Türkiye’den bir Facebook, bir Youtube, bir Google çıkmaz, çıkamaz.
Nedeni çok basit. Biz de bu gibi girişimlerin başarılı olabilmesi için gerekli zamanı finanse edecek sermaye sahibi yok. Daha doğrusu sermaye sahibi var ama sermaye sahibinin bu yatırımları yapmasını rasyonel kılacak zemin ve atmosfer yok.
Facebook, Youtube, Google gibi projeler "long tail" olarak tabir edilen, uzun bekleme süreleri gerektiren projeler.
Bu şu demek: Bu gibi projeler, çok yeni, devrimci fikirlerin ürünleri.
Her biri, İnternet’in sağladığı yepyeni olanaklardan, alışılagelmişin dışında çok farklı şekillerde yararlanıyor.
Her biri, daha önce ya hiç denenmemiş, ya da çok az denenmiş yepyeni kullanım biçimleri sunuyor.
Her biri, bilinmeyen bir servisi kullanıma sunuyor.
Bu nedenlerle istisnasız hepsi, başlangıçta kullanıcıya yabancı. Kendini tanıtmak, anlatabilmek için belirli bir süreye var.
Facebook gibilerinin bundan da fazlasına ihtiyacı var. Kullanıcılarının sunulan servisten gerçek bir fayda sağlayabilmesi için, kullanıcı sayısının belli bir kritik sayıyı geçmesi gerekiyor.
Bu kritik eşik geçilmedikçe kullanıcının aldığı fayda; hiçbir arkadaşının telefonu yokken telefon sahibi olan birinin telefondan alabileceği faydaya benziyor.
Kısacası bu devrimci girişimlerin hepsinin, başarılı olabilmek için zamana ihtiyacı var.
Türkiye’deki yatırımcının ise yatırımının karşılığını almak için beklemeye tahammülü yok. En geç bir yıl içinde kár etmeyi bekliyor. Haklı da çünkü ekonomik ortam yatırımcıya "rantiyelik" yapmakla bile kısa zamanda büyük kárlar vadediyor.
Eskiden enflasyonist ortamdı, uzun vadeli yatırımları verimsiz kılan etken. Bugünse rantiyelik. Televizyon ihracatçısı şampiyonu olmakla övünen şirketlerin bir anda emlak krallığına özenmeleri boşuna değil.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi, yeni İnternet devleri ile ilgili Türk sermayesine hakim yanlış bir inanç da var.
Bu inanca göre İnternet’te başarılı olan şirketlerin başarılı olup olmayacağı hemen, birkaç ay içinde belli oluyor. Doğru bir vizyonla yola çıkan şirket, kullanıcılarca hemen benimseniyor ve kulaktan kulağa hızla yayılarak bir anda zirveye oturuyor. Bu dayanaksız inanca göre bir yıl hatta birkaç ay içinde zirveye tırmanmayan yepyeni bir fikre dayalı İnternet girişiminin zaten geleceği de yok demek.
Aslı astarı olmayan bu inancın kaynağı kendilerinden başka kimseye hayrı olmayan bir takım danışmanlar.
Hakikat ise ne Facebook’un, ne YouTube’un, ne Google’ın böyle bir geçmişi olması. Evet hepsi çok büyük bir çıkış göstererek doruğa yerleştiler ama hepsi bu çıkışı en az dört yıllık bir bekleme, gelişme süresinin ardından gerçekleştirdi.
Türkiye’de ise değil dört yıllık, iki yıllık bir bekleme bile lüks olduğundan İnternet’te pineklemeye devam edeceğiz. Yabancı sitelerin yerelleştirmiş kopyalarını yapıp yabancılara satmakla yetineceğiz.