Kamuoyunca toptan RTÜK kanunu olarak bilinen ancak içerisinde 5680 sayılı basın kanununa yapılan değişiklikler de dahil olmak üzere pekçok kanuna aktarmalar yapan yasa bilindiği gibi meclisten geçti, Cumhurbaşkanı'nca onaylandı ve resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Ancak bu kanunun bilişim dünyasında açtığı tartışmalar dinmek bilmiyor. Tartışmalar kanundaki İnternet'le ilgili iki maddeden kaynaklanıyor. Bu maddelerden biri doğrudan 3984 sayılı RTÜK kanunu içinde, diğeri ise 5680 sayılı Basın Kanununa yapılan değişikiliğin içinde yer alıyor.
İnternet'le ilgili her iki maddenin de kanun tasarısına girmesinin sorumlusu olarak milletvekili Emrehan Halıcı gösterilmiş ancak yasa değişikliğinin Cumhurbaşkanı tarafından veto edilmesinin ardından Mustafa Akgül ve Türkiye Bilişim Derneği'nce yapılan yazılı açıklamalarla sorumluluk paylaşılmıştı.
Veto yiyen yasa, aradan yaklaşık bir yıl geçtikten sonra tekrar gündeme geldi ve hiç değiştirilmeden, aynen sunulduğu için Cumhurbaşkanı tarafından bu kez zorunlu olarak onaylandı. İlk vetonun ardından rahatlayıp, sorumluluğu üstlerine alarak mertlik gösterisine girişenler, tasarının kanunlaşıp İnternet sektörünün tepesine binmesiyle derin bir sessizliğe gömülüp, yasanın sorumlusu olarak Emrehan Halıcı'yı dımdızlak, tek başına ortada bıraktılar. Daha önce yazılı olarak kabul ettikleri sorumlulukları konusunda sessiz kalmakla yetinmeyip, kendi evlatları olan İnternet'le ilgili maddelere karşı sert bir muhalefete başlayarak, kendi marifetlerini kurnazca politikalarla örtmeye kalkıştılar.
Yalnız kalan Halıcı ise dikkatleri iki maddeden birine çekmeye, ve bu maddenin İnternet'i kapsamadığını tescil ettirmeye çalışmaya başladı. Halıcı, işte bu amaçla, 11 Haziran Salı günü RTÜK Başkanı Fatih Karaca'yı makamında ziyaret ederek, yeni RTÜK Kanunu'ndaki tartışmalı maddenin İnternet'i kapsamadığına dair teminat almaya çalıştı.
RTÜK'ün çiçeği burnunda yeni başkanı Fatih Karaca, teknik dairelerinin yasanın yorumu üzerinde çalışmalarına devam ettiği kapısını açık bırakarak şunları söyledi, ''3984 sayılı yasanın içinde İnternet'i ilgilendirdiği ifade edilen sadece veri yayıncılığı tanımı var. Değerli arkadaşlar veri yayıncılığı son derece geniş bir anlamı içermektedir. RTÜK radyo ve televizyon yayıncılığından, radyo ve televizyon yayıncılığının düzenlenmesinden sorumludur. Dolayısıyla bunu veri yayıncılığının RTÜK'ün kendi yetkileri içerisinde radyo ve televizyon yayınları ile ilgili olarak sınırlandırmanın doğru olduğu kanaatindeyim. (...) Radyo ve televizyon alıcılarıyla alınmayan, kamuya açık olmayan tüm teknik anlamdaki konuların RTÜK'ün dışında olarak mütaala edilmesi lazım. Üst kurul başkanı olarak bu konudaki görüşüm budur. Ancak tabii nihai karar üst kurulda kararlaştırılacaktır''.
Fatih Karaca'yı RTÜK'ün davetlisi olarak RTÜK üyelerine İnternet ve TV'nin geleceğini anlatmaya çalıştığım bir konferans vesilesiyle tanımıştım. Edindiğim izlenim İnternet'in gelişimine inanan, aydın, dürüst bir bürokrat olduğu yönündeydi. İnternet'i, tartışmalı maddenin dışında mütalaa etmesine sevindim.
Ancak gerçek ne yazık ki öyle değil. Maddenin yasaya girmesinde sorumluluk sahibi olanlar, hadi yeterince bilgi sahibi olmadıklarından demeyeyim de, İnternet'i tüm yönleriyle kavrayabilecek vizyona sahip olmadıklarından İnternet otoyolu üzerinden yapılan veri yayıncılığının TV ve radyo cihazlarıyla alınmadığını varsayarak, RTÜK yetki sınırlarının dışında kalacağını düşünmüş olacaklar ki, bu maddenin bu şekliyle yasaya yamanmasında bir sakınca görmemişler. Halbuki, RTÜK başkanının yorumuna bakacak olursak İnternet tam da aynı nedenlerden dolayı RTÜK'ün yetki alanına girmekte. Bugün olmasa bile çok yakında girecek. Çünkü İnternet yayınlarının gelişkin TV ve radyo cihazlarından alınması mümkün. Bu cihazlar bugün kısıtlı sayılarda üretilip, kullanılmakta fakat yakın bir gelecekte hızla yaygınlaşmaya başlayacaklar.
