Bir virüs tufanını daha ucuz atlattık ama anti-virüs kullanma ve sistem güvenliğine daha fazla önem verme alışkanlığını kazanamazsak önümüzdeki yıl büyük felaketler yaşamaya hazır olalım.
Geçen hafta cumartesi günü tüm dünyada aynı anda harekete geçen solucan tabir edilen bir bilgisayar virüsü, altyapısında Microsoft SQL sunucusu kullanan İnternet şirketlerini etkileyerek, İnternet servislerinde aksamalara neden oldu. İnternet trafiğinde tüm dünyada belirgin bir yavaşlama hissedilirken, Microsoft sunucular üzerinden yayınlanan sitelerden bazıları geçici olarak devre dışı kaldı.
Daha çok Asya ülkelerinde etkili olan solucan, Microsoft'un SQL veritabanı sunucularındaki bir güvenlik açığından yararlanarak yayıldı. Microsoft firması, bu güvenlik açığını kapatmaya yönelik bir yamayı daha önce duyurduklarını, solucandan etkilenen sunucuların, müşterileri tarafından yamanmayan sunucular olduğunu ilan etti.
Solucanın etkisi Türkiye'deki bazı servis sağlayıcılarda da görüldü. Ancak Türkiye'deki servis sağlayıcılar arasında altyapısında Microsoft ürünleri kullananların büyük çoğunluğu, gerekli güvenlik önlemlerini almış olduklarından solucanın Türkiye'deki etkisi sınırlı kaldı. Solucan altyapısında Unix, Linux ve Apple ürünlerini kullanan servis sağlayıcıları ise hiç etkilemedi.
Bilkom Bilişim Hizmetleri AŞ Genel Müdürü Tijen Mergen konuyla ilgili olarak, ''Apple, Unix tabanlı işletim sistemi olan Mac OS X ile kaya gibi sağlam ve hatadan arındırılmış bir işletim sistemi sunmakta'' diyerek Apple cephesini savundu. Mergen, ''İşletim sisteminin kendi içindeki tutarlı yapısı ve Free BSD çekirdeği ile optimum performansı ve güvenliği sağlar. Bu da sizi virüslerden, sisteminize sızmaya çalışan truva atları ve kötü niyetli kullanıcılardan korumaktadır'', dedi.
Ancak solucan, altyapısında Unix ya da Linux kullanan servis sağlayıcılardan bazılarına da farklı bir kapıdan sızmayı başardı. Bu kapı servis sağlayıcıların bünyelerinde barındırdıkları Windows tabanlı müşteri sunucularıydı. Solucandan bu şekilde etkilenen servis sağlayıcılardan biri olan EfesNet'in Genel Müdürü Kemal Kayhan, ''Efes Net konu ile ilgili tedbirleri anında almış, hatta söz konusu Microsoft ürünü kullanan müşteri makinelerinden birkaçını devre dışı bırakarak, müşterilerinin etkilenmemesini sağlamıştır'' diyerek, EfesNet'in altyapısını şu sözlerle özetledi, ''Efes Net, Microsoft ürünlerini kritik servis makinelerinde kullanmamaktadır. Bu neden ile bütün dünyanın etkilendiği bu olayda servis seviye garantilerini ve kalitesini sürdürmeyi başardığı gibi, hiçbir servis makinesi ile müşterilerinde solucan etkisi görülmemiştir''. Evet bir virüs saldırısını daha böylece hafif atlattık. Şanslıymışız ki bu virüs evlerdeki ve kurumlardaki kişisel bilgisayarları direkt olarak etkilemeyen, servis sağlayıcıların sunucularına ise kalıcı bir zarar vermeyen türdendi. Ancak anti-virüs yazılımı kullanımının bu denli düşük olduğu ülkemizde, daha büyük felaketlere şahit olmaya da hazır olalım.
Lambaya püf de com deme org de
İnternet sitelerinin reklamlarına uzun bir süredir rastlamaz olmuştuk televizyon ekranlarında. Bu suskunluk Galatasaray'ın resmi İnternet sitesinin reklamıyla bozuldu. Fatih Terim ve futbolcularını, soyunma odasına kadar sızan bir kamerayla izleyip ekranlara taşıyan reklam, siteyi Galatasaray'la ilgili en mahrem bilgilere bile ulaşacak tek resmi kaynak olarak konumlandırmayı amaçlıyordu. Ama bunu yaparken çok kötü çuvallıyordu. Çünkü bu mesajları vereyim derken, vermesi gereken asıl mesajı sitenin adresinin galatasaray.org olduğunu, yeterince güçlü bir şekilde vermiyordu. İnternet kullanıcılarının alışkanlıklarından dolayı reklamdaki adresi galatasaray.com olarak algılamaması ancak çok güçlü bir .org mesajının verilmesiyle mümkün olabilirdi. Dolayısıyla reklam bu haliyle, galatasaray.org adresindeki sitenin değil, daha çok galatasaray.com adresindeki Galatasaray Kulübü ile resmi bağlantısı olmayan bir başka sitenin reklamını yapmış oldu. Yani Galatasaray'ın resmi sitesinin tanıtımı için harcanan paraların büyük bir çoğunluğu pratikte bambaşka bir sitenin işine yaradı. Reklamın eleştirisini yapan reklamcıların Atıf Hocası bile yanılmış, geçen hafta yayınlanan yazısında reklamdan galatasaray.com'un reklamı diye söz etmiş ve reklama dört yıldız vermişti. Reklamın galatasaray.com'un değil, galatasaray.org'un reklamı olduğunu fark edince sanırım tüm bu yıldızları geri alacaktır. Biraz da sitenin kendisini eleştireyim. Sitenin içeriği, grafik ve bilgi mimarisi tasarımı oldukça başarılı. Normalde benden dört yıldız alırdı. Ancak tasarım HTML standartlarına uyulmadan yapılmış, bu yüzden Explorer dışındaki tarayıcılarda düzgün olarak kullanılamıyor. Bu büyük hata için normalde iki yıldız birden kırpmam gerekirdi ama bir Galatasaraylı olarak, takımımın sitesine iki yıldız vermeye elim gitmiyor.
