessiz görüntü ve benzerleri hakkında da uygulanır.''

İnternet teknolojileri ve İnternet yayıncılığı disiplinlerinin her ikisine birden vakıf olmayanlara ilk bakışta oldukça makul gözükecek bu madde, aslında büyük sakıncalar taşıyor. Madde bilişim teknolojilerine vakıf TBMM Bilgi ve Bilgi Teknolojileri Grubu üyelerinden biri tarafından teklif edilerek kabul ettirilmiş bir madde. Tam da bu nedenle İnternet teknolojilerinden bihaber meçhul kişilerce yasa tasarısına yamanan saçmalıklar, bu kez de İnternet yayıncılığına vakıf olmayan bir üyenin teklifiyle belki daha hafif ama yine de saçma bir düzenleme getiriyor.

Yeni maddeyle getirilen düzenlemenin saçmalığı İnternet gazeteciliğini, yazılı, işitsel ve görsel gazetecilikle bir tutmasından kaynaklanıyor. İnternet yayıncılığında her haber yaşayan haber olmak zorundadır. Hiçbir haber ilk yazıldığı gibi kalamaz, bir kez okumakla bitmez ve tüketim ömrü yoktur. İnternet haberi hem editörün hem de okurların katkısı, yorumu, eleştirisi ve etkileşimiyle sürekli yaşayan yapay bir organizma gibi olmak zorundadır.

Layıkıyla yapılan İnternet haberciliğinde, kullanıcıya etkileşimde bulunabileceği forum, sohbet gibi olanaklar mutlaka tanınmak zorundadır. Bu durumda da sitede yayınlanan her türlü içeriğin Basın Kanunu'na tabii edilmesi, kullanıcılar tarafından katılan içerikten yayıncının sorumlu tutulması abesle iştigalden başka bir şey değildir. Bu durum telefonla yapılan yasadışı bir tehditten telefon santralini, mektupla yapılan bir hakaretten postaneyi ya da postacıyı, kahvehanede söylenen bir yalandan kahvehane sahibini sorumlu tutmaktan farklı değildir.

NOT: Yukarıdaki yazı, tasarının ilk gündeme geldiği Haziran 2001'de yazdığım iki yazının birleştirilmiş halidir.


Kişiye özel gazete çağı


Baskı teknolojileri alanında dünyanın en önemli fuarı olan IPEX'te sergilenen teknolojiler, yayıncılıkta yeni bir çağın kapısında olduğumuzu gösteriyordu. Xerox yeni yazıcısı iGen3 ile bu çağın ilk sinyallerini verdi.


Elinizde tutmakta olduğunuz bu gazeteyi iyi saklayın; çağının en iyi öneklerinden biri olarak, yakın bir gelecekte koleksiyon değeri olan antika eser statüsüne kavuşması olasılığı oldukça yüksek. İngiltere'de gerçekleşen IPEX 2002 fuarının, 92 bin metrekarelik dev sergi alanından edindiğim izlenimi ''Basılı medya öldü. Yaşasın basılı medya'', cümlesiyle özetleyebilirim. Biraz daha açık olmamı isterseniz, ölmekte olan hastanın klasik matbaa makinelerinde basılan medya, yaşayacak olanın ise dijital yazıcılarda basılan medya olduğunu söyleyebilirim.

Dev fuar alanının çok büyük bir bölümü konvansiyonel makinelerce işgal edilmişti gerçi ama, bakmasını bilen gözler ve dinlemesini bilen kulaklar için gelecekle ilgili sayısız ipucu vardı. Bu ipuçlarından biri dijital baskı teknolojilerini sergileyen Xerox'un 6 bin 500 metrekarelik standıyla fuarın en büyük katılımcısı olması, diğeri ise klasik baskı makinelerinin kralı Heidelberg'in fuarda yeni dijital yazıcısı NexPress 2100'i ön plana çıkartmaya çalışan pazarlama iletişimi stratejisiydi. Xerox Heidelberg Nexpress 2100'ün karşısına patent rekortmeni (400 patent) iGen3 ile çıkmakla kalmıyor, yayıldığı dev alanda sergilediği yazılım çözümleri ve kullanım konseptleriyle geleceğin yayıncılığının bir bölümünü bugünden mümkün kılan uygulamalar tanıtıyordu.

