Savaş pornosu

Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük'e (tdk.org.tr/sozluk.html) göre pornografi, ''açık saçık yayın veya resim; edebe aykırı kitap veya resim'' anlamına geliyor.

Cambridge Sözlüğü (dictionary.cambridge.org) ise pornografiyi şöyle tanımlamış, ''Cinsel eylemleri veya çıplak insanları cinsel heyecan uyandıracak ancak pek çok insan tarafından da çirkin ve rahatsız edici bulunacak bir şekilde anlatan ya da gösteren, hiçbir sanatsal değere sahip olmayan kitap, dergi, film ve benzerleri.''

Merriam-Webster Online Dictionary de (webster.com) benzer iki tanım veriyor ve sonra şu üçüncü tanımı ekliyor, ''Ani ve yoğun bir duygusal tepki uyandırmak amacıyla davranışların, olayların sansasyonel bir şekilde tasvir edilmesi.''

Yunanca ''porni'' (fahişe) ve ''graphein'' (yazmak) kelimelerinden gelen pornografi kelimesinin en güzel tanımını ise Umberto Eco yapmıştı. Aklımda kaldığı kadarıyla, aşağı yukarı şöyle bir tanımdı...

Karakterlerin bir yerden başka bir yere gidişini seyretmek çok fazla vaktinizi alıyorsa bilin ki seyrettiğiniz bir porno filmdir diyordu usta yazar. Örneğin diyordu, film karakterinin evinden işine gidişi, gerçek hayatta sürecek kadar uzun bir zamanda gösteriliyorsa bu apaçık bir pornodur.

Bu tanım yazımın en başında verdiğim üç tanıma da uyuyor aslında. Olayları, insanları tüm çıplaklığıyla, sanatsal ya da düşünsel hiçbir değer katmadan olduğu gibi aktarmak ve üstelik bunu bir duygusal tepki uyandırmak amacıyla yapmak pornografidir.

Irak'taki savaşın medya yansımalarına bakınca, midem bulanıyor. Sözde barış havarisi kesilen bazı televizyon ve gazeteler anti-Amerikan ideolojilerini, yayınladıkları pornografik savaş görüntüleriyle meşrulaştırma gayreti içindeler.

Kendilerini solcu olarak tanıtan, aslında Amerikan karşıtı olmaktan başka hiçbir dünya görüşü olmayanlarla kendilerini liberal, demokrat müslüman olarak tanıtan takiyeci İslamcıların kurduğu ittifak, umudunu pornografik yayınlara bağlamış durumda. Bu Yeşil Cumhuriyetçiler ABD'ye açtıkları savaşta porno dahil her türlü silahı meşru görüyorlar. Hatta propaganda malzemesi olarak kullandıkları vahşet fotoğrafları arasında çocuk fotoğraflarını kullanmaktan, çocukları istismar etmekten, çocuk pornografisi yapmaktan bile çekinmiyorlar.

Gazetelerin ve televizyon kanallarının büyük bölümünde bu pornografik fotoğraflar yayınlanıyor. İnternet'ten kimin gönderdiği belli olamayan, ABD karşıtı savaş pornosu içerikli 'spam' (taciz edici e.posta mesajı) yağmuru yağıyor. Solcu müsvettesi yazarlarla bebek yüzü maskeli İslamcı yazarlar bu fotoğraflara dayanarak pornografik yazılar yazıyorlar.

Bunların bir bölümünün, bu tür vahşet fotoğraflarının sayısının artmasından gizli bir sevinç duyduğu konusunda şüphelerim de var. Kana bulanmış çocuk ve kadın fotoğrafları geldikçe, içinden ''Oh, işte ABD'yi vuracak yeni cephane geldi'' diye sevinenler olmasından endişe duyuyorum. Bu tür görüntüler yayınlandıkça, televizyon karşısında viskilerini, şerbetlerini yudumlayıp ''cık, cık, cık'' çekmelerini görür gibiyim.

Ayrıca bu tür fotoğrafların bir kısmının gerçekliğinden de şüphe duymak gerekiyor. Birinci Körfez Savaşı'ndaki petrole bulanmış kuş fotoğrafının bile gerçekliğini sorgulayanların, bu fotoğrafların gerçekliğini sorgulamamasını şaşırtıcı bulmuyorum. Neden bulayım ki? Teknoloji harikası bir helikopterin 70 yaşındaki çiftçinin çakaralmaz tüfeğiyle düşürüldüğü propaganda palavrasına inananlar da bunlar değil miydi?

Şimdi beni duyarsızlıkla suçlamaya kalkışacaklar da olacaktır. Düşünce faşizmi yüzünden, farklı bir düşünce belirtmeye kalkışan herkesin bir de savunma yapması gerekiyor. Mediokrasinin hakim olduğu Türkiye'de düşünce faşizmi kuran Entel Diktası'nca farklı fikirlere uygulanan işkence ve linç, idamdan önce son söz niteliği taşıyan bu türden savunmaları şart kılıyor.

Savaşın gerçek yüzünün gösterilmesine karşı değilim. Benim karşı olduğum, bu iğrenç yüzün tüm açıklığıyla pornografik bir şekilde gösterilmesi ve savaş sırasında propaganda malzemesi yapılması. Savaşın vahşeti gösterilsin tabii ki. Ama savaştan sonra ve pornografik olmayan bir şekilde. Savaş pornosu meraklısı olanlar da üzülmesin, zevklerini tatmin edecek malzemeyi İnternet'teki özel adreslerden ve tezgah altından edinecekleri video kaset ve CD'lerden temin etmekte zorlanmayacaklardır.

