Milleti hızlı trene bindireceğim inadıyla 38 kişinin ölümünden sorumlu olmasına rağmen koltuğunda oturtulmaya devam eden Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, şimdi de İnternet’e getirdiği yeni icatlarla Türkiye’nin geleceğiyle oynamaya başladı.
AKP hükümeti çıkardığı yasa ve yönetmeliklerle 21. yüzyılın temel altyapısı olan İnternet’in ne olduğunu ucundan bile kavrayamadığını, kavrayacak kapasitesi olmadığını gözler önüne seriyor. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım verdiği demeçlerle, İnternet’i anlayamadığını ve asla anlayamayacağını kanıtlıyor.
YouTube’a getirilen ardı arkası kesilmeyen mahkeme yasaklarını, Türkiye’yi medeni dünyanın maskarası yaptığı için eleştirenler var. Kuşkusuz bu da hazin bir durum ama beni asıl endişelendiren alemin geçtiği dalga değil.
Asıl önemli olan, AKP’nin İnternet’i kavrayabilmekten uzak zihniyetiyle yaptığı yasa ve yönetmeliklerle Türkiye’nin geleceğiyle telafi edilemeyecek biçimde oynuyor olmasında.
Türkiye’de henüz İnternet’in "İ"sinin bile pek anılmadığı günlerden, 1994’ten bu yana İnternet konusunda yitirdiğimiz her saniyenin önemli olduğunu söyleyip duruyorum ama durum hiç bugünkü kadar vahim olmamıştı. Hükümetin İnternet konusundaki politikaları, söylemleri komedi boyutlarını aştı trajikomik bir oyun haline geldi.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın şu sözleri, inanılır gibi değil. Bakan Yıldırım’a göre YouTube olayının arkasında kayıtsız kazanç elde etmek varmış. "Gelip güvenlik belgesi almaları gerekiyor", diyor... "Üçüncü dünya ülkesi YouTube’u kapatıyor demek bu işin fiyakası", diyor...
Türkiye Cumhuriyeti Bakanı konumuna kadar yükselmiş bir kişi, İnternet’i ne sanıyor acaba ki, sunucuları ABD’de ya da dünyanın herhangi bir ülkesinde barındırılan bir sitenin Türkiye’den ya da herhangi bir ülkeden izin belgesi alması gerektiğini söyleyebiliyor.
Komediyi de, trajikomediyi de aşan bir durum bu, cehaletten başka bir şey değil. Koca bakan diyor ki, dünyadaki bütün bilgisayarların birbirleriyle kolayca iletişim kurabilmesi için tasarlanmış bir ağ olan İnternet’te, Türkiye’deki bilgisayarlar ancak devletin izin belgesi verdiği bilgisayarlarla iletişim kurabilir.
Koca bakanı geçtim, koca AKP hükümetinin çıkardığı koca yasa öngörüyor bunu.
AKP zihniyetine göre bilginin serbestçe ve hızla dolaşabilmesini sağlayan ve bu özelliği sayesinde tüm dünyayı dönüştüren, Enformasyon Çağı’nı başlatan, bu çağa ayak uyduramayanların kapısından burnunu uzatamayacağı Bilgi Çağı’nın altyapısı olacak İnternet için biz öyle yasalar çıkartırız ki, tel üzerinden akan bilgiye Türkiye sınırlarından içeri girerken pasaport sorarız. Yetmezse bilgiden vize bile isteriz.
Yapmayın etmeyin. Sapla samanı birbirine karıştırmayın. Bir sitede ulusal yasalara aykırı bir içerik barındırılıyorsa, bununla başetmenin yolu tüm siteyi erişilmez kılmakla olamaz. Yasalara aykırı içeriğin olduğu sayfaya erişimi engellersiniz, olur biter. Birincisinin adı sansürdür, ikincisininki yasal yaptırım. Birincisi anayasamıza aykırıdır, ikincisi evrensel hukuka uygun bir yöntemdir.
21. yüzyıla AKP’nin kafasıyla devam edecek olursak, Bilgi Çağı’nda bize düşecek rol olsa olsa kendi cenaze namazını kıldıran imam rolü olur.
İstanbul’a Binbir Gece düğün mekanı
Açılışı merakla beklenen Four Seasons Bosphorous’ı, açılışına 10 gün kala gezme fırsatı buldum.
Four Seasons Bosphorous, dünyanın dört bir yanındaki prestijli diğer Four Seasons otelleri gibi dışarıdan mütevazı bir otel. Görkemini ve şıklığını lobisinden içeri adımınızı atar atmaz yaşamaya başlıyorsunuz.
Ancak bu gözlemim, ön bahçeye girer girmez yerle bir oluyor. Four Seasons Bosphorous’un bugüne kadar gördüğüm diğer Four Seasons’lardan en büyük farkı, içerideki etkileyici atmosferi, bahçesine de taşımış olması. Cadde tarafındaki otel girişinde her zamanki mütevazılığını elden bırakmayan Four Seasons, Boğaz kıyısındaki bahçesinde insanı hemen etkisi altına alan muhteşem bir atmosfer yaratmış. Deniz kenarındaki bahçede yaratılan bu atmosfer şatafattan uzak. Boğaziçi’nin serinletici manzarasına bakan ferah bir atmosfer hakim dev bahçeye. Bahçedeki sade şıklık, Arap turistlere hitap etme kaygısı sezdiğim iç mekanlardaki kitch’e kaçmaya ramak kalmış şatafatla tezat oluşturuyor.
Four Seasons Sultanahmet’i dünyanın en iyi 10 oteli arasına sokan Marcos Bekhit ve ekibinin Four Seasons Bosphorous’ı da aynı prestijli konuma taşıyacağı şüphesiz. Beşiktaş’taki otelin, Sultanahmet’teki otelin prestijinden beslenebilmesi için bazı yaratıcı uygulamalar düşünülmüş. Örneğin Four Seasons Sultanahmet’te konaklayan misafirler, istedikleri anda kara ve deniz yoluyla 20 dakika içinde Beşiktaş’taki yeni otelin Boğaz esintili bahçesine geçip yemek yiyebilecekler, bar keyfi yapabilecekler.
Four Seasons Bosphorous İstanbullular için de yeni heyecanlar vadediyor. Dev bahçenin düğün, nişan, gala gecesi gibi davetlere ayrılan mini dev alanının bu yazdan itibaren İstanbul’un en popüler yaz partisi mekanı olacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok. Sosyetenin, düğünlerini burada yapmak için otelin açılacağı 12 Haziran’dan itibaren birbirini yemeye başlayacağına bahse girerim.