galatasaray.org
Site: ***
Reklam: 0
Mendakka Dukka Milli Eğitim Cukka
Türkiye Bilişim Derneği (TBD) Başkanı Rahmi Aktepe ile çoğu zaman aynı idealleri paylaşırız. Bazen de ufak tefek görüş ayrılıklarına düşeriz. Bu ayrı düşmelerden en önemlisi e.Türkiye projesinde e.devlet kavramına verdiğimiz farklı önceliklerdir.
E.Türkiye, e.Avrupa eylem planının bir uzantısı olarak, temelde İnternet kullanımının yaygınlaştırılması, eğitimden sağlığa, ekonomiden iş yaşamına kadar tüm hizmetlerin İnternet üzerinden verilmesini amaçlayan, Bilgi Çağı'nı yakalama projesinin adıdır. E.devlet ise e.Türkiye'nin hedeflerinden biridir ve devlet hizmetleriyle, kamusal bilgilerin İnternet üzerine taşınmasını amaçlar.
Sayın Aktepe diyor ki, ''E.Türkiye programının en önemli bileşeni e.devlet'tir''... Ancak e.Türkiye programının anası e.Avrupa eylem planı hiç de öyle demiyor. E.Avrupa eylem planına bakıldığında ilk hedefin ''bilgi toplumunun temel yapı taşlarını oluşturma çalışmalarının hızlandırılması'' yani iletişim hizmetlerinin herkesin ayağına, uygun fiyatla ulaştırılması olduğu açıkça gözüküyor.
Sayın Aktepe Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nde gerçekleşen Ekonomi Zirvesi'nde çok doğru konulara da parmak basıyor. Örneğin toplantıya katılan Başbakan Gül'e bilişim sektörünün stratejik sektör ilan edilmesi çağrısında bulunuyor. Ama işte konuyu e.devlete getirince külahları değişiveriyoruz;
''e.Türkiye programının en önemli bileşeni e.devlettir. Bu yapılanmanın sağlanması için e.devlet projelerine öncelik verilmeli ve bu amaçla Bilişim Acil Eylem Planı hazırlanmalıdır. Somut proje adları açıklanarak öncelikli projeler ilan edilmelidir. Örneğin Bilgisayar Destekli Eğitim Projesi (...) gibi projeler öncelikle başlatılmalı ve kısa zamanda sonuçlandırılmalıdır.''
Rahmi Aktepe'nin konuşmasının bu noktasında kangren olmuş bir başka konuya geliyoruz. Bilgisayar Destekli Eğitim projesi, geçmiş Milli Eğitim Bakanları'nın tam anlamıyla çuvalladığı bir konudur. Dünya Bankası'ndan alınan krediler, bu projeyle okulları bilgisayar çöplüğüne döndürmeye harcanmıştır. Okullar İnternet'e bağlanıp, bilgisayar ve İnternet'ten eğitime destek veren birer araç olarak yararlanmak varken, rastgele ihalelerle alınan bilgisayarlar okullara serpiştirilmiş ve çürümeye terk edilmiştir. Amaç bilgisayar destekli eğitim olmaktan çıkmış, bilgisayar eğitimi vermek olarak algılanmaya başlanmıştır.
Şimdi aynı hataya e.Türkiye eylem planında düşülmek üzere. Bilgisayar teknolojilerinin herkesin yararına kulanılacağı projeler üretmek yerine, bilgisayar şirketlerine kısa dönemli gelir kaynağı yaratma projeleri üzerinde duruluyor.
E.devlet projeleri de önemli kuşkusuz ve bu projeler bir yandan yürütülmeli de. Ama bu projelerin, e.Türkiye'nin İnternet kullanımını halka indirme birincil hedefinin önüne geçmesi çok büyük bir tehlike yaratmakta. E.Türkiye, e.Avrupa planından bu şekilde saptırılacak olursa, okullar gibi Türkiye Cumhuriyeti devleti de bilgisayar çöplüğüne döner, kimsenin kuşkusu olmasın.
GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ
Çerçöp düzlük, 2 Kasım 1997
Mesut Yılmaz hükümetinin start verdiği her okula bilgisayar kampanyasında, bilgisayar şirketleri ''çerçöp düzlük'' deme yarışına girmiş bir görüntü arz ediyorlar. Yeni oyunun hedefi milyonlarca dolarlık dev bir pazar. Yaklaşık 15 milyon öğrencinin her birinden bir dolar kár edilse mendakka dukka, 15 milyon dolar cukka...
Her okulu İnternet'e bağlamak, Türkiye'nin geleceğini çizecek bir kampanya. (...) Ancak bu projenin gerçekleşme biçimi de en az gerçekleşip gerçekleşmemesi kadar önemli. Bu projenin gerçekleşmesi için açılacak ihaleler THY'na uçak alımı için açılan ihalelere benzemiyor. Alınacak bilgisayarlar, kullanılacak yazılımlar, öğretmenler için yapılacak eğitimler, hatta kurulacak tüm sistem ya birkaç yıl içinde çöpe gidecek ya da yıllar boyunca kullanılacak.