Dileyelim ki RTÜK, Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'nun yasa görüşülürken RTÜK yasasına İnternet'in dahil olmadığını çok açık bir biçimde ifade etmiş olmasına dayanarak maddenin hazırlanışındaki niyeti göz önüne alsın ve iyimser bir yorumda bulunsun.
Seks ve şiddet sattırmıyor
Iowa Devlet Üniversitesi'nce yapılan çok yeni bir araştırmanın bugün yayınlanacak sonuçları magazin-şov tarzı haberlerin, televole tarzı programların sonunu getirebilecek bulgular içeriyor.
Evet biliyorum, daha önce de yazdığım gibi ''Kendi halinde, aklı başında bir Atina muhabirini bile şovmen yapıp haber hokkabazına çeviren, seyircisinden reklamverenine kadar eğitimsiz toplum kesimleri, korkum odur ki gözlerini bu kez de İnternet'e diktiler''.
Ama papaz bu pilavdan bıktı artık. Türk televizyonculuğundaki banalleşmenin tek sorumlusu olan reklamveren bilinçlenmeye başladı. Mitralyöz gibi rasgele ateş açan eski reklamcıların yerleri keskin nişancı haleflerince dolduruluyor. RTÜK'ün yeni başkanı Fatih Karaca, reytingcilerin ipliğini pazara çıkartmaya hazırlanıyor. Ve yazının spotunda sözünü ettiğim yeni bilimsel araştırma, yayıncılığa kalite getirecek dalganın neferlerine, tahrip gücü yüksek cephane sağlıyor.
Iowa Devlet Üniversitesi bilim adamlarınca gerçekleştirilen ve kendi alanında ilk olma özelliğini taşıyan araştırmaya göre cinsellik ve şiddet içeren TV programları arasında yayınlanan reklamlar akılda kalmıyor. Bilim adamları araştırmanın sonuçlarının, cinsellik veya şiddet içeren banal içerikli programların reklamverenlerin gözündeki değerini oldukça düşüreceğini söylüyorlar. 324 yetişkin denekle yapılan araştırmada, psikolog Brad J. Bushman ve Angelica M. Bonacci deneye katılanların bir bölümüne cinsel, bir bölümüne şiddet, bir bölümüne ise nötr içerikli programlar izlettirmişler. Tüm programların arasında gazozlu içecek, kahvaltı malzemesi ve deterjan gibi geniş kitlelere hitap eden ürünlere dair dokuz reklam gösterilmiş. ''Journal of Applied Psychology'' isimli bilimsel makale dergisinin bugün çıkacak Haziran sayısında yayınlanacak olan sonuçlara göre nötr programın izleyicileri seyrettikleri reklamlarda tanıtılan markaları, diğer iki gruptakilere göre çok daha iyi hatırlamışlar.
Dr. Bushman'a göre cinsellik ve şiddetin bellek üzerindeki bu zayıflatıcı etkisinin olası bir nedeni dikkatin büyük bir bölümünün cinsellik ve şiddet üzerinde yoğunlaşmasından dolayı reklamlara yönelmemesi. Bir başka olası neden ise cinsellik ve şiddetin beyni kolay meşgul edecek, çekici içerikler olması.
Cinsellik ve şiddet içeren programlar gibi banal içerikli programlar arasında yayınlanan reklamların da daha az hatırlanır olması bekleniyor. Belki de benzer bir araştırma, Türkiye'ye özgü banal programlar üzerinde, Türk üniversitelerince yapılır da banal programlardan bir an önce kurtuluruz. İnternet yayınlarını bekleyen banalleşme tehdidi de daha başlamadan bitmiş olur böylece...
www.apa.org/journals/apl.html
e.Oyun 2002 başladı
Türkiye'nin ilk bilgisayar oyunları ve eğitim, eğlence yazılımları fuarı olan e-oyun 2002 İstanbul, Harbiye Askeri Müze Kültür Sitesi'nde sürüyor. Cuma günü açılan fuar bugün sona erecek. Fuarın konferans bölümünde bugün saat 10:00'da Bilgisayar Oyun Yayıncılığı üzerine sohbet, 11:30'da Dazuba Oyun Projesi, 12:00'da Funtrance Oyun Projesi, 14:00'da OpenGL'e Giriş Kursu, 16:00'da Online Oyunlar ve 16:30'da Oyun Üzerine Sohbet isimli etkinlikler gerçekleştirilecek. www.e-oyun.org
O tarihe geçti siz çatlayın
Spor yazarlarını çok iyi anlıyorum. Onların görevi akıllarını kullanıp, duygularını akıl süzgecinden geçirmeden yazıya dökmek ki, geniş kitlelerle yürek birliği yapabilsinler. Ancak yarım mesai spor yazan, yarı ciddi kutu yazarları futbol yazmaya soyunduklarında, duygularını neden akıl süzgecinden geçirmezler anlamakta zorluk çekiyorum. İstediğiniz kadar kıskanın, hasetinizden çat diye çatlayın, Şenol Güneş dünya çapında bir başarıya imza attı ve dünya futbol tarihine geçti. Sizin ancak Türk medya tarihine geçebilecek çapta olmanız, Şenol Güneş'in ne Dünya çapındaki başarısına gölge düşürebilecek ne de Dünya futbol tarihine geçmesini engelleyecek. Çatlasanız da, patlasanız da sesiniz Türkiye sınırlarını geçemeyecek.