Şimdi moda mutaassıp takılmak ya, mutaassıp parti AKP'ye oy veren yüzde 25'lik azınlığın dışındaki çoğunlukta da bir telaştır gidiyor. Nasıl yapsalar da bu yeni küçük dalganın üzerinde yer alsalar, azınlık iktidarına yaransalar, sürünün dışında kalmasalar, kaypak bir arayış içindeler.
Bu arayışın yansımalarından biri de halkla ilişkiler sektöründe parlıyor. Bir iftar daveti furyasıdır gidiyor. Neredeyse her akşam falanca şirketin, filanca otelde verdiği bir iftar daveti var. Telefonla, mektupla, e.posta mesajıyla sürekli iftar daveti yağıyor. Şirket Türkmüş uluslarasıymış, davetli oruç tutarmış tutmazmış fark etmiyor. Her yerden herkese iftar daveti yağıyor.
Akraba ve çok yakın arkadaşlarımdan gelmediği sürece iftar davetlerine katılmam. Dini inançların şova, şahsi ve ticari menfaatlere alet edilmesinden nefret ederim. Bu tip din bezirganlıklarına alet olur duruma düşmemek için de gözümü dört açarım.
Biliyorum iftar daveti veren bazı firmalar ve onların halkla ilişkilerini üstlenen şirketler bilinçli olarak yapmıyorlar bu din bezirganlığını. Ama ne kadar iyi niyetli olsalar da, yaptıkları iş din bezirganlığı olmaktan kurtulamıyor.
Ramazan boyunca öğlen yemeği ya da akşam yemeği değil de iftar yemeği daveti vermek sanki bir hoşgörü gösterisiymiş gibi sergileniyor. Ama Müslüman olmayan ya da Müslüman olmasına rağmen oruç tutmayan birini iftar yemeğine davet etmenin saygısızlığın dik alası olması düşünülmüyor nedense. Ramazan boyunca öğle yemeği daveti vermekten kaçınmak bir saygı gösterisidir, tamam. Ama oruç tutmayan birini iftar yemeğine davet etmek de, en az oruçlu birini öğlen yemeğine davet etmek kadar büyük bir saygısızlıktır. İlla yemek daveti vermek istiyorsan akşam yemeği daveti verirsin olur biter. Oruç tutan için de, tutmayan için de bir sorun olmaz.
Bu din bezirganlığının birkaç yıl sonra varacağı nokta içki servisinin tüm yemeklerden çıkartılmasıdır. ''Efendim'', diyecektir din bezirganı halkla ilişkiciler, ''Yemeğe katılanlar arasında içkili sofrada oturmaktan rahatsız olanlar var. Onlara saygımızdan dolayı içki ikram etmiyoruz''.
Şirketlerden gelen toplu iftar davetlerini geri çeviriyorum. Ve halkla ilişkiler şirketlerini de bu tür uygulamalardan vazgeçmeye çağırıyorum. Takiye yaptığınız çok açık. Camiye başını örterek giren, kıçı açık kıza benziyorsunuz.
Yazının başına oturmamdan birkaç dakika önce NTV'den kısa bir röportaj için gelen programcı arkadaşları uğurladım. AKP'nin hükümet programında yer alan e.devlet uygulamasıyla ilgili görüşlerimi almak için gelmişlerdi. Bana aktardıkları bilgiye göre Arzu Zengin tarafından hazırlanan program siz bu satırları okurken, yayınlanmış olacak.
AKP hükümetinin Hükümet Programı, çeşitli çevrelerce bilişim teknolojilerini en iyi kullanan, Bilgi Toplumu'na en çok önem veren parti olarak lanse edilen AKP'nin takkesini düşürdü, kelini ortaya çıkardı. Tam 41 sayfalık, maaşallahı olan programda bilişim ve e.devlet kelimeleri sadece birer kez kullanılırken, e.Türkiye ve İnternet kelimeleri ise hiç geçmiyor.
