‘Bunlar nasıl insan’ başlıklı manşeti gördüğümde, ben de yuh çektim. Ama birkaç gün önce büyük bir felaket geçiren adada güneşlenen turistlere değil, bu manşeti attıran popüler zihniyete.
Vatan Gazetesi manşetinde, daha birkaç gün önce yüzlerce kişinin öldüğü plajlarda güneşlenen turistleri eleştiriyor ve ‘İşte insanlığın iki yüzü’ diyor. Benzer bir haber, daha nötr bir sunumla Hürriyet’te de vardı. Sebati Karakurt’un haberi, adada gece eğlencelerinin tüm hızıyla devam ettiğini yazı ve fotoğraflarla anlatarak, tezatı gözler önüne sermekle yetiniyor, ateşli yorumlara girmiyordu.
Vatan sevdiğim bir gazete, Haşmet Babaoğlu sevdiğim bir yazar. Ama Tayland’ın felaket mağduru Phuket Adası’nda yaşanan tezata, 180 derece farklı bir açıdan bakıyorum. Tayland’ı ayakta tutan en büyük endüstri turizm. Phuket de bu endüstrinin en önemli, olmazsa olmaz merkezlerinden biri. Ada halkının neredeyse tek geçim kaynağı turizm. Tsunami felaketinin üzerinden daha bir hafta bile geçmeden, turistlerin adada güneşlenmeye, barlarda eğlenmeye başlaması, Rus turistlerin peşin ödedikleri paraları yakmamak için turlarını iptal etmeyip adaya akın etmeye devam etmesi, dünyanın dört bir yanından Phuket’e turist gitmesi felaket mağduru Phuket’in yaralarını saracak en iyi ilaç. Phuket için en büyük felaket adanın turistik özelliğini yitirmesi olur.
İzmit gibi Türkiye’nin endüstri merkezlerinden birinde daha birkaç yıl önce çok büyük bir deprem faciası yaşadık. İzmit’te deprem sonrası tekrar faaliyete geçen her bir fabrika bizi ne kadar mutlu ettiyse, Phuket’te eğlenmeye başlayan her turistin de o kadar mutlu etmesi gerekir.
Haşmet Babaoğlu, ‘Buraya bar kızlarıyla eğlenmeye geldim, yas tutmaya değil’ diyen Avustralyalı’ya ‘zırtapoz’ demiş. Neden? Neden bu turist zırtapoz olsun? Bar kızlarıyla eğlenmek, bizim ahlak anlayışımıza ters geldiği için mi? Yabancı bir işadamı ‘İzmit’e fabrika kurup kár etmeye geldim, yas tutmaya değil’ dese, adama bak felaket bölgesinde kapitalistlik taslıyor diye zırtapoz mu derdik? Ucuz işgücünün sağlayacağı rekabet avantajından yararlanmayı düşünüyor diye yaptığı yatırımı eleştirmeye mi kalkardık? Dünyanın beğenmediğimiz düzeninin cezasını Phuketliler mi çeksin?
Kendi de kirleniyordu ama Özdemir Asaf, ‘Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu/ Birinciliği beyaza verdiler’ şiirini yazdı. Biz de kirlenenleri değil, kirletenleri eleştirelim...
Ne o? Yoksa biz kirlenmiyor muyuz?
Sosyeteye kıyağım Bugaboo olsun
Malumunuz... Yurtdışından moda akımları ithal etmekte sosyetemiz çok başarılıdır.
Nerede, ne moda hemen bulur, uygularlar. Ama artık rakipsiz değiller, haberleri olsun. Korksunlar mı, sevinsinler mi, orasına karışmam...
Trend yakalamakta hassas burnumla yakaladığım kokuların, bugüne kadar teknolojiyle ilgili olanlarını yazıyordum sadece. Bugünden itibaren aldığım her trend kokusunu yazmaya başlıyorum. Ve ilk kıyağım sosyeteye, daha doğrusu bebek sahibi sosyetiklere. Bebeklerini Gucci damgalı gezdiren Ebru Şallı-Harun Tan çiftinin kullandığı bebek arabasının markasına şimdilik tanık olamadım. Ama izleyebildiğim kadarıyla bizimkiler arasında en revaçta olan marka MacLaren. Eh artık sıkılmışlardır, Bugaboo ile tanışmalarının vakti geldi.
Bugaboo bir Hollanda markası (www.bugaboo.nl). Hollywood’da her anne bebek arabası olarak Bugaboo kullanıyor. Ne o? Hollwood sosyetesinden eksiğimiz mi var?
Microsoft entel, Intel dantel
Hürriyet’in yılbaşı sürprizi Yeni Yıl eki, benim için de sürpriz oldu. Dünya çapında büyük başarılara imza atmış Türkler arasında bir seçki yapılmış. Seçilen her başarılı Türk’ü anlatma görevi de, başarılı Türk’ün faaliyet alanı konusunda uzman yazarlara bırakılmış. Türkiye’nin bilişim alanındaki gururu olarak tek bir isim Microsoft Ortadoğu ve Afrika Başkanı Emre Berkin seçilmiş. Hakkıdır, helal olsun. Ama ben olsam ışığı bilgisayar çipi içinde durdurmanın yolunu bularak kuantum bilgisayarların geliştirilmesi yolunda önemli bir engeli aşan genç dahi Fatih Yanık’ı ya da geçen yıl Time’da yılın adamları arasında gösterilen IBM araştırmacılarından İsmail Haritaoğlu’nu da koyardım bu seçkiye. Hadi her iki ismi de Türkiye’ye tanıştıran kişi olduğum için önyargılıyım diyelim. Peki ama Intel’in Ortadoğu ve Afrika Başkanı olan, üstelik bu başarıyı bir kadın yönetici olarak yakalayan Ayşegül İldeniz’in başı mı kel? Benim bildiğim başı kel olanı Microsoft’un Ortadoğu ve Afrika Başkanı Emre Berkin.
Ne o? Deyimi tersine çevirmenin vakti mi geldi yoksa?
Doritos reklamı içine reklam alsın
Cem Yılmaz’ın yazıp, çizip, oynayıp, besteleyip, güftelediği Doritos Alaturca reklamının reytinginin pekçok TV programından yüksek olduğunu tahmin ediyorum. RTÜK ve Atıf Hoca ne der bilmiyorum ama AGB reklam filmlerinin de reytinglerini ölçmeye başlasa ve reklam içine reklam alınsa şık olur.
Ne o? Reklamverenlerin reklam kuşağı içinde yer pazarlığı yapması, farklı bir şey mi sanki?