Kiloyla gazete okudu çobandı fütürist oldu

Ahmet Kaplan, Kömürlü köyünde çobanlık yapıyor. Mersin’e 250 km uzaklıkta olan köyüne gazete gelmediği için kasabaya indiğinde kiloyla hurda gazete alıyor.

Köyüne dönüp keçilerini güderken de, kiloyla aldığı gazeteleri satır satır okuyor. Özellikle de bilim ve teknolojiyle ilgili yazıları.

Benimle ve Hürriyet e.yaşam’la tanışıklığı da bu merakından. e.yaşam’ın tüm yazarlarını okuyor. Ama o gün elinde tuttuğu, kiloyla aldığı için birkaç ay eski tarihli Ağustos 2004 sayısının konuk yazarı Alphan Manas, diğer tüm yazarlardan daha fazla ilgisini çekiyor. Teknoloji Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Alphan Manas aynı zamanda Dünya Fütüristler Derneği Türkiye Başkanı. Şu sıralarda, aralarında bulunduğum birkaç kurucu üyeyle birlikte derneğin Türkiye şubesinin kuruluşu için çalışıyor. e.yaşam’da çizdiği gelecek portresi, genç çobanın içindeki fütüristi canlandırıyor.

Çoban Ahmet’in sıradışılığı, şehirlilerden daha fazla gazete okumasıyla sınırlı değil. Biraz Yılmaz Erdoğan’ın Deli Emin tiplemesini andırıyor. Muhtar onu biraz uçuk diye tanımlıyor. Kasabaya indiği günlerde mutlaka İnternet Kafe’ye gidiyor. Kasabaya iner inmez, Alphan Manas’a bir e.posta mesajı gönderiyor. Fütüristlerin birleşme çalışmalarının nasıl gittiğini, sermayenin fütüristlere yaklaşımını soruyor. Oluşuma fikren katkıda bulunmak istiyor.

Alphan Manas mesajı alınca çok şaşırıyor. Arkadaşlarını Hollywood prodüksiyonlarını aratmayacak şakalarla işletmeye meraklı olduğu için şüpheleniyor. Ama mektup o kadar içten ve güçlü mesajlarla dolu ki, soruyor, soruşturuyor, köyün muhtarını bulup, yazışıyor... Çoban Ahmet’in gerçekliğinden emin olunca da, İstanbul’a davet ediyor.

Çoban Ahmet geçen hafta Alphan Manas’ın misafiri olarak İstanbul’daydı. Fütüristler Derneği’nin kuruluş çalışmalarına katkıda bulunurken, çok verimli saatler geçirdik. 24 yaşında ve ilkokul mezunu (şimdilik) olan Çoban Ahmet’in macerası asıl bundan sonra başlıyor... Çünkü Teknoloji Holding, bu mucize adamı İstanbul’a yerleştirmeye ve fikirlerinden yararlanmaya karar verdi. Her holdingin böylesi insanlara ihtiyacı var.

SAVAŞ AY’DAN SAZAN YAZI

Medyanın komplo teorisi geyiği yapma furyasına ne yazık ki sevgili Savaş Ay da kapıldı sonunda. Savaş Ay’ın çok ilginç bulup, köşesine taşıdığı garip durum şu: ‘Bilgisayarda Microsoft’un Word programını kullanarak Q33NY yazıyorsunuz. Sonra bu yazıyı Windings yazı karakterine çeviriyorsunuz. Ve karşınıza Q33NY çıkıyor’. İddiaya göre Q33NY, 11 Eylül’de New York’taki İkiz Kuleler’e çarpan uçaklardan birinin uçuş koduymuş.

Aklı başında birinin aklına gelen ilk soru Savaş Ay’ın da aklına geliyor. Q33NY’nin bu uçaklardan birinin uçuş kodu olduğu ne malum? Soru doğru ama Savaş Ay’ın cevap bulma yöntemi Q33NY’yi Windings karakterine çevirince alınan sonuçtan daha da ilginç bir sonuç veriyor. Cevap arama makinelerinde diyor Savaş Ay, ‘Yazın bu kodu, yanına 11 September (Eylül) ekleyin, görün bakalım olay gününü anlatan tüm haberlerde uçağın kodu bu mu değil mi.’

Ama gelin görün ki, Savaş Ay’ın yöntemini kullanınca, karşınıza gelecek listede konuyla ilgili haberlerden çok, büyük bir çoğunlukla iddianın yanlışlığını kanıtlayan kaynaklar sıralanıyor. Savaş Ay, ‘Belki de olayın çok basit ve makul bir yanıtı var’ demiş. Evet doğru, olayın çok basit bir yanıtı var. Q33NY kodlu bir uçuş ne o gün oldu, ne de başka herhangi bir zaman. Uçuş kodları iki harfi takip eden üç ya da dört rakamdan oluşur. 11 Eylül’ün faili uçakların uçuş kodları da Q33NY değil, AA11, AA77, UA93 ve UA175.

Savaş Ay yazmamış ama ben ekleyeyim, asılsız iddianın bir başka versiyonunda Q33NY’nin uçuş kodu değil de, uçağın kimlik kodu olduğu iddia ediliyordu. Ancak bu iddia da saçma çünkü ABD’deki tüm sivil uçakların kimlik kodu istisnasız ‘N’ harfi ile başlıyor.

Hadi eğlencelik bir komplo teorisi de benden. Word’de SAVAŞ AY yazıp Windings’e çevirin: SAVAŞ AY.

Sony Walkman dirildi

Aplle’ın iPod’u, başarısını çığıran tüm o medya patırtılarına rağmen bana hep itici gelmiştir. Taşınabilir müzik benim için Walkman ile eşanlamlıdır, Walkman de Sony ile... Sony’nin piyasaya son günlerde sürdüğü ve/veya duyurusunu yaptığı ürünleri görünce Walkman’in yeniden doğuşuna tanık olduğum için nostaljik bir sevinç duydum.

Öyle binlerce CD’yi tek bir aletin içinde, yanımda taşımak gibi bir niyetim yok. Bu nedenle birer kibrit kutusu büyüklüğündeki NW-E100 ve NW-E400 modelleri yeter de artar benim için. 1 GB’lık olanları 70’e yakın CD’yi sığdırıyor içine ama 256 MB’lık olanları da işimi görür. Radyosu da olsun dersem NW-E500 var. Ama Sony’nin 20 GB’lık yeni modeli NW-HD5 gerçekten etkileyici. 13 bin şarkıyı topu topu 125 gr.’lık küçücük bir aletin içine sıkıştırıyor. Üstelik MP3’e göre çok daha üstün özellikler sunan ATRAC3Plus formatında.

MP3 de çalan NW-E500’ün bir başka çarpıcı özelliği ise özel algılayıcısı sayesinde, ekranın tutuş şekline göre dönmesi ve cihazı nasıl tutarsanız tutun ekran görüntüsünün kendini size göre ayarlaması. Sony’nin yeni Walkman’i, Apple’ın iPod’una ilk ciddi rakip.
Yazarın Tüm Yazıları