Bilgi Toplumu'na yönelik stratejilere dair ne Hükümet Programı'nda ne de Eylem Planı'nda tek bir kelimeye dahi rastlanmıyor. Varsa yoksa tek bir cümle içinde geçen 'e.devlet'. O da öyle havada sallanıyor.
Tek umudum çiçeği burnunda Başbakan Abdullah Gül. Eğitim ve kültür seviyesine güvenerek, Hükümet Programı'ndaki bu büyük gediği yamayacaktır diye düşünüyorum. İnşallah yanılmıyorumdur, yoksa Türkiye'nin geleceği filan kalmadı demektir.
DJ cebe girdi
Ceptellerde yeni moda kişiselleştirilebilir modeller yaratmak. Nokia, Siemens, Sony Ericsson ve Motorola gibi cep telefonu sektörünün lider markaları, ürünlerine kişiselleştirilebilir özellikler katmak için kıyasıya bir yarışa girmiş durumdalar. Motorola yeni ürünü C336 ile bu yarışta iyi bir pozisyon kapmayı amaçlıyor. Pek çok kişiselleştirme özelliğini birarada sunan Motorola C336'nın kullanıcılara sunduğu en yenilikçi kişiselleştirilebilme yeteneği, özel bir mikser yazılımı. Kullanıcıların ceptellerine yükledikleri polifonik melodiler üzerinde değişiklikler yapabilmesini sağlayan MotoMixer yazılımı dünyada ilk olarak bu model üzerinde kullanılıyor. MotoMixer yazılımı sayesinde gitar, bas, bateri, org ve çeşitli enstrümanların istenilen şekilde kullanılması, melodilerin ve seslerin birbirleriyle miks edilmesi mümkün. C336 kullanıcıları yazılımın bu ilginç becerileri sayesinde kendi bestelerini kendileri yapabiliyorlar.
hellomoto.com
***
etietieti.com
Çok bilmecem var çocuklar
Eski minibüsleri hatırlar mısınız? Benzerlerine şimdi de rastlamak mümkün ama 70'li yılların minibüsleri bambaşkaydı. Kapitalizmin henüz fazla gelişmediği o dönemin minibüslerinin sahipleri aynı zamanda şoförleriydi de. Köyden şehre yeni inmiş olmanın yaşattığı kültür şoku, fırsat bulunamadığı için haklı olarak inceltilememiş zevkleri, kimlik arayışı ve kendini ifade etme dürtüsü gibi farklı etkenlerin karmaşık etkileşiminin sonuçları bu minibüslere yansırdı. Yanar dönerli çıkartmalar, yaldızlı sloganlar, yün örgü örtüler, cama yapıştırılan mini saksıların içindeki plastik çiçekler, koltukların üzerine atılan koyun postları, arka camdaki pancurlar 70'li yılların minibüslerinin olmazsa olmaz kiçlikleriydi. Günümüz Türkiyesi'nin kurumsal İnternet sitelerine musallat olan Flash da, benzer bir yeni görmüşlüğün yansıması izlenimi veriyor. Kurumsal sitesinin ana sayfasında kullandığı gereksiz Flash uygulama, Eti'nin de bu salgından kaçamadığını gösteriyor. Eti tarafından gönderilen basın bültenine göre site her yaştan ziyaretçinin beğenisine göre tasarlanmış. Ancak siteye girildiğinde daha çok çocuklara hitap eden bir tasarımla karşılaşılıyor. Sitenin bir başka eksisi ise, site içinde dolaşırken sürekli açılan pencereler. Bu kadar eleştirmeme bakıp, kötü bir çalışma olduğu hissine kapılmanızı da istemem. Bu eleştirdiğim noktalar dışında, oldukça başarılı ve zengin bir içeriğin ziyaretçileri beklediğini de belirteyim.
