Ámâ okur kör görmez

Bazı şeyler vardır ki, gözümüzün önündedir ama ya görmeyiz ya görmek istemeyiz. Şimdi bahsini açacağım sorun ve çözümü de yıllardır burnumun dibinde olmasına rağmen bir türlü göremediğim bu türden bir durumdu. Görmek istemediğimden değil, göremediğimden... Şimdi görüyorum ama ancak hayal olarak. Hayal olmaktan kurtulup gerçekleşmesi, soruna çözüm getirebilecek kaynaklara sahip kurum ve kişilerin bakar kör olup olmamasına bağlı.Sorunu ve çözümünü görmemi sağlayarak, hayallere kapılmama neden olan kişi Fulya Lions Kulübü 1. Başkan Yardımcısı Gönül Ertemsir. Sayın Ertemsir, lütfedip telefonla aradı. Microsoft'un bir yazılımı olduğunu, bu yazılımın yazılı metnin, bilgisayarla sese çevrilerek okunmasını sağladığını aktardı. Ertemsir, Fulya Lions Kulübü olarak bu yazılımı Emirgan Altı Nokta Körler Vakfı'na bağışlamak istediklerini, ancak yazılımın Türkçe metinleri okuyabilen bir versiyonunun olmamasından yakındı. Altı Nokta Körler Vakfı'yla yaptıkları temaslar sonucunda, vakfın en büyük ihtiyaçlarından birinin bu tür bir yazılım olduğunu saptadıklarını da ekledi.Tok açı tok, aç toku aç sanırmış... Meğer saptanması bu kadar basit, çözümü de burnumuzun ucunda bir durum karşısında kör olmadığımız için kör kalmışız.Ancak iş sorunu görmek ve çözümünü bilmekle kalmıyor. Çözüm sanıldığı kadar basit değil. Türk körler ne yazık ki, İngilizce bilen körler kadar şanslı değil. Evet İngilizce metinleri okuyup, seslendiren çeşitli firmalarca üretilmiş, çeşitli yazılımlar var. Ancak bu yazılımları Türkçe'ye, daha doğrusu Türkçe okuyabilecek hale çevirmek, hazır yazılımların mönülerindeki birkaç cümleyi Türkçeye çevirerek, ‘‘İşte bilmemne yazılımının Türkçe versiyonunu ürettik’’ diye böbürlenmeye benzemiyor. İngilizce okuma yazılımlarını, Türkçe okuyabilecek hale getirmek çok yüklü olmasa da, mönüleri kimsenin anlayamayacağı bir Türkçe'yle çevirmeye göre daha ciddi yatırımlar gerektiriyor.Bu tür yazılımların İngilizce versiyonlarına sahip şirketlerin, bu yazılımları Türkçe okuyabilir hale getirmek için yatırım yapması, bu yazılımın Türkiye'de bir pazarı olduğunu görmelerine bağlı. Şirketler böyle bir pazarın olmadığına inanıyor olacaklar ki, bildiğimiz kadarıyla bu tip bir çalışmaya henüz girmiş durumda değiller.Peki, böyle bir pazar oluşana kadar Türkiyeli körler, bilgi karanlığına mahkum yaşamaya devam mı edecekler? Karamsar olmayalım ve umut ışıklarını bulmaya çalışalım.Birinci umut ışığı, yazılım devlerinden birinin bu işe promosyon amacıyla soyunmasını engelleyecek bir engelin olmaması. İkinci umut ışığı ise devletin bu işe ön ayak olup, yazılım devlerinden biriyle işbirliğine gidebilecek kaynaklara fazlasıyla sahip olması. Tek gereken, içlerinden bakar kör olmayan birilerinin çıkması.Yazılım şirketlerinin bu tip bir ürünün Türkiye'de pazarının olmadığına dair inançlarını gözden geçirmeleri de, başka bir umut ışığı yakabilir tabii ki. Okumayı bu kadar sevmeyen bir toplumda, kitapları dinlemek isteyenlerin sanıldığından fazla olabileceğini düşünsek, fazla mı iyimser oluruz dersiniz?yurtsan@hurriyet.com.tr
Yazarın Tüm Yazıları