Panel ve konferans takvimi notu

7 Nisan Pazartesi günü saat 14.00’te Türk Dil Kurumu’nda (Ankara) yapılacak ‘Hedef e-Türkçe’, 11 Nisan Cuma günü ise TBD etkinliği olarak Antalya’da yapılacak ‘Medyanın e.Türkiye’deki Rolü’ başlıklı konferanslarda konuşacağım, beklerim...

Tepum atakta

Vestelnet'teki çok başarılı Veezy kampanyalarıyla dikkat çeken ve bu kampanyalar sayesinde Türkiye'deki İnternet kullanımında önemli bir sıçrama yaşanmasını sağlayan Vestelnet eski Genel Müdürü Cem Soysal, Tepum Genel Müdürlüğü'ne getirildi. Cem Soysal'dan Tepum'da da devrimci girişimler bekliyorum. Tepum'un Cem Soysal'la e.Türkiye projesinde aktif rol almasını bekliyorum. Haberleri olsun.

Microsoft cebe giriyor

Hafta başında Paris Avrupa Disney Parkı'nda gerçekleşen Microsoft Gezgin Ürün Geliştirici Konferansı'na (Microsoft Mobility Developer Conference) katıldım. Microsoft Türkiye'den Telekom Sektör Müdürü Hakan Dülge ve Pazarlama İletişimi Müdürü Ebru Çapa ile Microsoft Mobil Cihazlar Bölümü Ürün Müdürü Jonas Hasselberg ve Microsoft .net Geliştirme Araçları ve Teknolojileri Ürün Müdürü Ivo Salmre ile görüşme fırsatı buldum.

Üst düzey yöneticilerle yaptığım sohbetler ve katıldığım toplantılardan edindiğim izlenim, Microsoft'un cep telefonu pazarına adım atmanın kapısını nihayet bulduğunu gösteriyordu.

Windows işletim sistemiyle güçlendirilmiş Akıllı Telefonlar bu kapının, asıl çerçevesini oluşturuyorlar. Microsoft kapıyı açacak kol olarak ise cep telefonu operatörlerini görüyor.

Microsoft işletim sisteminin, özellikle bilgisayar kullanıcıları için sunduğu, Symbian tarafından karşılanamayan faydaları var. Bu özellikler telefonla konuşma ve kısa mesaj gönderme dışında birçok gelişkin işleve sahip akıllı telefonlarda daha da fazla ön plana çıkıyor. Tahminimce Microsoft yakın gelecekte, hatırı sayılır bir payla pazara girmeyi başaracak ancak masaüstü bilgisayarlarda elde ettiği hakim konumu bu sektörde edinemeyecek. Microsoft'un pazara bu şekilde girmesini, yaratacağı rekabet ve sunacağı ürün çeşitliliği açısından çok olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyorum.

Bir başka beklentim ise Microsoft'un cep telefonu işletim sistemindeki pazar payından tatmin olmayıp, pazarın başka bölümlerini zorlayacak stratejiler üretmesi. Microsoft büyük olasılıkla Symbian işletim sistemi üzerinde çalışan yazılımları da piyasaya sürecek. Bunun için Java uygulamalarının Windows işletim sisteminde çalışmasını sağlayan Sanal Java Makinesi gibi, Windows ürünlerinin Symbian işletim sisteminde çalışmasını sağlayan Sanal Windows Makinesi geliştirmesi benim için sürpriz olmayacak. Böylece Outlook, Office, Explorer gibi popüler Windows programları, Windows işletim sistemi kullanmayan diğer cep telefonlarında da kullanılabilecek.

F klavyenin zaferi

Bir süredir devam etmekte olan F- Q klavye savaşında ilk zafer F klavyenin oldu. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik yayımladığı genelgeyle bakanlığa bağlı her tür okul ve kurumda tüm bilgisayarlarda F klavye kullanılacağını, halen uyduruk Q klavyeye göre üretilmiş makinelerin klavyelerinin F klavyeye dönüştürüleceğini, bundan sonra satın alınacak ya da bağış yoluyla kabul edilecek bilgisayarların F klavyeye göre üretilmiş olmasına dikkat edileceğini, personele F klavye kursları düzenleneceğini bildirdi. Türkçe F klavyeye sahip çıktığı için Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'e teşekkür ediyoruz. Şimdi yeni bir zafer haberini de Sanayi Bakanlığı'ndan bekliyoruz. Bakalım uyduruk Türkçe desteği olmayan ürünlere ve uyduruk Q klavyeye ithalat kısıtlaması ne zaman gelecek?

Bilgisayar Türkçesi İstemiyoruz

medyatava.net/turkce adresindeki kampanyaya gelen görüşleri okurlarla paylaşmaya devam ediyorum...

Sanayi Bakanlığı

Bu konudaki 2117 nolu TSE standardının mecburi standart haline getirilebilmesi, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın onayı ve standardın Resmi Gazetede yayınlanmasıyla olanaklıdır. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı F klavyeye sahip çıkarsa çok daha çabuk ve kolay sonuca ulaşılır.

Ünal Uzdil
Yazarın Tüm Yazıları