**** 1/2
loginlove.com
Arkadaş arıyorum arkadaş
İnternet öncesi kısa ömürlü eğlencemiz telsiz furyası sırasında, telsizlerin hoparlörlerinden en sık duyulan cümleydi; ''Arkadaş arıyorum, arkadaş''. Devir değişti İnternet geldi ve arkadaş arayanların yeni aracı ICQ ve benzeri İnternet üzerinden anında mesajlaşma servisleri oldu. Şimdi yepyeni ve çok daha etkin bir İnternet aracı daha var. Üstelik adı hariç tamamen Türkçe ve tamamen Türklere özel. LoginLove gerek bilgi mimarisi, gerek görsel tasarımı, gerek sunduğu etkileşimli uygulamalarla çok iyi tasarlanmış, hazırlanmış ve uygulamaya konmuş bir site. Sitenin inceleyebildiğim kadarıyla en önemli kusuru, kayıtlı kullanıcı olmayanların da kayıtlı üyeler içinde arama yapabilmesi, onların fotoğraflarını görebilmesi. Ancak bu o kadar da önemli bir kusur değil. Hatta kusur olmaktan çok stratejik bir seçim olarak da düşünülebilir. Sitenin bilgi mimarisi tasarımcıları üyelerinin kişisel bilgilerini üye olmayan ziyaretçilere açmamak yerine bu kişisel bilgilerin çok küçük bir kısmını herkese açarak, üye olmayanları üyeliğe teşvik edici bir yem olarak kullanmayı tercih etmişler. Sitenin üye sayısındaki hızlı artış, bu pazarlama stratejisi kararını haklı çıkartır nitelikte.
Gereği düşünülsün
Bilgisayar ve Türkçe konusunda yıllardır yapılan yanlışlıkları görüyor ve üzülüyordum. Bu konuda yalnız olmadığımı öğrenmek beni çok mutlu etti. Umarım yazılarınızı bazı görmesi gereken kişiler görüp, dikkate alır ve gereğini yapar.
Özkan Erol
Karanlıkta çığlıklar
Çığlıklarla ilgili yazıyı okuyunca içinizi biraz daha karartmaya karar verdim. Ben Türkiyeliyim, benim kurucularından biri olduğum şirket de Türkiye'de kuruldu. (...)
Yazdığınız gibi Türkiyeliler sömürge valilerinin kendilerine zorla kullandırmaya çalıştıkları yerelleşmemiş Tablet pc ve benzeri pek çok saldırıyı yaşadılar, yaşıyorlar son yıllarda. Ama asıl kayıplarının, vergi olarak ödedikleri ya da yaptıkları yerli üretici tercihleri ile yerli üretime aktardıklarını sandıkları paralarla uçup gittiğini, bu rakamların her sene yüzmilyonlarca dolar seviyesinde olduğunu bilmiyorlar. Bunlar önemli ölçüde onlardan gizleniyor, görmeleri engelleniyor. Buna karşı çıkabilecek gücü yok Türkiyelilerin. Kamunun çok değerli bilgi sistemleri yöneticileri, satınalmacıları sömürge valileri tarafından besleniyor. (...)
Biz henüz mücadeleyi bırakmadık. Kolay bırakmayacağımızı da söyleyebiliriz. Ama Osmanlı'nın son dönemini bile aratan bir kamu satınalma bilinci yerleşmiş iken ve kimse bundan söz bile etmez iken (sizin hakkınızı yiyemem), 'marka saldırısına' alternatif olabilecek listeye başka yerli markalar aday olamazken bizim işimiz de çok zor.
Çalıştığı şirket için ismini açıkça vermemin kendisi için sakınca yarabileceği düşüncesiyle ismini kendi kararımla saklı tuttuğum bir okurum.
XP hasta etti
24 kasım günü yazdığınız yazı ile ilgili olarak size bu mesajı yolluyorum. Ben XP Home Türkçe yüklü bir bilgisayar aldım ve oyun oynamak istiyorum ama oynayamıyorum. Bu beni sinir etti! Şimdi bilgisayarı formatlayıp 98 yüklemeyi düşünüyorum... Microsoft.com.turkiye adresine de mesaj attım bu konuda ama cevap alamadım.