Bu uygulamalardan biri dijital kitap basımıydı. Genç yazarların en büyük sorunu yayınevi bulmak. Yayınevlerinin en büyük problemlerinden biri ise yayınlayacakları kitaba gelecek talebi önceden iyi tahmin edebilmek. Satıcının derdi ise stoğa para bağlamak. Dijital kitap basımı konsepti yazarı da, yayıncıyı da, satıcıyı da rahatlatan çözümler sunuyor. Yeni modelde satıcı (kitapçı dükkanı ya da Amazon.com benzeri 'online' kitap dükkanı) kitap basmak üzere özel olarak tasarlanmış yeni nesil yazıcılardan satın alıyor. Yayıncı yazarlarla telif anlaşması yaparak, kitaplarının dijital bir kopyasını tutuyor. Kitapçıya gelen ya da 'online' dükkanı ziyaret eden biri kitabı sipariş ettiğinde, kitap birkaç dakika içerisinde ciltlenmiş olarak yazıcıdan çıkıyor.

İkinci bir uygulama ise kişisel broşür basımıydı. Ziyaretçiler kendi kişisel zevkleri ve tercihlerine göre basılmış kişiye özel renkli şehir rehberlerini, yazıcıdan birkaç dakika içinde alıyorlardı. Film çıkışı ve baskı kalıbı gibi yüksek maliyetli baskı aşamalarına gerek duymayan dijital baskıcılıkta kişiye özel baskı yapmanın maliyeti, herkese aynı baskıyı yapmakla aynı.


Matbaa gibi yazıcı


Toplam bir milyar dolarlık araştırma geliştirme bütçesine mal olan Xerox iGen3 matbaa gibi çalışan bir bilgisayar yazıcısı. Düşük tirajlı dergilerin basımında bile ekonomik olarak kullanılabiliyor.

Saatte 6 bin A4 baskı hızı

600X600 dpi

Aynı anda dört farklı boyutta kağıt kullanımı

Maksimum 364X521 mm, minimum 178X178 mm boyutlarında kağıt kullanımı

SmartPress teknolojisi ile etkin renk kontrolü, baskı sırasında mürekkep değişimi, otomatik kağıt tanıma

Düz kağıt yolu sayesinde minimum kağıt sıkışması.


Geleceğin yayıncılık teknolojileri


Gazete ve dergiler kişiye özel basılacak. Kullanıcı satış noktasındaki ekranı kullanarak, kişisel ilgi alanlarını girecek ve tamamen kendi ilgi alanına giren konulardaki haber ve röportajlardan oluşan kişiye özel gazete ve dergisini, yazıcıdan alacak.

Baskı kalitesinden çok içeriğe önem veren kullanıcılar, kişisel gazete ya da dergilerini evlerindeki yazıcılardan da alabilecekler.

Reklamlar da kişiye özel olacak. Kullanıcının ilgi alanlarını ve kişisel profillerini öğrenen yazıcı, gazete içindeki reklam alanlarına, o kişiye özel reklamları basacak. Böylece bir kişiye ulaşma maliyeti düşen reklamcılar, çok daha etkili reklam yapabilecekler.

JPEG formatınınz yerini alacak JPEG2000 formatıyla, fotoğrafların kalitesi artacak, arşivlenmesi kolaylaşacak.

MPEG7 etiketleme standardı, fotoğraf arşivleme yöntemlerinde çığır açacak.

XML standardına uygun olarak dijital ortama aktarılan içerik, her ortamda kullanılabilecek, standart farklılıklarından etkilenmeyecek.

Dijital baskı, dağıtımı kolaylaştıracak, günümüz dağıtım metodlarıyla erşilemeyen kitlelere erişilmesini sağlayacak.
Yazarın Tüm Yazıları