Başlığa bakıp da, mizahi bir yazıyla, fantastik bir öneri getireceğim fikrine kapıldıysanız yanılıyorsunuz.
Çok ama çok ciddiyim ve Milli Eğitim Bakanlığı'nca yıllar önce başlatılan Bilgisayar Destekli Eğitim (BDE) projesinden derhal vazgeçilip, Bilgisayar Destekli Cami Ağı (BDCA) projesinin başlatılmasını öneriyorum.
Telekom'un bağlı olduğu Ulaştırma Bakanlığı'nın başına Enis Öksüz geldi geleli öksüz kalan, siyasi muhatap bulamayan İnternet, her zaman bu denli öksüz değildi elbet. Ünü bir zamanlar Ulaştırma'yı, Maliye'yi aşmış Milli Eğitim Bakanlığı'na kadar uzanmıştı. Ve millerinin ne işe yaradığını bir türlü çözemediğim Eğitim Bakanlığı, başlattığı BDE kampanyasıyla her okula bilgisayar koymayı, İnternet'e bağlamayı kafaya takmıştı.
BDE konusunda, o yıllarda çok yazıp, döktük. Okulların tümünü İnternet'e bağlayan sağlıklı ve yeterli bir bilgi ağı kurulmadan, ağ bilgi işlemine dayalı çok merkezli bir eğitim içeriği sağlanmadan kurulacak olan kişisel bilgisayarlara dayalı bir sistemin, okullara bir süre sonra çöpe gidecek bilgisayar laboratuvarları kurmaktan öte bir yarar sağlamayacağını anlatmaya çalıştık. Tabii dinleyen çıkmadı ve BDE projesi birkaç okulu bilgisayar çöplüğüne çevirmekten öteye gidemeyen bir proje olarak tarihe karıştı.
Geçen hafta Serdar Turgut'un bir yazısını okurken, BDE'den çok daha başarılı olacak bir proje fikrinin keşfedilmeyi beklediği kafama dank etti. Türkiye'nin en büyük iki mizah üsluplu (yani katmerli) aydınından biri olan Serdar Turgut (diğeri Engin Ardıç), 6 Temmuz tarihli yazısında Diyanet İşleri'nce başlatılan ezanın tek merkezden okunması projesine değiniyordu.
''Çok iyi bir müezzin bulacaklar ve o ezanı bir radyo stüdyosundan okuyacak. Sonra FM bandından ezan naklen yayınlanacak. Böylece hem homojenlik sağlanacak camilerde, hem de kötü sesleriyle işi bozan insanlardan kurtulunmuş olacak.''
Turgut, bu güzel projenin olabilirliğinin Diyanet İşleri Başkanı'na gazetecilerce yöneltilen bir soruyla olanaksızlaştığını ekliyor; ''Peki ama FM bandından yayın yapılırken ya kanal karışıklığı olursa; örneğin tam ezan naklen verilirken başka bir kanaldan Tarkan'ın Kuzu Kuzu'su yayına karışırsa ne olur ki?'' ve kendi önerisini sunuyordu; ''Bence ezanı çok güzel okuyan birisine kaset doldurtup bunu bütün camilere dağıtsalar hem daha masrafsız hem de risksiz olmaz mı ki?''
Turgut'un önerisi de çok güzel ama insanları canlı okunan bir ezandan mahrum bırakmayacak, üstelik birçok katma değer sağlayacak bir çözüm yolu daha var. O da tüm camileri İnternet'e bağlamak ve ezanı ''voice over IP'' yoluyla dijital olarak yayınlamak.
Bir kere yayın dijital olacağı için ses kalitesi çok muhteşem olacaktır. İkincisi bu kalitede sesi, kesintisiz olarak taşıyacak bir bilgi ağı altyapısının bantgenişliği, camilerin yanıbaşına kurulacak bilgisayar odalarının, ezan okunmadığı sıralarda halkın İnternet erişimi ihtiyacını karşılama amacıyla kullanılabilmesine de yetecektir. Kısacası camilerimiz İnternet erişiminin Türkiye'nin her köşesine, herkesin ayağına gitmesini sağlayacaktır.
Hele camisi olan köy sayısının, okulu olan köy sayısına olan oranını düşünecek olursanız, bu projenin BDE'den ne kadar daha etkin bir proje olduğunu daha rahat görebilirsiniz. Üstüne üstlük İnternet erişimi için kullanılacak terminaller, cami gibi kutsal bir mekanın sınırları dahilinde olacağından, bu terminalleri kullananların İnternet'in ahlaka zararlı sitelerine girmesini de doğal olarak önleyecektir.
BDCA projesinin, Diyanet İşleri gibi Türkiye'nin en iyi işleyen kurumlarından biri tarafından hayata geçirilecek olması, İnternet'i Milli Uğraştırma Bakanlığı ve Milsiz Eğitim Bakanlığı'nın kısır bürokrasilerinden de kurtaracaktır.
Dalga geçmiyorum, çok ciddiyim...
Bir vesile tanıtım not: Yeni yayınlanan ''Ordu satranç oynarken'' kitabıyla, şeriatçıların samanaltı destekçilerinin maskelerini birer birer düşüren, Türkiye'nin ender aydınlarından biri olan Bedri Baykam da bu önerimin altında öksüz buzağı arayıp, şeriatçılara destek veriyorum sanmasın.