TV’de başlatılan sansür devri İnternet’e de sıçrayacak

Yıllardır yazıyorum, okurlarım dışındakilere dinletemiyorum. Kelebek’in yetenekli sayfa tasarımcısı Ramazan Daşçı’dan rica ettim, köşemin isminde kullanılan fotoğrafıma sanal bir sakal taktı!

Belki şimdi Avrupa Birliği, türban, Kıbrıs, ABD karşıtlığı ve para piyasalarından başkasına ciddi konu demeyenlerin de dikkatini çekmeyi başarabilirim. Yıllardır yazmaktan parmak uçlarımda tüy bitti ama hazır sakalı bulmuşken tekrar edeyim:

‘Türkiye’de yıllardır İnternet’in sansürlenmesini kolaylaştıracak bir zemin yaratılıyor.’

Ertuğrul Özkök geçen gün RTÜK’ün şifreli ve paralı erotik kanalları yasaklayan kararının anlamsızlığını, ‘Bugün artık bırakın erotik filmleri, pornoya ulaşmak bile sıradan bir İnternet kullanıcısı için basit bir iştir’, diyerek vurguluyordu.

Evet bugün için gerçekten öyle. Ama yarın hiç de öyle olmayabilir.

10 yıl önceden yazdıklarım, birer birer çıktı, çıkmaya da devam ediyor.

10 yıl önce yazdıklarımı, başkalarının ağzından duymaktan başlangıçta gurur duyuyordum. Ama 10 yıl önce verdiğim ‘Matbaayı ıskaladık, İnternet’i ıskalamayalım. Sanayi çağını kaçırdık, çok çok az bir yatırımla lideri bile olabileceğimiz bilgi çağını kaçırmayalım’ örneklerini, Forumİstanbul’da Microsoft yöneticisi Emre Berkin’in ağzından duymak, gururdan çok acı veriyor artık.

Çünkü 10 yıl önceki yazılarımda bıkmadan usanmadan vurguladığım bir başka nokta da, ‘Bu yeni çağı yakalamakta yılların, ayların değil dakikaların bile önemi olduğu’ idi. 10 yıl sonra Türkiye’yi Bilgi Toplumu’na taşımak gibi önemli bir hedef koyan Forumİstanbul’da, forum boyunca söylenen en isabetli laf bile olsa, hálá aynı cümleleri duymak istemiyor insan.

10 yıl olmasa bile beş yıldan uzun bir süredir de İnternet’i sansürlemeyi kolaylaştıracak yatırımların yapılmasını, stratejilerin izlenmesini eleştiriyorum. Türkiye’de tüm İnternet çıkışlarının tek elden, Türk Telekom’un sahip olduğu çıkışlar üzerinden yapılmasına çalışılıyor. İnternet altyapısının tamamının Türk Telekom’un işletmesinde olmasına, özel erişim sağlayıcıların bu altyapıyı pazarlayan şirketler haline getirilmesine uğraşılıyor. Hızlı İnternet bağlantısı sağlayan ADSL isimli nispeten yeni teknolojiyle verilen erişim hizmeti, Telekomünikasyon Kurulu tarafından tamamen Türk Telekom’un tekeline bırakılmış durumda. Rekabet olanağı kalmayan özel şirketler ölüme terk edildi.

Öte yandan Türk Telekom yurtdışı çıkışlarına kaşeleme cihazları takıyor. Tekelleşme tamamlanırsa, bu kaşe cihazları sayesinde siteler kolayca sansürlenebilecek. İşin ilginç yanı, kaşe cihazlarının teknik özelliklerinin, sansür yapıldığında kimsenin ruhunun duymayacağı şekilde yapılabilmesine bile olanak vermesi.

Ağlayacaksanız n’olur şimdi, meme için ağlayın. Bir, iki yıl sonra iş işten geçtikten sonra değil...

Şikayetle kapanacaksa önce RTÜK kapansın

RTÜK kestiği her cezaya, kestiği her kelleye ortak bir kılıf bulmuş: Yoğun şikayet geldi, biz de ceza kestik, kapattık diyor. Bu kılıfı o kadar kanıksamış ki, otomatiğe bağlamış. Sadece parayla abone olanların şifreyle izleyebildikleri erotik kanalları kapatınca da, başkanları Fatih Karaca aynı gerekçeye sığındı. İnsanların kendi özgür iradeleriyle, üstelik üzerine para ödeyerek ve paralarının karşılığı olarak vaat edilen içerikten şikayetçi olmaları, olacak iş değildi. Bu paradoksu önce Ertuğrul Özkök, ardından da birkaç yazar daha yazdı. Fatih Altaylı da tartışmaya bu işin şikayetlerle yönetilemeyeceğini, istendikten sonra her türlü şeyden şikayetçi olabilecek bir kesim bulunabileceğini belirterek katkıda bulundu. Bir katkı da benden olsun! Eğer kapatmak için şikayetçi sayısının kabarık olması yeterliyse, RTÜK önce kendini kapatsın. RTÜK’ün Fatih Karaca dönemindeki yasakçı zihniyetinden şikayetçi insanların sayısı öyle büyük bir hızla artıyor ki...

Kara lensler moda

Dünyaca ünlü Japon modacıların sayısı son yıllarda hızla artıyor. Ama Japonların dünya modasına yön veren belli başlı toplumlardan biri olmasının, çok önemli bir nedeni daha var. O da dünyanın en çılgın moda tüketicisi olmalarından kaynaklanıyor. Japonların satın alma gücü öylesine büyük ki, beğendikleri bir marka ya da benimsedikleri bir tarz çok geçmeden dünya modası oluyor. Japon kadınları şu sıralar renkli lenslere takmış durumda. Ama öyle yeşil, mavi renkli lenslere değil. Kuzgun karası, irice lenslere... Gözün renkli kısmı iris tabakasından daha büyük olan bu kara lensler, takanlara çizgi karakterlere özgü sevimli bir hava veriyor. Yakında, Nişantaşı ve Bağdat Caddesi sokaklarında, Japon çizgi filmlerinden fırlamış Türk lolitalarıyla karşılaşırsanız şaşırmayın.

Bebeğe organik kıyafet

Organik tarım Türkiye’de de yaygınlaşmaya başladı. Yakında hem lüks olmaktan çıkacak, hem de Türkiye dünya çapında niş bir pazar yakalamış olacak. Çeşit az olsa da organik bebe maması da bulunabiliyor artık Türkiye’de. Peki ya organik bebek kıyafetleri? Bebeğini, zararlı çevre etkilerinden en duyarlı oldukları ilk yıllarında mümkün olduğunca uzak tutmaya çalışanlardansanız, organik bebek kıyafeti alabileceğiniz bir dükkan da var artık Türkiye’de. Teşvikiye’deki NN Baby Gifts, yüzde 100 organik pamuktan üretilmiş, hiç kimyasal maddeye maruz kalmamış, tamamen doğal renklerde bebek kıyafetleri sunuyor. İnternet’te de şubesi olan NN Baby Gifts, bebeklere hediye almak isteyenlere çok özel alternatifler sunmasıyla da meşhur. www.nnbabygift.com
Yazarın Tüm Yazıları